- 1174 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 8
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 8
Otomobil siyah renkteydi. Yeni üretilmeye başlayan yerli otomobillerden değildi. Uzunca idi ve dış görünümünden çok lüks olduğu belliydi. Mevsim itibariyle açık olan camlarından yüksek seste yabancı müzik geliyordu. Hoş ve kan kaynatan bir müzikti. Göründüğü kadarıyla bir kişi vardı ve o da otomobili kullanan kişi idi.
Sürücü tarafındaki kapı açıldı. Araçtan çok özenli giyinmiş bir adam indi. Yaklaşık 35 yaşlarında, saçı özenle taranmış ve dondurucu kullanıldığı için muntazam durmakta olan biri idi. Gömleği çok sükseli, pantolonu renk olarak gömleğe uygun ve İspanyol paça idi. Güler yüzlüydü. Gülümseyerek öğrencilere bakıyordu. Eliyle “Gelin” der gibi işaret yaparak yanına çağırdı ürkerek duran gençleri.
-Neden durdunuz gençler? Hadi gelin sizi okula götüreyim. Neden yaya gideceksiniz ki bu saatte? Bir sürü olay var; ne olur ne olmaz…
Gençler daha da şaşırdı. Nereden biliyordu ki okula gittiklerini. Oysa geziyor da olabilirlerdi. Nutukları tutulmuştu adeta; konuşamıyorlardı. Nasıl tutulmasın ki? Hergün onlarca genç yok oluyordu. Yürümediler ve boş gözlerle adama baktılar. Biraz daha sesini yükseltti araçtan inen adam. Biraz daha sevecen bir ses tonuyla yine seslendi gençlere…
-Hadi ama… Bekletmeyin beni. Bu saatte ne olur ne olmaz. Amacım bir kötülük değil ki. Sizi okula bırakıp döneceğim.
Bunları derken aynı zamanda gülümsüyor ve vücut dilini harika kullanıyordu. Gençlerin bir kısmına güven gelmişti sanki. Kendi aralarında fısıldanıyorlardı. Her kafadan bir ses geliyordu. Kimi, sayıca çok olduklarını, kötülük yapmaya kalksa bile onun zarar edeceğini söylüyor, kimi silahı olabileceğini varsayıyordu. Sonunda binmeye karar verdiler.
Delikanlı hoşnut değildi bu işten. Ama sürüden ayrılmayı da delikanlılığa yediremiyordu. Tedirgindi. Korkarak bindi otomobile.
Araçta her şey lükstü. Güzel bir parfüm kokusu vardı. Pırıl pırıldı her yer. Yabancı adam gülerek söze başladı.
-Gençler biraz cesur olun. Bu ne korkaklık böyle? Siz nasıl kurtaracaksınız bu yurdu? Ben sizi mi keseceğim?
Kahkahalarla söylüyordu bunları. Ses tonu ve konuşma tarzı rahatlatıyordu. Otomobil, otobüslerin her zaman gittiği yoldan saptı bu arada ve deniz tarafına doğru döndü yönünü. Delikanlı iyice korktu ve nedenini sordu çekinerek. Adam yine kahkahayla güldü.
-Sen çok korkaksın anlaşılan!
Bu söz delikanlıyı çileden çıkarmaya yetti. Zaten belli ki adam da bu amaçla tahrik etmişti.
-Ben sizden korkmam! Kalleşlik mi yaptınız? Tam arkanızdayım. Sıkarım boğazınızı!
-Delikanlı sen hiç bir şey yapamazsın. Neden biliyor musun?
Bunu söylerken daha da cüretkâr gülüyordu. Devam etti konuşmaya.
-Sen benim boğazımı sıksan, araba kontrolden çıkar ve bir yere uçar; siz de ölürsünüz. Bu ilk neden… Hiç düşündün mü bunu?
Delikanlı saliselerle düşünüyordu adam konuşurken. Diğerleri de korkmaya başlamışlardı. Sustu herkes. Adam konuşmaya devam ediyordu.
-Bir başka neden de, bende silah olmadığını ne biliyorsun?
Delikanlı o an yan gözle arkadaşına baktı. Çünkü arkadaşı çorabının içinden büyükçe bir bıçak çıkarmıştı bile ve elindeydi. Delikanlı, arkadaşının bıçak tutan elinin üzerine elini koydu. “Şimdilik dur!” demek istemişti. Adam konuşmaya devam etti.
-Yolu uzatmamın sebebi kötülük değil gençler. Amacım sizlerle biraz daha fazla konuşmak. Korkmayın! Okula bırakacağım sizi.
