- 2065 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk ve Gurur
.
Sevgiye susamış, sevgiyi arıyordu ben onu sevdiğimde. Dudaklarından dökülen acı sözleri;
öyle ki, bugün bile unutamadım. Ne tebessümdü o, zehirden beter.Her tartışmamızda içim paramparça, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olurdu.
Yorgun düşerdim onsuz geçen, onunla dolu, koyu siyah gecelerde.
Kaleme sarılıp, sevgimi söylediğime pişman olmadım hiç.
Hasretim kucaklaşmıştı aşkla. "Alın yazım, son aşkım, seni sınırsız yaşamalıyım" dediğimde nasıl da gülmüştü. Değişikti davranışları. Belki de beni ona çeken bu yanıydı.
En anlamlı bakışlarıyla önce umutlandırır, ardından bir uçurumun kenarına yapayalnız bırakır giderdi. Ben çaresiz, ben yorgun, ama ben yine umutlu kalırdım bu kısa gidişlerde. Diri diri öldüm sanırdım yanlızlığımla.
.
Ne bulduğumu onda, bugün bile bilemem. Ancak o günlerde hayatımın amacı, onunla var olmak gibi gelirdi bana. Çocukluk mu, aşkın safça tutkusuyla içten içe kopan fırtınalar mıydı bu delice yakarış, kölecesine bağlanış hiç anlayamadım. Kim bilir, belki de sevilmeye muhtaç kalbimin bitmek bilmeyen kaprisleriydi. Aslında hiçbir şey istememiştim ondan sevginin dışında. Sadece sevgiydi hasretim.
.
Şimdi, yıllar sonra yine onu düşlüyorum, anılarıyla. Hava yine ılık, yine kasvetli. Gözleri gözlerimde yalan sevdasıyla. Unuttum sanırdım onu, meğer yıllarca aldatmışım kendimi.
Yoksa bugün müydü onun "ölüm günü" yüreğimde? İkinci yılında toprakla kucaklaşan, o güzel aşkın hikayesiydi, film karesi gibi gözlerimde oluşan. Bir türkü kırık, umutsuz, yaz yeli gibi içimi ürperten. Doldururken sessizliğe inat aydınlık odamı, gönlüm hala boş, kafam yine karışık...
.
Bir ses yankılanmıştı acı dolu, yıllar öncesi burada. İnanmayıp, delice koşmuştum ona. Yoktu. Yeri boştu. Günlerce gelmedi. Benim kadar çaresiz kaldı, anılarıyla dolu, her köşe. Çoğu kez kendimle konuşarak uzaklaşmıştım oradan: "Sen ölemezsin, canısımsın, sevgimsin, umudumsun. Dileğince nefret et, alay et duygularımla, kızmam; ama ne olur bu ayrılık yalan, acı bir şaka olsun" diyerek…Her şeyini özledim günlerce, aylarca. Sessiz yakarışlarımla, ölümün o sinsi kokusunu içimde defalarca duydum.
.
Bir daha görmek istemedim onu, o haber etse de. Gururum aşka yıkılamaz, yenik düşemezdi. Hıçkıra hıçkıra ağladım, yüreğime kazıdığım ismi silerken. Yenilmişliğin aleviyle, ona ait bir şeyler bulmak için arandım bazı bazı. Yalnız, şimdi yalan olduğunu düşündüğüm, onun bana yazdıklarıydı bulduğum. Birkaç cümle, belki özenilerek, belki umarsızca yazılmış birkaç cümle. Her keresinde şaşırıyordum, “bana mıydı bunlar?” diyerek. Kaybetmekten korkarak acıyla okuyordum her cümleyi. Hele hele o ilk satırı. Öyle ki, okudukça ağladım: “İnan sevmesem demem bunları, canısı. seviyorum, özledim seni"! Son kez ağlıyorum şimdi onun için; "hoşça kal canısı, hoşça kal aşk, nice nice sevgiler" diyerek kendim, kendime.
.
Var sayma "kötüsün" desem de sana
Taparım, mabede bakarcasına
Topraktan fışkırıp çıkarcasına
Dallarımda gezen yeşil kanımsın
Dünyalık sevdiğim, hem de canımsın
.
Dünyalık dedim ya, alınma hemen
Varsa öbür yanım sensin beklenen
İsyankâr tavrımı gözlerle yenen
Yazgımı es’reden tek sultanımsın
Canânım, bir tanem, hem de canısım
.
Severim sevgini ve de sitemi
Öksüzce bekledim, böyle birini
Var ettim umudu, buldum yerimi
Hasret gamlarımı uyutanımsın
Sensiz yok yarım, çünkü canımsın
.
13 Haziran 2005
Nesrin Göçmen