- 562 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EMMİN ÖLDÜ DESEYDİN...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
EMMİN ÖLDÜ DESEYDİN...
Cemal (Yalçın) köy muhtarı.Cemal Kâyâ,köyün işlerinin peşinde.Bir ayağı Boğazlıyan’da,bir ayağı Yozgat’ta.Koşturuyor.Pırçalık Tepesi’nde 70 dönüm koruluk var.Koruluğun bakımı,çevresinin düzeni,otunun çöpünün ayıklanması adam istiyor.İlgi bekliyor.Kim ilgilenecek?Elbette ki Cemal Kâyâ.
Varlığı daim olsun Cemal Kâyâ köyde kimin işi olsa anında oradadır.Ağlayanla ağlar.Gülenle güler. Hatırı sayılır,minderi serilir.Zaten köylü de Cemal’i bu vasfından dolayı muhtar seçti.
Cemal Kâyâ,muhtar olunca aynı minval üzere ağlayanla ağlayık,susayanla susayık.Bizim insanımız alışmıştır.Muhtar dediğin mesafeli olacak.Vatandaşla senli benli olmayacak.Öyle her daim vatandaşla içli dışlı olursan otorite kuramazsın.Muhtar, devletin köye uzanan kolu.Muhtar demek,devlet demek.Vilayette vali ne ise,kazada kaymakam ne ise köyde muhtar o...
Cemal,muhtar olduktan sonra köylü ile arasına mesafe koymadı.Köylünün arasında oldu.Bazıları Cemal Kâyâ’yı uyardı:”Sen devletin temsilcisisin.Makam mansıp sahibisin.Herkesle muhatap olma.”diye.Ama Cemal,bu söylenenlere itibar etmedi.
Pırçalık Tepesi’ne koruluğun yapılması Oğulcuk’un çehresini değiştirdi.Köylü de üzerine titriyor koruluğun.Kuruyan çam fidanlarının yerine meşe palamudu,badem, akasya dikiyor.İmece usulü çalışılıyor.Kayseri’deki dernek, baharın ilk aylarında fidan dikme çalışmaları yapıyor.Dernek üyeleri,otobüsle gelip Pırçalık Tepesi’ne fidan dikiyorlar.Pırçalık Tepesi yeşille taçlanacak...Köyümüzün baş tacı Pırçalık Tepesi.Herkes üzerine titriyor.Etrafı telle çevrili.İçini öyle bir ot kaplıyor ki yazları...İçine giren çıkamıyor.Adam boyu ot.
Irgatlık zamanı.Biçerdöverler gelmiş.Ekin biçiliyor.Bağların üstünde, Sallık’ta Emin Amcam da ekin biçtirmiş.Vakit ikindi sonrası.Sallık’tan bir duman yikindi. Emin Amcamın dikkatsizliği firezleri tutuşturmuş.Köylünün telaşı,ürünü bir an önce kaldırmak.Delisi var,dolusu var.Bir yıldır bekliyor.Küçük bir dikkatsizlik emekleri yele verir.Nitekim dumanı gören Sallık’a koştu.Motoru katırı olanlar koşusuyla,benim gibi bendekler,kazmayla kürekle...Rüzgarın olmaması büyük şanstı.Yangını büyümeden söndürdük.Yangın, Pırçalık Tepesi’ndeki koruluğu da yakıp kül edebilirdi.Şükür ki korkulan olmadı.
Yangın söndürüldükten sonra Cemal Kâyâ, Boğazlıyan’da bizim Osman’ın (Topaloğlu) bürosuna gelir.Cemal’le Osman, can ciğer arkadaş.Cemal Kâyâ biraz durgundur.Osman sorar:
“Arkadaş hay’rola!.. Düşünceli gördüm seni.”
Cemal Kâyâ:
“Sorma Osman başımıza geleni...”
Osman iyice meraklanır:
“N’oldu arkadaş?”
“Emmin Çamlığı yaktı!..”
Osman duraksar.Bir an ne yapacağını bilemez.Sonra şöyle der:
“Deme Cemal’im!.. Emmin öldü deseydin bu kadar üzülmezdim.Vah vah...Çok yazık.Emeklerimiz...Koruluğumuz...”
Cemal Kâyâ,bakar ki Osman’ın hali hal değil.Nerdeyse ağıda başlayacak:
“Üzülme arkadaş... Şükür ki yangın Pırçalık Tepesi’ne sıçramadı.Söndürdük.”der de Osman’ı sakinleştirir.