- 1075 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hoşça kal Sevdiğim
Elmas Şahin
Kaç gündür garip bir hüzün vardı içinde, yüreğine çökmüştü yine acıların en tarifsizi. Aldığı her nefes içine oturuyor, ciğerlerini yakıyordu şehrin tüm egzoz dumanları dolmuştu içine sanki. Birkaç damla yine akıverdi gözlerinden usulca, önünde uzanan koyu engin maviliklere dalıp gitti, yine gözlerinin önündeydi aylardır yaşadıkları bir bir.
Nasıl da bu hale gelmişlerdi, niye her şey kırık döküktü, neden başının üzerinde hep hüzün bulutları dolaşıyordu, başını usulca kaldırıp baktı yukarıya. Masmavi gökyüzü simsiyah görünüyordu artık onun gözlerinde, önündeki engin mavilikler ise alabildiğine koyu ve karanlık...
Dalgaların acımasızca çarptığı, yosun tutmuş bir kayalığın üzerine oturuverdi usulca, yüzünü avuçlarının arasına aldı, yüreğindeki acının derinliği gözlerine vurmuştu, erimişti, ufalmıştı gencecik bedeni, sanki üzerinde tonlarca ağrılık var gibiydi, boşlukta sallanıyordu adeta, oturduğu kocaman kaya tuzla buz olmuştu sanki içinde kaynayan volkanın alevleriyle.
Beyninde çarpışan sözcüklerle cebelleşti uzun süre, dudakları aralıklarla titriyor yutkunuyordu boğazına düğümlenen sözleri bir bir içine atarken. Bağırmak istiyor bağıramıyordu, yangın yeriydi yüreği, sönmüyordu içinde alevlenen ateş, hıçkırarak ağlamak istiyor ağlayamıyordu, kurumuştu göz pınarları, zoraki üç beş damla süzülüvermişti yanaklarından sessizce. Yanıyordu gözleri ateş topu gibi kızarmıştı göz çukurları, elinin tersiyle gözlerini sildi yeşil gözlerini maviliklere yönelterek, iç geçirdi uzaklara dalıp baktı uzun uzun...
Eksikti her şey, yarımdı hayat, durmuştu yaşam, sanki kalbine söz geçiremiyordu, onu hâlâ ilk günkü gibi seviyordu. Son kavgaları dönülmez bir yara açmıştı kanayan yüreğinde. Ama onsuz da olmuyordu, yarımdı işte hayat. Ne onsuz olabiliyor ne de onla mutluluğu yakalayabiliyordu, olmuyordu işte, kader ağını örüyordu her seferinde, mutluluk avuçlarının arasından sürekli kaçıyordu.
“Evet eksik her şey, kırık dökük, yarım yamalak işte” diye fısıldadı rüzgara karşı gözlerini çevirerek.
Yüreği sıkıştı, gözleri doldu bir kez daha, iç geçirdi acı acı gülümsedi yeşil gözleriyle maviliklere dalarak. “Ağlamak istiyorum ama nafile, neye yarar ki ağlamak, ya sonra, sonra ne olacak?, her şey değişecek mi? Ne değişecek? Ağlamak neye yarayacak, rahatlayacak mıyım ağlayarak?” diye mırıldandı.
“Hayır, hayır, daha fazla ağlamayacağım, olmayınca olmuyor işte, sevmek yetmiyor, sevilmek yetmiyor, her günün sonu keder olacaksa, her günün sonu yürek yakacaksa, sözler acı acı içime oturup yüreğimi deşecekse, kalmanın anlamı yok, ağlamak da nafile” diyerek doğruldu, kalktı oturduğu taştan usulca. “Şimdi gitme vakti “ dedi usulca, denizle konuşuyor gibiydi, deniz onu uğurlar gibi ayaklarına kadar ulaştırdı dalgalarını, ayaklarının altındaki su birikintisine iki damla gözyaşı akıttı, son kez baktı engin maviliklere.
Yorgun bedenini sürücesine uzaklaşıverdi oradan. Giderken söylediği son sözleri rüzgara doğru savurdu:
“Sevdim acı çektim, sevildim yine acı çektim, içim yana yana sevdim seni, sevmek bu yüreğe en büyük eşmiş ama bu yürek artık iflas etti sevgili, yüreğimi yüreğin yapmıştım, sevgimi sevgin sanmıştım, aşkını aşkım bilmiştim, galiba bu kadarı yeter sevdiğim, artık gitme vakti, elveda aşkım, elveda umutlarım, elveda seven kalbim, elveda ey sevgili, ben iyi gelmedim sana, her şeyi tadında bırakmak gerek, buraya kadarmış meğer, hoşça kal sevdiğim”
Ama giden kendisi değildi, sevdiği kadın gidiyordu gözlerinin önünde, durdu baktı ardından gözleri dolarak, "bırak gitsin, sevse kalırdı" diyerek bakakaldı genç adam, sevdiği kadının gidişini yüreği burkularak seyretti. "Hoşçakal Sevdiğim" dedi, yutkunarak, bu onun son sözleriydi, olduğu yere yığılıp kaldı.
YORUMLAR
Eksikti her şey, yarımdı hayat, durmuştu yaşam, sanki kalbine söz geçiremiyordu, onu hâlâ ilk günkü gibi seviyordu. Son kavgaları dönülmez bir yara açmıştı kanayan yüreğinde. Ama onsuz da olmuyordu, yarımdı işte hayat. Ne onsuz olabiliyor ne de onla mutluluğu yakalayabiliyordu, olmuyordu işte, kader ağını örüyordu her seferinde, mutluluk avuçlarının arasından sürekli kaçıyordu.
yüreğinize sağlık çok güze olmuş.