- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kader Ruleti
Sıkışınca yüreğin sevdalardan kaçarsın
Fırtınalı bir denizden boş çıkar oltaların
Karlı dağ zirvelerinde için için yanarsın
Söversin yalnızlığına, belki de ağlarsın
Serpilme vakti gelince çılgınlıklarının, sinsi bir ürperti kaplar bedenini. Acıların ustura ucunda bilenirsin durmadan, kahkahayla izlersin ağıtları. Prangalar vurulu yüreğin iskelet duruşlarında, ıssız bir limanda içersin son kahveni.
Talan edilen ülkenin vahalarında ruhunu ararsın velhasıl. Adını da unutmuşsundur, şanını da. Sırılsıklam perişanlığında çılgınlıkların adres arar, bir çığlık yükselir içinden. Fırtınalardan korkarsın, boğazına düğümlenen lokmaları itersin ellerinle.
Ömrünün en güzel anlarını paylaştığın dostlar terki diyar edince bu dünyadan, bir hüzün salıncağında sallanışın da başlar. Kırık kalpler durağından yarısı yırtılmış biletlerle ayrılırsın. Feryatlarınla sığınırsın gece yarılarına. Sararan albümlerdeki resimleri işlersin yüreğinin en hassas yerlerine. Kaybettiklerine içli bakışlar atışın hiç bitmez, hiç bitmez ezgili şarkılarda teselli arayışın.
Sana uzanan elleri itip elinin tersiyle, vakur gülümsemeler fırlatırsın çevrene. Dairenden ne yapsan çıkamaz, ne yapsan kurtulamazsın seni bağlayan yağlı halatlardan. Efsaneye dönen yaşamının her karesinde umut arar, her santimetrekaresinden teselli umarsın.
Uzaktan, yüzyıl ötelerden gelen bir ninniyle dalarsın meçhullere. Çürüyen bedenine karıncalar üşüşür, tependeki akbabalar bir anlık gafletini bekleyerek uçuşur. Yollar hiç bitmez, fırtınalar hiç dinmez, yağmurların gece gündüz durmaksızın yağdığı bu yerküreden kaçmayı düşünürsün bazı zamanlar. Bir hayal atına binip gitmek kaplar tüm benliğini, ama başaramazsın.
Muammalar gibi çözülmeyen gönlün fırtınalarla birlikte eser, ne zaman kapısı çalınsa yüreğinin, çarmıha gerilirsin, acılardan bükülürsün. Unuttuğun, bir kenara koyup beklettiğin sevdalar çalar sonra kapını. Korkularının ayak izlerini takip edersin günlerce. Geriye bakmadan yürür, meçhul bir rüyaya gözü kapalı girersin.
’Kader’ dersin bir gün tüm yaşananlara. Bir yanını felç eden sevdalara başka yorum yapamazsın. Ağrıyan, sıkışan yüreğini kaderin ruletine koyup çevirirsin durmaksızın. Gözden kaçırdığın ayrıntıları kaderine katmak istemezsin. Asla vazgeçemeyeceğin sevgilere adaklar adar, ne yapsan bitiremeyeceğin bir oyunun sonunu kader torbasında ararsın.
Yıkılmışlığın, kahrolmuşluğun, adını bir yerlere sürekli yazdığın sevdalar da gelip geçer birgün ömrünün sayfalarından. Geriye bakmaya cesaret edemez, ucuz sevdalarınla geçiştirirsin kalan günlerini. Kanayan yüreğinin tıkalı damarlarında bir çıkış yolu arar, bulamazsın. Gelgit sızılarınla yaşamaya alışırsın sonra. Uğruna çok şeyleri feda ettiğin sevgi dolu günlerine içli bakışlar atar, fırtınaya hazırladığın çürümüş teknenin dümeninde ufuklara yelken açarsın.
Sen de, sen de alışırsın hüsrana bir zaman sonra. Geride bıraktıkların, takmadıkların, gün gelir sohbet sofralarında meze olur. Yüreğinin daralmasına bile aldırmazlığın başlar. Günaydınsız geçer günün. Vedalar oturur dağılmış sofrana.
Yitmişliğinin akrep uçlarında zehirli bir hayattır yaşadığın artık. ’Buraya kadarmış’ diyerek noktalarsın kahrolası sevdalarını. Yüreğin tarumar, bedenin nöbetlerde, beynin felçtir. Paylaşılan hiçbir şey kalmamıştır bu sofrada. Üşüyen yüreğini atarsın ateşlere ve giden sevgililerin ardından yavaşça el sallarsın.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.