DARBELER
Yurdumuz bu kadar güzelken ve kültürümüzün zenginlikleri atadan kalan güzel mirasları konuşmamız gerekirken gündemimiz hep acılar, darbeler, siyaset oluyor. Yaşan her darbede hem toplum bilinci hem de ekonomik olarak hep geriye ket vurduk. Her darbede işkencelerin şiddeti biraz daha arttı ve bizler hala çocuklarımıza birbirinden farklı görüşte, farklı yaşayışta, farklı inançta, farklı cinste olan insanların da birlikte özgürce yaşayacağını, dost arkadaş olabileceğini maalesef ki öğretemedik. Asıl bunlarla vakit harcamalıyız. Şu an bulunduğumuz platformda ne yazıkki yazılan, paylaşılan pek çok yazıda bunları bulamıyorum burada olan biz üyeler elele verirsek özgürlüğe, adalete, eşitliğe, birbirimizi ötekileştirmemeye dair ne varsa paylaşıp daha güzel yarınları hazırlayabiliriz ben inanıyorum. Çünkü bu sitede olan insanların kafası bomboş değil. Ben inanıyorum ki başarabiliriz.
yazımın zeminini özellikle siyah seçtim. Çünkü bir daha 12 Eylüller, işkenceler yaşanmasın diye naçizane tepkimi ortaya koymak ve sizlerle paylaşmak istedim.
YORUMLAR
Darbelere davetiye çıkartan siyasilerin bitmez tükenmez hırsları olmasaydı darbeler olmazdı.Binlerce insan acılarla karşı karşıya kalmazdı.Öyle bir Ülke ki yer üstü ve yer altı kaynakları zengin.Ve...hala bu ülkede ölmemek için yaşayan insanlar var.Ben isterdim ki; Sosyal adalet eşit adil ve insanca dağıtılsın.Ekonominin kaynağı olan para her vatandaşta tüm ihtiyacını görsün.Ama hep bunlar göz ardı edilerek insanımız ekonomik sıkıntılarla baş başa bırakıldı.Darbelere davetiyeler çıkartıldı....
dil-han
Siyah zemenli beyaz sayfanızı ve yazınızı alkışlıyorum...
Harika yazmışsın şaire...gündeme, geçmişe ve geleceğe güzel bir dersti...
Evet; çoğu zaman " insanlar bir konuyu veya bir sorunu nasıl çözümleyecekleri yerine nasıl çözülmeyeceklerine dair savunma ve çalışma yaparlar ".
Allah akli selim nasıp etsin diyorum...Saygılar.
dil-han
ÖNCELİKLE TEŞEKKÜR EDERİM HAKİKATEN BİRLİK VE BERABERLİĞE EN ÇOK MUHTAÇ OLDUĞUMUZ ANLAR İŞTE BU GÜNLERDİR .
HERKESE YETECEK KADAR NİMET VARDIR BU MEMLEKETTE NEYİ BÖLÜŞEMİYORUZ ALLAH AŞKINA HER OLAYA DUYARLI OLUR HER YANLIŞA TEPKİ GÖSTERİRSEK KÖTÜLÜKLER KENDİLİĞİNDEN YOK OLACAKTIR.
DUYARLI YÜREK SAYGILAR SUNARIM...
Genelde gazeteler olsun tv ler olsun..bu tip kuruluşlar insanların ilgisini çekebilecek konular ile önümüzde oluyorlar çünkü genel olarak düşünmekten çok kendililerine düşecek olan payları...Bahsettiğiniz faydalı konular insanların dilinde pek işe yaramıyor..çünkü az önce bahsettiğim gibi ilgilerini çekmiyor buda bence kültür eksikliğimizin devam etmedi diyorum ben buna..Sizi kutlarım harika bir konu seçmişiniz ve çok güzel anlatmışınız...
dil-han
Karanlıklardan aydınlığa çıkmanın tek yolu,korkmadan,çekinmeden duyulan ve hissedilen tüm olumsuzların bertaraf edilmesi için tüm insanların bir vicdan sesini duyarak istenilen ve hissedilmek istenilen noktada birleşmektir.
"Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz"diyor Heraklitus! Nazm da"Aynı kiraz dalı salanmaz aynı rüzgarla"diyor.
Antik dünya ve modern çağın Anadolu'dan yükselen bu iki umut sesi,aynı bilinci taşımaktadır insanlığa.Farklı çağlarda yaşamış olmalarının bir önemi yok.Kendi yerel ve ulusallıklarını çok aşmış ve evrensel sesleri olmuş insanlığın.Dahası,bu iki üst bilinç insanının söyledikleri,nerden gelip nereye gideceğimizi de göstermektedir bize.Her şeyin bir akış içinde olduğu,sürekli bir değişim ve gelişimin yaşandığı her durum ve olguda,bir karışıklık söz konusudur çünkü.Doğasındaki merakla insan,bir yandan yeninin peşinde koşarken,öte yandanda yenilik karşıtı tutuculuğa yönelebilmektedir ne yazık.Kaynağında,her yenileşme eylemi beraberinde karşıtıyla girer yaşamamıza.Diyalektik bir olgu .Ne ki,değişimin diyalektiğinden habersiz olanların yanıldıkları asıl nokta,her olay da olguda bir"tekrarın"yaşandıklarını sanmalarıdır.Oysa olup bitenlere "aklın yolu ve deney yöntemiyle"bakabilseler eğer ,bunun böyle olmadığını görebilecekler.Bundan ötürü,değişime direnseler de,doğa yasaları bunun böyle olmadığını,acı biçimde öğretmektedir.diyalektik düşünce karşıtlarına.Diyalektiğin gereğini yapanlar,doğanın çözümsüzmüş gibi görünen sorunlarını aşmada din öğretilerini değil,bilimsel düşünceyi erek edinmişlerdir kendilerine.O bilimsel düşünce ki,insana kendini sorgulamakla kalmaz salt.Akıldışı her tür inanışı,akıl yargıcının önüne çıkartıp yargılatır ona.Evreni bile!
Yaşadığımız günümüz koşullarında neyi nasıl ve ne şekilde yapmamız gerekir hep onu düşünüyorum.
Enver Gökçenin bir şiiriyle yazıyı noktalıyorum...
"Bugün görüş günümüz
Dost kardeş bir arada
Telden tele
Mendil salla el salla
Merhabalar
Biz bir garip yiğit kişiydik
Bütün hürriyetler bizden uzaktı"
Güzel bir yazı okudum...belleklerimde silinmesi mümkün olmayan yaşadıklarımın yaşamışlıklarını bir şerit gibi gözlerimin önünde geçti.
Gecelerim kara tahtaydı
Fecrimde devler güreşti
Yılmayan bir mücadelen sürecinde olmayacak bir savaşımla yaşadım...
Faşizmin dişlerinde ezildim ,ama asla teslim olmadım,eğilmedim...
Onurlu mücadelemizin süreci,zindanlar mekanımız,sürgünler sonsuz yolculuğumuz oldu...
Hala yetiştirdiğim öğrencilerim uzun yılların ardından beni aramaları her şeye bedeldir.O yeter bana...
Kutlarım...
Sevgi ve saygılarımla...