- 478 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
O Yakın Ya Biz?
İnanan insanlar, gördükleri tüm güzelliklerin ve tüm nimetlerin Allah’a ait olduğunu bilirler ve bu nedenle de kalplerinde Rabbimiz’e karşı derin bir saygı ve sevgi duyarlar. Tüm sevgilerini kendilerini yaratan, Kendi ruhundan üfleyen, yarattığı tüm nimetleri hizmetine veren, onları her an gözeten ve koruyan Allah’a yöneltirler. Tüm varlıklar ancak O’nun dilemesiyle hayat bulmuştur ve yine O’nun emriyle bir gün mutlaka yok olacaktır. Kuran’da, “Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (kendisi) baki kalacaktır.” (Rahman Suresi, 27) ayetiyle haber verildiği üzere her şey yok olucudur, kalacak olan yalnızca Allah’tır.
Rabbimiz, "... O, ne güzel mevladır (sahip) ve ne güzel yardımcıdır" (Enfal Suresi, 40) ayetinde de bildirildiği gibi tek güzel dost ve yardımcıdır. Kuran’da Hz. İbrahim’in bir duası şöyledir:
"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O’dur; Bana yediren ve içiren O’dur; Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur; Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O’dur; Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur; Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat." (Şuara Suresi, 78-83)
Ayetten anlaşılacağı üzere tüm evrenin tek hakimi Rabbimiz’dir. Varlığı yarattıklarının bütün ihtiyaçlarına yeten Allah insanlara en yakın olandır. ‘Karib’dir; güzel isimlerinden biri ‘yakın olan’dır.
Kalbinde Allah’a karşı derin bir saygı ve sevgi duyan samimi mümin, aynı zamanda içini titreten bir korku da hisseder. İşte insanın imanının artmasına, üstün bir ahlaka sahip olabilmesine ve daha da önemlisi Allah’a olan yakınlığının artmasına, duyduğu bu içli korku vesile olacaktır.
İnsanın Allah’a yakınlaşmasının önündeki en önemli engel, şeytanın sözcüsü olan ve ömrü boyunca kişiye kötülüğü emreden nefsinin fücurudur. Kuran’da verilen bilgiye göre nefsini örtüp saran yıkıma uğrar, onu arındırıp temizleyen ise Allah’a yakınlaşır:
"Nefse ve ona ’bir düzen içinde biçim verene’, sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 7-10)
Hasta bir hayvanı düşünelim. İnsan onu yedirir beslerse sağlığına kavuşturur, beslemezse öldürür. İnsanın nefsi de örnekteki gibidir. Sürekli insandan yer, insandan çalar. Bundan kurtulmanın tek yolu vardır; Allah’a sığınmak ve O’na yakın olmak.
Allah insana hep nefsi arındırmanın yollarını gösterir. İnsan Allah’ı anarken, nefsini ve tutkularını düşünmez. Kendisini nefse yaklaştıracak her şeyden ve onun tutkularından uzak durduğunda, sevdiği şeylerden verdiğinde, nefsi zaten çıplak kalacak ve donacaktır.
İnsanın nefsiyle mücadelesindeki önemli dayanaklarından biri, Rabbimiz’e duyduğu saygısı ve korkusudur. Bu korku, onu, nefsinin bencil tutkularına esir olmaktan ve Allah Katında beğenilmeyen davranışlar sergilemekten koruyacaktır. Bu nedenle samimi insanın çabası, Allah korkusunu artırmaya yöneliktir.
Rabbimiz’in eşsiz tasarımlarla yarattığı canlı-cansız her şey üzerinde derin düşünen, hepsinin en küçük detayındaki benzersiz sanatı ve görebilen ve Allah’ın kudretini kavrayabilen samimi müminler, duydukları korkuyu ve sevgiyi arttırarak O’na daha da yakınlaşmayı umarlar.
Derin bir imana sahip olmayan kimselerin ise, Allah sevgilerinde de bir zayıflık vardır. Bu kimseler, kendilerine can verenin, gözetip kollayanın, sayısız nimet sunan varlığın Allah olduğunu bilirler. Ancak yaşamları boyunca bu gerçeği göz ardı eder ve Rabbimiz’den uzak yaşarlar.
Bir Kur’an ayetinde, “…yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye ’karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır. (Nisa Suresi, 172) ifadesiyle Allah’ın yakınındaki meleklerin O’na kul olmaktan çekinmedikleri ve emredileni itaatle yerine getirdikleri haber verilir. Samimi inanan insan da imanını ve aklını geliştirir, Allah’a yakın olmak için çaba harcarsa –Allah’ın dilemesiyle- meleklerin üstün özelliklerine sahip olabilir. Vefa, sadakat, sabır, şefkat, merhamet ve güç gibi birçok özelliği kazanarak, melekler gibi itaatli ve Rabbimiz’e teslim olmuş bir kul haline gelebilir.
Dünya hayatında hiçbir şey, Allah’ın rahmetini ve hoşnutluğunu kazanmaktan daha önemli değildir. Unutmayalım; kıyamet saati ve diriliş yaklaşarak gelmektedir:
"Gerçek şu ki, kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir." (Hac Suresi, 7)
Fuat Türker
YORUMLAR
Bize Allahu Teala'yı hatırlatan bu dünyada da ahirette de dirilik bulsun, iyilik bulsun, hayr bulsun..en güzeliyle
Selam ve dua ile.