- 607 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kadın
Kadın
Kadın ve erkeğin özgür bireyler olarak var olmasının önündeki engeller görülmek istenmiyor. Bunun çok sebebi var. Dinsel ve geleneksel sebeplerinin yanında erkeklerin bin yıllar içerisindeki hakimiyetleri, alışkanlıkları var. Alışkanlıklar kolay terk edilmiyor.
Kadına verilen değer konusundaki tüm söylemler "Riya" kokuyor. Cennet’i ayaklarının altına serenler bile onları kutsal öğretilerle ikinci plana atmaktan geri durmuyor!
Başkalarının verdiği "Kutsal" idealler için savaşın, tecavüze uğrayın, kocalarınız ölsün, sonra başkalarından bolca çocuk yapın,başkalaşın!Bu hal kadınlara reva görülüyor.
Kadınların erkeklerle eşit hak ve hukuka sahip olması yeterliyken eskilerde kadın ikinci plana atılmış, günümüzde ise pozitif ayrımcılık yapılarak yine geleceğe dair denge bozucu bir durum ekilmektedir... Eşitlik kadının ayrıca kollanıp, kayrılmamasını da gerektirir! Kadınları kollayan, koruyanlar zaten onların burnundan getirenler... Kadını kanun eşit hukuk ile kollamalı, herhangi bir erkeğin himayesine verilirse kadının kendini himaye edene yükümlülüğü de ortaya çıkar. Sosyal toplumda birey esas alınırsa kadın, erkek, çocuk, özürlü, işsiz, hasta kanunların çerçevesinde zaten desteklenecektir! Bir insanı başkasına emanet etmek o insanı emanet edilene köle etmek şeklinde yerleşen bir anlayışı getirir!
Kadını esir eden kuralların pek çoğu ahlak ve din alanından işler! Yani kadın en fazla namus ve din üzerinden vurulur. Yumuşak karnı "Namus"! Buraya dikkat ediniz namusu dahi kadının değildir. Kişinin olanı kişi korur veya korumaz buna kendisi karar verir. Oysa kadının namusu asla kendine bırakılmaz. Toplum içersinde, koca, baba, ağabey, dayı, amca, sevgili konumundaki erkekler kadının namusundan kendilerini sorumlu tuttukları için kadını gerektiğinde dedikodular veya zanlarla suçlamaktan çekinmezler. "Namus, töre cinayetleri"nin gerekçesi budur. Önemli olan kadının namusu değildir, kadını öldürenlerin namusudur! Yani kadının kendi namusu bile yoktur. Başkaları onun namusunu da sahiplenmiştir!
Erkeğin kadını esir alması ve onun üzerinde tasarruf etmesi yani onu kendi anlayışına göre şekillendirmesi "Nikah" ile kazanılıyor. Erkekler kadını nikahına alırken soy adını değiştirme hakkını yanında kadının namusunu da kollama hakkını alırlar. Bu da erkekğin kadını sınırlama hakkını kazanması demektir. Kadınlar kırsal kesimde "Başlık" parası ile satın alınmış, şehirlerde ise takılarla adeta satın alınmış. Dinsel olarak da kadına verilen" Mihir" nikah karşılığı kadına bir para ve mal vermek olarak bilinir. Yani kadın para karşılığı nikaha alınır!
Bakınız kadın nikah ile erkeğin kontrolüne geçiyor ise nikah konusunda gerekli tedbirler alınmalı. Yani kadın özgür iradesi ile bir erkeği seçiyor ve onunla oluyor ise bu nikahtır. Kadının öz yaşamına dair hiç bir yetki erkeğe nikahla geçmez! Namus, kadının namusu olursa; kadının namus durumundan rahatsız olan erkek, onunla nikahlı kalmak zorunda değil, onun namusunu bahane edip onu sokak ortasında öldürme hakkına sahip değildir.
Kadına yönelik şiddeti azaltmak için güya aile kurumu önemsenip kadın erkeğin himayesine itiliyor! Aile kutsallaştırılarak erkeğin hakim olduğu bir ortamın devamını ahlaki kurallar ve dinsel vaatler veya korkularla sağlama gayreti yeterli olmuyor. Olmaz da... Çünkü kadını ezen zaten erkek , aile müessesesi bin yılların geleneği olarak erkek egemenliği üzerine kurulmuş. Halk arasında bir söz var ya "Kimi kime şikayet ediyorsun, ananı beceren zaten kadı (eski zaman yargıcı)!"
Son tahlilde; kadını erkek himayesine veren tüm değerler gözden geçirilmelidir. Özellikle "Nikah" ve "Namus" konusunda ciddi düşünülmelidir. Kadın kendi namusuyla kendine sorumlu olursa sorun kalmaz. Toplum ayrıca kadınların namuslarını korumaya kalkmazsa "Gölge etme başka ihsan istemez" sorun kalmaz. Kadınlar aynen erkekler gibi kendilerini idare edebilir!
Saygılarımla;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
bir çok konuda yazdıklarınıza katılıyorum fakat, bana göre kadın erkek eşitliği diye bir şey yoktur..
kadın ve erkek sadece hukuken eşit olabilir. namus konusuna gelince sadece şu bölümüne katılmıyorum. bir erkek bir kadınla birlikteyse o onun helali ve namusudur. onun namusunu gözetmek zorundadır bu da demek değildir kadın kendi namusu gözetmeyecek. zaten kişi önce kendi namusuna sahip çıkmalı. şu yönden bakarsak eğer, aile bir bütündür kimse bireysel hareket edemez., bu tarz olaylar bütün aileyi etkilediği için dolaysıyla namus kavramı bireysellikten çıkar... çükü olaylar başka boyutlara ulaşmaya başladıkça bir kadın kendi başına mücadele etmesi zorlaşacaktır... çünkü konu namus olunca kimse hukuki boyutuna bakmadan hareket eder. yani sözün bittiği yer....
saygı ve sevgilerimle...
Ahmet Bektaş
Bir erkeğin kadını böylesine güzel tahlil etmesi ve bu içten yazıyı paylaşması, bir kadın olarak çok mutlu etti beni. Anlayanların var olduğunu bilmek çok güzel, azınlık olsa bile... Teşekkürler ve saygılar...