- 1057 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NEREDE KALDI MUTLULUK FAYTONU?
Mutluluk,avuçlarımızın içindeki kelebektir.Hani çok zor yakalamışızdır.Hani açsan kaçacak,sıksan can verecek…Mutluluk,bulutların dansına eşlik edip,mutluluktan dökmektir yeryüzüne gözyaşlarını…Baharın,menekşe kokulu ayak seslerini duyabilmektir…Bir bebeğin ilk “anne”sini deyivermesidir babaya inat…Sebepsizce ortaya atılan en içten bir kahkada saklıdır o…İlk bisiklet gibi…Beşlerle dolup taşan ilk karnenin getirdiği övgü dolu sözlerin kendince gururu gibi… Bayram günleri ceplerden düşen,renkli şeker paketlerinin hışırtısı gibi…Güneşin yüreğini ısıtabildiğini hissedebilmek gibi … Bir çocuğun masum gözlerinde dönen çikolatadan dünyalar gibi…Umudun kanatlarında süzülmek gibi engin hayal denizlerine… Güneş olup karanlığına doğabilmektir kasvetli ruhların…Bir yetimin okşanan başı mıdır mutluluk,yoksa okşayan el olmak mı?
Ressama sormuş bir gün: “ Mutluluğun resmini çizebilir misin abi? “ Ressam gülmüş: “ Ben çizerim de,sen anlayabilir misin evlat? “
Bana göre mutluluk elimde kalpli bir kahve kupasının sıcaklığıyla okunan bir kitaptır köşemde…Annem için,çamaşırları asıp,yemeğin altını söndürmenin verdiği tatlı yorgunlukla bir şekerleme molası vermektir.Kız kardeşim için mutluluk,yeni alınan pembe,fiyonklu ayakkabıları giyerken her adımına dikkat etmenin heyecanıdır.Babam içinse mutluluk,bizim mutluluğumuzda saklıdır…Anneannem için taze fasulye,dedem için öpülen hayat yorgunu elleridir.Gülay teyzeye göre mutluluğun tanımı,apartmana kokusu yayılan,fırından yeni çıkardığı kek tepsisidir.Kirli şapkasının altından başını kaşıyan genç için,o gün çöpte işe yarayacak bir şeyler bulmanın verdiği gariban bir tebessümle en arabeskinden tutturulan bir şarkıdır…Karşı komşumuz için mutluluk,askerden tek kolu olmadan dönen yavrusunun hala sağ olduğunu gördüğü için şükür duaları göndermektir semaya…Yürüyüşe çıkmış şemsiyeli kadına göre,inceden bir yağmurun öpmesidir toprağın alnından…Hayatın nasırlı sancılarını tek tek çizgilerle yüzüne sığdırmış ahşap bastonlu,ihtiyar amca için ağır adımlarla yaptığı mercimek çorbasının kokusu sokağa yayılan eşine götürdüğü mis kokulu,sıcacık bir ekmekte saklıydı belki mutluluk…
Çok büyük beklentilere gebe değildir mutluluk…Kendi telinde inleyen bir melodidir…Avuçlarıma bir elma düşmesini bekleyerek,gözlerim gökyüzüne baka baka yaşamak değildi mutluluk… Geçmişin hakikatsizliği,geleceğin belirsizliğinde kaybolmak da değildi… Asfalt yolların,seyyar dişli sokaklarında üç beş kuruş için dilenmek hiç değildi… Mutluluk faytonu hiç geçmeyecek bizim duraktan demek de neyin nesiydi? Sahi neydi mutluluk? Herkes için ayrı ama verdiği tat aynı olan bir yemekti bence… Her güzel şey gibi onun da bir bedeli vardı,olmalıydı. Emekti mutluluk…Çabaydı onun bedeli de… Bir başkasını mutlu edebilmekti onun çabası…Bencil dünyanda kibirden duvarlar örmek değildi o…
Benim hayat durağımdan geçmiyor ki Mutluluk Faytonu diyenlere;
Kişi sayısına bölünebilen çikolataların, yalnızca kendisi için yaşayan değil, başkalarının mutluluğuyla da mutlu olabilen, mahzun yüzlere tebessüm olabilen ,birinin gözünden akan yaşın ,diğerinin gönlüne damladığı,ay doğmadığında yüzüne,güneş vurmadığında pencerene;kabahati güneşte ya da ayda arayanların değil,gözlerindeki perdeyi aralayanların ,mutluluğun gizli tarifini bulmuş ver her yemeklerine katan insanların durağında bekliyor Mutluluk Faytonu…Yolcusu çok ama senin yerin ayrılmış… Hadi git otur koltuğuna ve başla Mutluluk Faytonu’ndaki yolculuğuna…
Nurbanu Kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.