Eylülün Bir Yüzü Kış
Eylül, haz mevsimine dahil değildir. Hazana ve hüzne yatkındır mizacı.Yazdan kışa geçen güzerhâhta bir yüzü yaza bir yüzü kışa bakar. Ama riyakâr değildir eylül. Üzümlerin albenisi yaprakların sarısına karışır eylülde. Eylül denince bir de akla Alpay’ın “ Eylülde gel” şarkısı gelir. Hayaller buğulanır, gözler nemlenir. Anılar tazelenir.
Solgunaşmış sayfalara düşen mısralar daha dokunaklıdır eylülde. Muhacir kuşların yüreklerinde ateş, turnaların kanatlarında telaş depreşir. Yazın kışa, kışın yaza cilvesidir bu gizemli ay.İnsanlar kışa hazırlanır pür telaş, kentler sonbaharı yaşar kayıtsız. Güneş biraz kuşkulu, biraz tedirgin. Tüm bu olanlarda eylülün bir suçu yoktur. Akıp giden zaman ırmağının büyülü bir kesitidir eylül.
Eylül, zaman sarraflarının değer biçmede sıkıntı çekmedikleri aylardandır. Toprağın ve cümle nebatatın kış uykusuna hazırlandığı zaman dilimidir. Bağbozumu mevsimin boynundaki gerdanlıktır bu efsane ay. Eylül hem merhaba, hem elvedadır. Gümüşî göklerde kanat çırpan kuşların hüznüdür biraz da.
Ağaçların gördüğü rüyanın hazan rengine çalan tabirini yapar bu ayda takvimler. Hüzün demlenir kimi gönüllerde. Sarının bestesi çalınır,hüznün kulakları çınlar. Eylül kışla yazın arasında salıncaktır. Şairlerin hayalleri salınır durur. Mısraların özünü dolduran usarede eylülün hüzne çalan kokusu vardır.Günün hitama erme demleri, ömrün ikindisidir ve kış gelir. Titreyen eller sayfalara bir şeyler karalar, fersiz gözler okur. Eylülün bir yüzü kıştır ne zamandır...
Ankara,18.09.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.