AŞK,BEN,MEZARLIK
öyle içten öyle candan ağlayasım var şuan
kalbimde buruk bir acı var
tadı yok yemeklerin
kahvemde hüzün var
damağımdan ayrılık acısıyla mideme doluyor ve dönmüyor geri
istediklerim kalbimde istemediklerim gerçek hayatta
umut karanlıkta
nefesimi karbondioksit olarak almaya başlamışım ne garip..
suyum tazyikli akar olmuş..
tadım tuzum kalmamış..
sevdiklerimi inadına atmışım en uzak ve görülmez karanlık odalara
sıkıldım hatalarımdan
kavram karmaşalarından
acaba değer verdiğim insanlara yanlış anlamlar mı yüklüyorum
yoksa verilen değere karşılık bulamayınca bu soru mu beliriyor kafamda..
anlamıyorum kendimi
anlamak için çaba sarfederken gözyaşlarım avuçlarıma doluyor
kayboluyorum
unutamıyorum geçmişimi
bekliyorum
kapıları açan kişiyi bekliyorum ve sabrediyorum
ne kadar dayanabilirm acaba bu yalnızlığa
içimde her geçen gün büyümekte ısrar eden bu hissin anlamı ne
sorular sorular…
hani nerde cevaplar..
uykular nerde?
neden son bir haftamda hep geceyarılarım kabuslarla bölündü
nerden çıktı bu korku
sanırım çok sorguluyorum
çevremdeki insanlar neden kaygılı adıma
susmak mı nedeni
artık haykırarak on arkadaşıma birden anlatmak istiyorum kendimi
saatlerce anlatmak anlatmak sonrada bir havuzu dolduracak kadar göz yaşı akıtmak istiyorum..
konuşmak istiyorum onunla..
beni anla demek ve suratına haykırmak istiyorum..
YANLIŞ YANLIŞ YANLIŞ…
çok büyük bir kayıp gibi yokluğu
ama değilki..
bilmiyorum
tanrım bu ne duygu seli gecenin bi yarısı..
içim ürperdi birden
soğukta yok…
anlam ve anlamsız çelişkiler…
kabuk altında saklı mikroplara benziyor sanki yaşamak..
uzak bir yerlerde beni düşünen bir insanın varlığına inanarak geçip giden anlamsız saatler..
ne de olsa insan yalanlara inandığı kadar mutlu..
varsın olsun ben de böyle mutlu oluyum
ne kaybederım
hiç
kaybettiklerimin yanında lafı olmaz bunun..
varsın olsun ınanıyım sevdiğme gözüm kapalı
geleceği düşünerek geçmiyor hayat,bulamıyorum mutluluğu…
neden düşünüyorum o zaman..
yağmur sonrası toprağı koklarkenki gibi olsam hep
sakin dingin ve oksijen dolu..
her şey değişiyor yavaş yavaş
önce ahmet altan sonra yaşar kemal en sonunda lenin..
her şeyi insan yaratıyor kendi eliyle..
bir düşünrün dediği gibi “tanrıyı siz kendi ellerinizle öldürdünüz insan kardeşlerim”
yarattıkları gibi öldürmek de insana kaldı
hissetmek zorundayız galiba bazen..
yaşanılan şeylere bakıp ben bunu istedim demeliyiz..
diyorumda aslında
yaşadığım her şeyden ben sorumluyum..
cezasını çekiyorum zaten
kabuslardan belli..
düşünüdümde aşık olduğumuzda hiçbir şeyi görmüyor gözümüz..
aşk bittiği an aslında diye başlayan cümleler kurmaya başlıyoruz fark etmeden..
ve fark edıyoruz kı bı sonrakı aşkta aynı süreçlerdenn geçiyor
her aşk kendi atmosferini yaratırmış…
doğru..
dünyada yaşayan üç milyon insan varsa üç milyon tane düşünce var..
nasıl aynı olabilirki aşklar..
aşk için mahvolmak ağlamak güzel
güzel olduğu kadar acı ve bir o kadar mutluluk dolu..
aşkı seviyorum..
aşkı çelişki ve gözyaşı dolu olduğu için seviyorum..
heyecan olduğu için seviyorum..
ellerin kenetlenişini seviyorum..
balkonda otururken birden bastıran yağmur eşliğinde hayal kurmayı..
deniz kenarında otururken bir gemi geçişinin hızıyla orantılı sarılmayı..
ailemden kaçıp aşkıma sığınmayı,onla parasız kalıp onla zengin olmayı..