Herkes biraz olsun rahatlamıştı. Adam devam etti…
-Gençler! Hergün olaylar oluyor. Kendinizi korumanız lazım. Var mı sizi koruyacak dernek falan. Hepiniz yeni gelmişsiniz bu şehre…
O an hepsi aynı şeyi düşünüyordu. Nerden biliyordu ki bu adam? Hepsi birinci sınıftı ve yeni gelmişlerdi. Bu doğruydu; ama bu adam nasıl biliyordu? Devam etti yabancı. Bu arada okul yoluna yeniden sapmıştı.
-Haftaya büyük yürüyüşümüz var. Arkadaşlarınıza da söyleyin. Sizin okuldan çok kişi bekliyorum yürüyüşe. Sizlerde köy çocuklarısınız. Ezilen insanların çocuklarısınız. Hep beraber olalım.
Gençlerden biri sertçe konuştu.
-Siz de ezilmişseniz; bu araba, bu kıyafet ne? Ve bizi nasıl tanıyorsunuz? Adresinizi verin; sizi yerinizde ziyaret edelim. Orada konuşalım.
Adamın aklına gelmemişti bu galiba. Durakladı. O kahkaha atan, tepeden bakan, kararlı adam birden ciddileşti ve mütevazı bir hal aldı.
-Gençler ben yabancıyım. Büyük yürüyüşü tertip için buraya geldim.
-İyi de; bizi nerden tanıyorsunuz? Okulumuzu erden biliyorsunuz.
-Tahmin ettim. Neyse gençler okula geldik. Ben sizi bekliyorum yürüyüşe.. Görüşürüz çocuklar…
Herkes arabadan indi. Teşekküre bile zaman kalmadan adam bastı gaza gitti. Öylece ardından bakakaldılar.
(Sekizinci bölümün sonu)
YORUMLAR
Turgay COŞKUN
Seyyah dünyaya geldi ve geziyor.. Dünyanın çıkan çivisinin nedenlerini sorguluyor... :) Bakalım bulabilecek mi?
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Zümra Zen
Rahmetli babaannem anlatırdı çok. Kenan Evren zamanıydı sanırım çok sıkıntılı eziyetli dönemler. Ezanın türkçe okutulduğu dönemler..Yapılan baskınlar..Aslında yakın tarihe kadar bunlar vardı...Çokta eski değil
Turgay COŞKUN
Sevgiler, selamlar...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Benden de selam ve saygılar...
Yazma aşkınıza hayranım. Düzenli olarak, hiç boşlamadan hemen hemen her gün bir bölüm yazıyorsunuz. Ben kendi tembelliğimden dolayı, bunu özenilesi buluyorum.
Olayların ne yöne gideceğini merakla bekliyorum. Bir arabadan dahi bir gizem çıkmış.
Takipteyim.
Saygılar...
Turgay COŞKUN
Teşekkürler güzel yoruma...
Selamlar...
Turgay bey kaçırdığım bölümleri bir solukta okudum. okuyucuyu bağlayan bir anlatımınız var, merak içinde yeni bölümleri bekliyorum.
Selam ve saygılar, enteresan bir öykü, bekliyoruz.
Turgay COŞKUN
Saygılar... selamlar
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Arabanin tekerinde heyecan vardi ama koltuklara sinsilik sinmisti. Kotu aliskanliklarin basladigi devreleri bilen zihniyetin cemberi tam okul kenarlarinda yuvalanmasindan daha iyi yer ne olabilir.
Arkasi yarin yada oburgun ..
Okumaya devam.
Saygilar..
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Ben bu serinin hepsini okumadım ama okuduğum bölümler güzeldi. Bu bölümde olduğu gibi...
Ben bu seriyi bitince çıktısını alıp kitap gibi okumak istiyorum. Böylelikle hem daha heyecanlı olur hem de bölünmemiş olurum:)
Tebrikler Turgay.
Turgay COŞKUN
:) Selamlar...
çok daha hareketli ve heyecan verici bir bölümdü
okudukça bir sonrakini merak ediyor insan
teşekkürler paylaşıma,
saygı ve hürmetler hocam
Turgay COŞKUN
Nice paylaşımlara...
Selamlar.. :)
:))) Tahminim doğru çıkmadı. Ben polis demiştim ama farklı çıktı. Yine güzeldi Turgay. Tebrik ederim. Saygılarımla
Turgay COŞKUN
Güzel yoruma teşekkürler...
