Sağlıkta Büyük açılım! / Paran yoksa öl
Sağlıkta Büyük açılım! / Paran yoksa öl
Paran varsa elbet seni parçalayacak birileri bulunur_
Yıllık izin için gittiğim köyümde rahatsızlandım. Dayanılmaz acılar ile kıvranarak
26 Ağustos Pazar günü Saat 08 civarı,
ÜNYE Devlet Hastanesi Aciline gittim.
Ünye devlet hastanesindeki Nöbetçi doktor karşıdan bir bakarak soruyor, aramızda 4 metre mesafe var__ Neyin var? Göbeğimin alt sağ tarafını göstererek dayanılmaz sancılarım var dedim.
Doktor Hemşireye Bir iğne yapın yarın İntaniyeye gelsin dedi.
Doktora bu Apandisit olabilir çünkü bu güne kadar hiç bu kadar dayanılmaz ağrım olmamıştı dedim
Doktor, bir şey olmaz bir iğne yapın gitsin diyerek sağlık görevlisini tekrar emir verdi.
İğneyi yaptılar. 10 dakika Hastanenin salonunda bekledik. Sancının şiddetinde azalma yoktu.
Devlet hastanesi, 25 yıl pirim yatırarak Emekli olan ve sancılar içinde kıvranan bir hastayı kapı dışarı etmişti.
Bizde Özel Çakır tepe hastanesine, gittik.
Oradaki doktorlar ellerinden geleni yaptılar, önce karar veremediler, en son EMR çekilince Apandistin tam patlamak üzere olduğunu tespit ettiler, ver acilen ameliyata alınmam gerektiğini söylediler,
Hastane özel olunca tabi ki önce can pazarlığı yapılıyor paran varsa yaşa paran yoksa öl.
.
Kardeşim Gereken işlemi yapıyor ve fiyat konusunda anlaşıyor.
Daha sonra beni acilen ameliyata aldılar
25 Yıl pirim ödediğim Devletin Doktoru muayyene etme gereği bile duymadan. bir iğne yapın yollayın yarın intaniyeye gelsin diyerek beni hastaneden geriye ölüme gönderirken, en azında paran varsa ölüme karşı direnebilindiğini öğrendim..
Özel hastaneler elbette kar amaçlı kurulduğundan. Belki biraz kalitesiz malzeme kullanabilirler!
Beni anesteziyle Ameliyata hazırlayanlar, Burnumdan mideye attıkları hortum ile boğazımı yara içinde bırakmışlar hatta küçük dilimin önünden delmişler,
Bu yüzen 12 gün Apandist ameliyatını unutup boğazıma yapılan tahribat neredeyse ölsem de kurtulsam dedirtti...
İnsanları özel Hastanelere yönlendirmek için hayatlarıyla oynuyorlar.
Birde Biz emeklilerden 25 yıl pirim alanlar, bunun ile yetinmediler katkı payı adı altında. Muayyene parası ve ilaç katkı payları, diye üç kuruş emekli maaşımızdan kesintiler yapmalarına rağmen yinede sahip siz ve çaresiz bırakılıyor Emekliler… İşte sağlıkta büyük açılım!...
İnsan:
Çaresizlik bazen gök kuşağı gibidir, sarar insanı, yüreğin sıkışır, gözlerinde bulutlanır öfke!.
Dilinin çözüldüğü yere sağanak gibi dökülüverir, insan..
A Oral
YORUMLAR
Öncelikle geçmiş olsun diyorum.
Sağlık konusu, epeyce su kaldıracak pilav misali. Kendimi bildim bileli sağlık konusunda sancılı bir ülkeyiz. SGK Yasası iki yıl sonra yürütülmek üzere yasalaştığında, maddelere şöyle bir göz gezdirince, katkı payına ve miktarının düzenlenişine dair maddenin nerelere varacağını, varabileceğini söylediğimde başta eşim olmak üzere, abarttığımı söylediler. Tabii ki, gönlüm etrafımda acıdan ve çaresizlikten kıvranan insanları görmek istemez. İnsan olan kimse de isteyemez bunu, ama... Bir yandan herkese sağlık güvencesi denilirken, diğer taraftan ciddi primler ödeyen vatandaş, mağduriyetle karşı karşıya. Yataklı hastalarda önceden ilaç dahi parasızdı. Şimdi katkı payı adı altında ondan da ücret alınıyormuş, duyduğum. Yanıltılmışsam, özür dilemeye hazırım.
Önce, 1 TL.lık bir miktarla başladı, kimsenin gözüne batmadı. Yok, ilaç yazılmışsa şu kadar kesinti falan. reçeteyi verip, sitenilen parayı da uzattığımızdan, ne ödediğimizi de bilmiyorduk. geçen hafta oğlum ağzının ağrıdığını söyleyince, aile hekimine muayene ettirdik ve sonuç: Yazılan gargarayı alıp, 4.50 TL ödeyen ağabeyi şok olmuş:" Anne ya, bu nasıl bir iş, anlamadım. gargaraya elli kuruş ödedim, diğeri muayene ücretiymiş..." Çocuk bile şaşırmış duruma. Reçeteyi iptal edip, ilacın tamamını ödesem iki buçuk lira ödeyeceğim. Gerçekten komik bir durum.
Velhasılı, ödediği prim karşılığında vatandaş, en iyi sağlık hizmetini hak eder ve almalıdır da. Sosyal bir devlet olmanın gereği, gücü yetmeyen vatandaşlarına da sağlık hizmeti sunmalıdır, lâkin bunu prim ödeyen vatandaşlarının sırtına yıkarak ve onların yükünü artırıp, haklarını kısıtlayarak yapmamalıdır. (Hoş, bir yandan yıllardır çalışanların emeklilik yaşını mezara dayayıp, diğer yandan çalışmayanların emekliliği için adımlar atmak da nasıl bir mantıktır, anlayabilmiş değilim de...)
Selâm ile...