- 1450 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"Pegasus Efsanesi"
Akdeniz semalarında kanadı kınalı martılar göründü. Kanadı kınalı martıların göğüsleri ak ve ince gagaları ay ışığına banmış gibi bulutların altında göz kamaştırıyordu.
Bulutlar; koyu gri giysiler içinde tufanlara amade şimşek ve yıldırımların yanık izlerini şişkin ve oynak karınlarında taşıyorlardı.
Martılar, Olympos Dağı’nı (Tahtalı) kucaklayan göğün bağrında ağır ağır yol alıyorlardı. Ve o martıların sırtına ateşten közler sarılmıştı. Bundan olsa gerek martıların gözleri acıya puslu ve kıpkızıldı.
Kanadı kınalı martılar yüklerini bulutlara ulaştırmak ister gibi pervasızca gelen fırtınalara karşı,omuz omuza Olympos Dağı doruklarına kanat çırptılar.
Martıların her kanat çırpışında gözlerinden toprağa harlı yaşlar boşandı.
Gözyaşları o kadar sıcaktı ki toprak için için kabardı.
Kabaran topraktan inci tanesi gözlü kör karıncalar çıktı.
Karıncalar boylarını aşan işlerini bırakıp, ellerini dizlerine vura vura kanadı kınalı martılara ağıt yaktılar.
O, inci tanesi gözlü kör karıncalar ;siyah matem elbiselerini giyip, cüsselerine aldırmadan kendi canlarını ve yuvadaki yavrularını unutup, martıların çığlıklarını yandılar.
Beyaz taçlar giymiş bir kraliçe karınca başını göğe kaldırdı.
Tüm karıncalar ince boyunlu başlarını göğe kaldırdılar
Ve her biri, bir diğerinin sırtında el ele, yürek yüreğe
yek vücut oldular, Onlar gün batmadan önce Güneş’e ulaştılar.
Kör gözlü karıncalar Olympos Tanrıları duysun, duysun da utansın diye kanadı kınalı martılara Güneş’ten ışık selinde sevgiler yolladılar.Karıncaların sevdası öylesine derin ve öylesine sevgi doluydu ki evrendeki tüm canlılar Olympos Tanrıları’na inat, inci tanesi gözlü kör karıncaları çılgınca ayakta alkışladılar.
Ve sonra; Tanrılar Tanrısı Zeus, Olympos Dağı doruklarında ,taş duvarları altın, o muhteşem sarayında kılıçtan keskin kızıl şimşekler istedi. Ve yeri göğü titreten sesi ile gürledi:
“Benden başka güneşe ulaşan kim varsa yakın !” dedi
Olympos’tan göğe çığlıklar yükseldi. Çığlıklar büyüdü büyüdü...Fakat hiçbir karınca kardeşinin kolunu bırakmadı..
Ve hiçbir karınca ölürken bile “Ih !” demedi.
Olanları gören Zeus çıldırdı.Olanca gücü ile nefesini üfledi. Önce toz bulutları içinde bir fırtına koptu. Ardı sıra ağaç köklerini yerinden oynatan bir kasırga… Gün ortası olmasına rağmen göz gözü görmez oldu…Olympos Dağı doruklarından gelen kara kara bulutların içindeki öfke boşaldığında azgın seller doğanın bedenini parçalara ayırıp patlamış bir damar gibi Akdeniz’in bakir sularına gömdü.
Akdeniz’in başı döndü, içi bulandı.Turkuaz karnı sancılar içinde kıvrandı. Ama Zeus’a boyun eğmedi.
Derler ki; Akdeniz, Olympos Dağı’na karşı biraz kırgın, biraz ürkek ve biraz da nemli gözlerle bakar.Bunun içindir ki; Olympos Dağı’nı ne zaman kara bulutlar sarsa, Akdeniz’in canı acır, göz yaşları sel olur ve mavi kalbi yerinden oynar. Koca bedenini kaldırıp kaldırıp vurur sahile.İşte o günden beri martılar kekeme, balıklar ise ince dillerini yuttular. Ve bir daha hiç konuşamadılar.
YORUMLAR
Derler ki; Akdeniz, Olympos Dağı’na karşı biraz kırgın, biraz ürkek ve biraz da nemli gözlerle bakar.Bunun içindir ki; Olympos Dağı’nı ne zaman kara bulutlar sarsa, Akdeniz’in canı acır, göz yaşları sel olur ve mavi kalbi yerinden oynar. Koca bedenini kaldırıp kaldırıp vurur sahile.İşte o günden beri martılar kekeme, balıklar ise ince dillerini yuttular. Ve bir daha hiç konuşamadılar.
Duygularak okudum.Paylaşım için teşekkürler.Çok güzeldi.Candan kutluyorum.
Sağlıcakla ve mutlu kalın.Selam saygılar.
Muharrem Nalçacı
gül peri
Kapak dizaynı çok güzel olmuş.hayırlı uğurlu olsun.İnşallah okuma fırsatımız olur.Merak ediyorum.