gözlerine dalıp uzun uzun seyretmeyi..
pürüzlü cildindeki bir siyah noktayı patlatmayı..
telefonlarını açmamayı,mesajını aldığımda ağlamayı..
otobüste giderken aklıma geldiğinde gülümsemeyi ve insanların bana deli gözüyle bakmasını..
hastalandığında en nefret ettiğim işi yapıp mutfağa girmeyi,çorba yapmayı..
sahil kenarında bir çayevinde kış güneşinin doğuşunu kabanlarımızdaki buzlara rağmen izlemeyi..
ayrıldıktan sonra hep birlikte dinlenilen şarkıları gözyaşlarıyla yeniden dinlemeyi..
aşkı seviyorum ben gerçekten…
her an her daim umut dolu bir bekleyişi..
belki belki demeyi..
kalbın en hızlı haliyle atmasını…
ne yazıkkı bulamıyorum aşkı..
bulursam belki…
buldum mu acaba
hayır hayır
kolay olmamalı bu kadar..
vazgeçmeli mi devam mı etmeli..
kolay bulunmuyorsa aşk bulunduğunda bırakılmamalı bence..
direnmeli sonuna kadar ve beklemeli..
hani olurya o da benden hoşlanır dıye beklemeli..
saçma
söylenmiş bir şeyin cevabı olmazki..
istemiyorsa diretmenin anlamı ne
neden bu çelişki dolu hayatta kendi doğrularımı yaşam alanıma sokamıyorum…
sıkıldım sanırım..
derdin dermanı insandır derler ya
yalan..
HAYAT KÜÇÜK YALANLARIN BİLEŞiMİ ASLINDA…
bende de bir yalan var şuan..
sevmediğim bir insana duygusal anlamlar yükleyerek yalan söylüyorum kendime..
peki ne yapmalı..
bırakmalı ve görmeli gerçeği..
insan kendine yakışanı giymeli ve eskitmemeli onu..
aşkta da geçerli mi bu..
bilmiyorumki..
kahretsinki bilmiyorum..
kanser olupta ölen insanların haksızlığa uğradığını düşünmüşümdür hep..
fark etmeden vucutta lökosit sayıları artar
doktorun biri gelir yanınıza ve kurtuluşu yok eve götürün der
eve gider hasta,iki gün sonra ölür
cenazesinde çok gözyaşı dökülür..
hele birde gençliğine doyamamış genç bir kızsa cenaze alanı feryat figan olur..
bir köşede sevgilisi bayılır,diğer köşede annesi babasına kızar
“sen gittin,neden yavrumu da aldın”
sekiz ay arayla kocasını ve kızını kaybeden anne ölüm acısına dayanamaz..
derken aradan aylar geçer..
annenin boğazında düğümlenir bir şeyler mezarlığın önünden her geçişinde..
bakar ağlar ağlar ve sessizce kimsenin anlayamayacağı bir buruklukla evine döner..
çay zamanı gelir sonra..
çay toplamaya başlar..
evini işçiler doldurur..
salona kimseyi almaz..
kızının ve kocasının hatıraları vardır orda..
salonu acı paylaşım alanıdır benliğiyle..
derken hatıralar kalır beyninde ve küçük fotoğraf seritleri..
aşkta tıpkı buna benzer..
her aşk biter..
ilk aylar her şarkı onu hatırlatır..
kalbini kimseye açmaz aşık olan..
orası onun benliğiyle kozlarını paylaşma alanıdır çünkü..
MEZARLIĞIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ KALBİN YANSIMASIDIR BEYNE..
geriye kalan küçük fotoğraf şeritleri ve arta kalan birkaç anı..
gece uzadıkça uzuyor bugün..
her şey gibi bu haykırşta son bulmalı..
yanlız son bir söz söylemeli galiba..
umut kendini yarattıkça NEŞE var olacaktır bu hayatta..
özgür ruhların benliğinde kaybolan her şey NEŞE için geleceğe kocaman bir adımdır aslında..
aşk her şeye rağmen NEŞEnin koynundaki bir taş bebek olsada
anlamı büyüktür onun için..
takiii aşkı bulduğunu anlayana kadar…
yürek çağrışımlarının ilk heyecanıyla dolu kalbim bu gece bu sayede rahattır artık..
son söz..
AŞK bir annenin mezarlığın önünden geçişinden daha zor değil..
ÖLÜMDEN DAHA ZOR DEĞİL..
NANAL(28,10,2007-02,40)