Selamlar...
ilgi ve beğeniyle okudum...yüreğinize, kaleminize sağlık...emeğinizi kutlarım...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Hikaye hareketlenmeye başladı. Gizemli bir adam ve havalı bir araba. Korku dolu bakışlarla geçen konuşmalar. O kadar genç çocukların maruz kaldığı olayları düşündüğümde dehşete düşüyorum. Erkenden olgunlaşmak zorunda olan delikanlılar.
Bir de aynı yaşta ki gençleri düşünüyorum, etrafımda gördüğüm. Sürekli mutsuz, internet ve telefon bağımlısı, saygı ile ilgili sorunları olan. Küçük bir sorunda psikoloğa gitme şansları olan. Doyumsuz ve aşk kelimesini dizi karakteri sanan gençler.
Şartlar bakımından inanılmaz farklar var. Hiç bir sorumlulukları yok, ders çalışmaktan başka. Onun tüm sorumluluğunu da anne baba üstlenmiş.
Bir anda okurken, bunlar da geldi aklıma.
Hikaye sürükleyici ve merak duygusu hep taze.
Saygılarımla.
hayal deniziii tarafından 9/15/2012 10:46:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
hayal deniziii tarafından 9/15/2012 10:47:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
O yıllarda tüm gençler erken olgunlaştılar.. Zaten olgunlaşmak zorundaydılar. Hayatın ve olayların şakası yoktu. Şu anki gençlik ise maalesef devlet eliyle elektronik cihaz bağımlısı yapıldı... Karanlık güçler eliyle uyuşturucu bağımlısı yapıldı... Sınavlara hazırlanırken düşünmeye zamanları kalmadı...
Yine güzel bir yorum yazmıştınız...
Saygılar...
Zaman buldukça okuyorum yazının devamını birincisinden itibaren
tarzı ve ustalığı ile okuttukca yaşatan bir kalem diyorum sizin için.
Kitap yazmayı düşünün eğer düsünmediyseniz
ki okunmamiz gerek kesinlikle gençlik tarafından.
Devam edeceğim okumaya yine
saygılarımla
Turgay COŞKUN
Kitap yazma konusunda biraz daha birikim bekliyorum. İnşallah birgün diyeyim...
her daim beklerim siz gibi usta bir kalemi...
Saygı ve selamlarımla...
10 gün içinde, 8 bölüm... Bravo. Okudum, demiyorum. Kalemine güveniyorum; Mükemmel olduğundan eminim. Bu seri için, beni affet. Bir sonrakinde görüşmek üzere...:-)
Unuttum, söylemeyi; Bundan sonra, buradayım. Geri döndüm, yani...:-) Hazırlıklı değilim. Aklımda, bazı projelerim var. :-) Allah, benim ve diğerlerinin yardımcımız olsun...:-)))))))
Eser Akpınar tarafından 9/15/2012 10:04:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Seriyi okumanı öneririm ama :))))
Burada olman, artık yeni projelerle gelmiş olmana sevindim çok. Kaleminle fırtına gibi eseceğinden çok eminim...
Selamlar:)
Eser Akpınar
Nermin Kaçar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Eser Akpınar
handan akbaş
Eser Akpınar
ne yalan söyleyeyim o otomobilden beklemediğim bir misafir çıktı:) kii,bu da hikayeyi daha bir lginçleştirecek gibi gibi..
bu hikayenin tarzını daha çok sevdim,sıkmadan ve ayrıntıları da anlatarak ilerliyor.Yalnız..1.paragraftaki o 'idi' kısımları sanki okurken biraz garip geliyo kulağa..yani diyorum,acaba onları birleştirse yazar daha mı iyi olurdu?
heyecanla bekliyoruz bakalım o yabancı kimin nesi ve neler yapacak..
çok saygılar suskunyazar..
Turgay COŞKUN
Bildiğiniz gibi bu öykü bir doğum öncesinden başlayıp ölüm sonrasına giden bir yolculuk hikayesi... Ve sizlerin desteği ile öykü daha hareketli olacak elbette. Çünkü okurlar şevk veriyor yorumlarıyla...
Bugün yazamadım maalesef devamını ve yarına kaldı...
Selamlar... Saygılar...
kaçırdığım bölümlerle birlikte okudum öykü de heyecanlı ve sonunda oluruna gitmesi olayların gittikçe hareketlenmesi sürükleyici...kaleminiz daim olsun saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Çok teşekkürler...
Saygılar...
Turgay COŞKUN
Nice yazı ve şiirlere...
Saygılar...