ÖLÜMSÜZLÜĞÜ TADANLARA
ÖLÜMSÜZLÜĞÜ TADANLARA
Her zamankinden daha çok huzura, barışa ihtiyaç duyduğumuz günler yaşamaktayız. Bazen ufak bir tatsızlık iç alemimizde bomba tesiri yapmakta, uzak durmaya çaba harcadığımız gerilimin kollarına birden bire düşüvermekteyiz. Asgari iki kişiden oluşan aile içinde dahi birimiz, gerilimin o ateşli kollarındayken diğerimiz de o ateşe azıcık üfleyiversek, sonuç: vay halimize!
Ateşe teşvik yok! Ateş zaten her yerde. Şimdi şükür zamanı! Dua ve Şükür. “Şükredecek ne var ki? Acılarımıza mı şükredeceğiz?” diyen lakırdılara boş verin! Allah dostuna:” Ben, bulursam şükreder, bulmazsam sabrederim” dendiğinde o;” Onu, Horasan’ın köpekleri de yapıyor! Ben vermediği zaman şükrediyorum, verdiği zaman da tasadduk ediyorum.” (Allah yolunda dağıtıyorum.) demişti. Nimet verdiği zaman çal oyna, dert verdiği zaman kopar vaveylayı ha? Haşa..! Hiç bir şeyi sebepsiz vermeyen Allah’ın bu gönderdiklerinde de şüphesiz hikmetler vardır da biz şimdilik göremiyor da olabiliriz. Felaket çığırtkanlığı yapmak, kimi bir takım isyankar korolara icabet etmek, er kişilerin harcı olmasa gerek.
Son günlerde sanal alemde oturuyor birileri ve kulağımıza hoş gelen isimler altında siteler açarak sözde bilgi yayıyorlar. Sitelerin adları da enteresan. Kimisinde hilaller, bozkurtlar, nurlar, risaleler; kimisinde Atatürk’ler, askerler, şanlı bir takım hitaplar. Gaye tek: Haber adı altında, yalanlar üreterek dezenformasyon yapmak. Kafa karıştırmak, şu an tartışılmaması gereken her şeyi sözde demokratça tartışmak! Askerimizi tartışmak, hükümeti tartışmak, polisi tartışmak vs. vs…Pes yani!
Askerimiz, başlarında komutanları olduğu halde son yılların en büyük azmini göstererek çıkmış cepheye; özel harekat birlikleri ile, dağ komando birlikleri ile günlerdir amansız bir mücadele vermekteyken ve her baskına anında cevap verilip, bire on sonuç alınmaya başlamışken şu koparılan tantanaya bak! İnsaf yahu! Neymiş de içimiz dışımız hep şehit olmuş! Sahi; siz hiç şehit oldunuz mu be zavallılar? Hani şehitlik bizim gururumuzdu? Hani bu vatan; uğruna sıradağlar gibi sıralananlarındı?
Bırakalım Yahudi Lobisinin ürettiği ağızları kullanmayı da, elimizden geldiğince cephede günlerdir iz süren yiğitlerimize hiç olmazsa dualarımızla destek olalım. Şehit ve gazilerimizin yakınlarına vefa gösterelim, yalnız bırakmayalım! Kahpelik sürüp gidecek. Belki, daha çok şehit verecek, acılar göreceğiz ama bu yol bizim aşmamız gereken bir yoldur. Sonuca varmak üzereyiz. Artık eşkıyanın baskın yapacak, ortaya çıkacak gücü kalmamıştır ve ancak mayın gibi şerefsizliklerle kendini gösterme çabasındadır. Onların piyonları ve kahpelikleri varsa, biz de sarsılmaz inancımızla dikilelim karşılarına. Asla moralsizlik yaymayalım. Hepimizin ne zaman öleceği zaten Levh-i Mahfûz’da yazılı değil mi? Ölüm anımız geldiyse, haydi eyvallah deyip gitme vaktidir be gülüm! Gelmediyse de; terör değil, atom atsalar üstümüze, ne yapar ki bize ölüm? Biraz daha misafir kalacaksak da bu diyarlarda, hiç olmazsa anı yaşayalım, hayırlı yaşayalım, hayrı yaşatalım!
