- 550 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEN GİDERKEN
Sıcak bir yaz günüydü sen giderken.
Güneş yakıyordu, gökten düşen ateş topları yakmıyordu bedenimi içimdeki acı kadar.
Çaresizdim yıkılmıştım, kahırlar içindeydim.
Yorgun bedenim bitkindi, yok olmayı hiç bu kadar istememiştim.
Bir hiç olsaydım keşke, yok olsaydım da evrende zerrem bile kalmasaydı.
Şu kaldırımda bir taş olsam da üzerime basıp geçseler ne ruhum ne bedenim bu kadar acımazdı, acıttığın kadar canımı.
Yüreğim yangın yeri gibiydi. Döksen kutup buzunu eritmezdi içimin ateşini. Anlamsızdı bütün anlamlar artık,
Göz yaşlarıma sebepler yaratıyordum kimseler anlamasın diye, düşerken yağmur gibi kirpiklerimden yaşlar.
Ben ağlıyordum sen giderken …
Ben tükeniyordum yavaş yavaş, ben umutsuzdum , ben yok oluyordum ….
Ben sensiz kalmıştım,
Ben bensizdim artık sen giderken..
Belki mahşere kadar belki bir daha hiç görmeyecektim bana bakarken ışıldıyan gözlerini; kirpiklerinin gölgesinde ferahladığım o anları bir daha , bir daha hiç yaşayamayacaktım,
Mahrumdum artık senli günlere. Konuşup gülüştüğümüz mekanlar mahzun , hepsinin boynu bükük , ben tedirgin, seni sorarlar da, gitti diyemem diye korkuyla bekleşiyordum sen giderken.
Gökler yıkılmış altında kalmıştım, enkazdım şimdi, altından canlının çıkamayacağı, nefes alıyordum sadece oksijen çadırındaki bir hastanın kesik zorlu nefes alışı gibi… o kadar.
Zamansız gelen bir mevsim gibi girdiğin hayatımdan gene zamansız çekip gittin arkana bile bakmadan , ama ben her günün ayrılığa bir adım daha yaklaştığını bilerek sevdim seni . her geçen gün biraz daha biraz daha seviyordum seni yaklaşan ayrılığa inat.
Uçurumun kenarında tutunduğum dalımdın benim öksüz yüreğimin şefkatli kahramanı, puslu günlerimin ışığı, eşim, yoldaşım, arkadaşım, sevgilim sırdaşım yıllardır aradığım diğer yarım . Şimdi beni bana , beni bu insanlara beni bu bedbaht hayatıma nasıl bırakıp gidiyordun. Hani kıyamazdın bana, hani ben senin ışığındım ; beni karanlıklara bırakıp, nasıl gidiyordun.
Beni kökümden koparılmış bir ağaç gibi yabancıydım kendime , yaşadığım bu şehre
Bütün insanlar silinip gitmişti sanki, yalnızlığının her zerresi sarmıştı beni, doğup büyüdüğüm bu şehrin.
Yüzyılların ağırlığı çökmüştü sanki üstüme Aslıdan Şirinden her bir aşk hikayesinden ayrı bir parça. Sensizlik dehlizinde kayboluyordum . Manasızdı senle mana kazanan her şey.
Gözyaşlarımı artık beni dinlemiyordu. Ağlamak için yastığı beklemiyordu artık.
Evde sokakta kalabalıklarda , adap bilmeden yanan yüreğimi söndürmek istercesine zaman makan dinlemeden akıyor akıyordu …
Sen giderken ben ağlıyordum..
Bir buket mutluk getirmiştin bana sevda bahçelerinden. Rengarenk yediverenler açtırmıştın gönlümde, cennetin İrem bağından. Şimdi o bahçe tarumar o bahçe sensiz. göz yaşlarımla suladığım güllerin boynu bükük, yokluğunda onlar da yetim , sen giderken .
Gidecektin madem, mahkum edecektin beni sensizliğe madem, neden girdin hayatıma , unut diyecektinse bana, neden sevdin sevmeleri unutmuşken ben.
Bir ömür sensizliğe mahkum edip cehennem ateşlerinde bırakıp gidiyordun. Sen giderken ben yok oluyordum sensizlikte. Ayrılık adına ne acılar varsa hepsini yaşatıp gidiyordun.
Kanarken yaralarım, can çekişirken umutlarım ve sevdan büyürken yüreğimde gidiyordun sevdalım, gidiyordun bir tanem arkana bile bakmadan bir veda dahi etmeden, gözyaşlarımı silmeden gidiyordun,
Ve ben aşkımın mabedinde sensiz,kimsesiz yavaş yavaş ölüyordum, sen giderken…..
İNCİ DENİZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.