Burası Ortadoğu; burası gerilimin, fitnenin, gözyaşının tarih boyunca eksik olmadığı coğrafya. Dededen miras, bir gerilim birikintisi var bu coğrafyadaki insanların. Kim bilir belki peygamberi de çok olduğundan mıdır, kutsal kitapların da en tesirli vatanı olduğundan mıdır bilinmez. Sanırsınız insanlar dünya düzeninden ümidini kesmiş, cennete bir an önce ulaşıverme telaşı içindeler gibi gelir.
Dünyaya nizam verme hedefindeki tüm dinlerin neşv-ü nema bulduğu bir bölgede yaşıyoruz. Hep, kendinden başkasına bakan, başkalarına bakarken kendinden uzaklaşan, kendi ile hesaplaşmayı hep öteleyen, hep çevresine nizam, hep çevresine huzur vermeyi önceliğine alan insanların ülkeleri buralar. Bu yüzden çağın mücedditleri, bu coğrafya insanına hep huzur için önceliğe kendi nefisleri ile yüzleşmeyi önermişlerdir. Çevresine yararlı olabilecek insanın; nefsi arzularına gem vurabilmiş insan olduğunu bildirirler. Son peygamber; kafirlerle savaşlarını sona erdirdikten sonra ashabına küçük cihadın bittiğini büyük cihadın ancak başladığını bildirirken kast edilen büyük mücadelenin, insanın nefsi ile girişeceği mücadele olduğunu söylemiştir. Son peygamberden yaklaşık on dört asır sonra yine bu coğrafyanın son alimlerinden üstat Bediüzaman Sait Nursi; Asa-yı Musa isimli eserinde, insanın kendi dışındaki işlerle uğraşarak onlara çokça zaman ayırması sonucu hedeften uzaklaştığını ve insanın asıl gayesinin, içten dışa doğru insan etrafında beliren halkaların en içerisinde ve kendine en yakın halkanın önemini kavramak olarak vurgular. :” Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çok çoktur. Birbiri içinde mütedâhi daireler gibi, her insanın kalb ve mide dâiresinden ve cesed ve hâne dâiresinden, mahalle ve şehir dâiresinden ve vatan ve memleket dâiresinden ve Küre-i Arz ve nev’i beşer dâiresinden tut tâ zîyahat ve dünya dâiresine kadar, birbiri içinde dâireler var. Herbir dâirede, herbir insanın bir nevi’ vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dâirede, en büyük ve ehemmiyetli ve dâimi vazife var. Ve en büyük dâirede, en küçük ve muvakkat arasıra vazife bulunabilir. Bu kıyas ile -küçüklük ve büyüklük mâkûsen mütenâsib- vazifeler bulunabilir. Fakat büyük dâirenin câzibedarlığı cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz,mâlâyâni ve âfâki işlerle meşgul eder.Sermâye-i hayatını boş yerde imha eder. O kıymetdar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür. Ve bazen bu harb boğuşmalarını merak ile tâkib eden, bir tarafa kalben tarafdar olur. Onun zulümlerini hoş görür. Zulmüne şerik olur.. ”
Kendi ile henüz yüzleşmemiş, kendi nefsi ile tanışmamış birinin dışarıda gördüğü ve takıldığı her cazibe aldatıcıdır, oyalayıcıdır. Bu coğrafyada söz sahibi olmak isteyen her yönetimin ana gayesi de bu olmalı diye düşünüyorum.
Sözümüzü; söze anlam katanlardan sayın Erdem Beyazıt’ın dizeleriyle bitirelim.” Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım. / Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım./ Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden,/ İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden./ Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm;/ Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm!
17.09.2012
Erdal ÇİL
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.