- 667 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KONTROL BAĞIMLILARI
Yaşantısını kontrol altında tutanlara, hayret ediyorum. Daha öğrenciyken, hangi meslekte mutlu olacaklarına karar veriyorlar. O mesleği yapmaya başlayıp, başarılı da oluyorlar. Nasıl bir eş seçilirse mutlu olunur, biliyorlar. Etrafı araştırıp, adayları belirleyip, eşlerini seçiyorlar. Görkemli düğünlerle, gösterişli bir şekilde evleniyorlar. Kaç çocuk uygundur mutlu bir evlilik için, güzelce araştırıp ona göre çocuk sahibi oluyorlar. Dostlarını dikkatlice seçip, kuralları belirliyorlar. Haftanın hangi günü dışarı çıkılacak, hangi mekanlara uğranacak, hepsi önceden tespit ediliyor. Yıllık kazanç hedefleri kolayca gerçekleştiriliyor.
Parmakla gösterilip, gıpta ile izleniyorlar. Allah, daha da kusursuz etsin, muhteşem bir yaşama sahipler. Saat gibi planlanarak kurulmuş düzenleri bozulmasın diye de, geceleri uyumayıp nöbet tutuyorlar. Kolay kolay kimseye güvenmeyen, kontrol bağımlısı bu insanlar, mutlu olamasalar da, mükemmel bir şekilde mutluluk rolü oynuyorlar.
Ben ise edebiyata, psikolojiye olan düşkünlüğüme rağmen; meslek seçiminde tamamen farklı bir yöne kaydım. Hangi akla hizmet ederek, ruhuma aykırı bir meslek seçtim ben de bilmiyorum. İlkokul öğretmeni babamın da tavsiyelerini kulak arkası ederek, bildiğimden şaşmadım. Okulu bitirip, heyecanla başladığım görevimde; yanlış seçim yaptığımı anlamam uzun sürmedi.
Fakat bunu kendime itiraf etmek yerine , hayatımın mesleğiymiş gibi davranarak asıldım işime. Mutlu olamadım belki işimi yaparken de, en iyi şekilde yaparak kendi ayaklarım üzerinde durmayı başardım.
Sevgi kapımı çaldığında, kalbim de çarpmışsa eğer, hesap kitap yapmadım. Saymadım, "o mu daha çok aradı, ben mi sevgi kelimesine daha çok uğradım" diye. Mükemmel eş adayı olacak kişiler, eğer yüreğimi kandıramadıysa, red kelebekleri yolladım ellerine. Sevgi yoluna, menfaat kaygısı taşıyan kuşlar uçurmadım. Yük olmadım hiç kimseye, gözleri gözlerime aşkla dokundu diye. Sadece sevdaya pencere açıp, güllerle etrafını sardım.
Dostlarım, masum zamanlar kadar eski. Planlamadan ararız birbirimizi. Çekinmeden , sevgi ile seçeriz cümleleri. Kimin ihtiyacı varsa onun üzerinde toplarız, kardeş elleri. Son zamanlarda, gitmek isteyenleri de yargılamadık tercihlerinden dolayı. Paylaşılan değerli anlara, şiirler yazıp astık, bir köşeye.
Düşünüyorum da hiç planlamadan, özgürce seçmişim yaşam çizgimi. Mesleğimde yükselirken, tırnaklarımı geçirmişim öğrenmeye. Emekle kazanmışım, her kuruşu.
Belki gelecek garantili, bir eş sigortası seçmedim kendime. Fakat, sevda gülleri ile donattım gökyüzünde ki evleri. Belki de fark yaratarak yüzdüm, duygulu küçük bir kuğu gibi.
Yarın, nefes alıp alamayacağımızı kimse bilmiyor. Nefesi garantileyemedikten sonra, banka hesabını, ideal eşi, arkadaşları, nasıl garantileyebiliriz ki?
Sadece sevgi eşlik edebilir, günlük nefes sayımıza. Sevgi varsa eğer içimizde, bir simit bir dost muhabbeti ile de dünyanın en mutlu insanı olabiliriz. Yeter ki hislerimizi yitirmeyelim, masum duygulardır en büyük gelecek garantisi. Duygularını yitirmeyen insanlar, çevrelerini kontrol etmeye gerek görmezler bence.
YORUMLAR
Yaşam'ı önceden planlayıp programlayarak,belirlenen yolda yürüme çabası,banada hiç uygun gelmemiştir.Hesap kitap yapmadan yaşanmalı felsefesini,meşru,etik bir çerçeve içinde uygulamışımdır hep.Sınırsız özgürlüğü merkeze alan bir yaşam biçimini de onaylayıp uygulamayacaktım elbette.Özgürlük kavramının içini;anne babaya isyan,Allah'ı yadsıma,kurana
bedevi kitabı,Hz Muhammede kıl çadırda doğmuş büyümüş çöl adamı demek.......Toplum içinde kendi yaşının üç katı olanların tamda karşılarında ayak ayak üstünde espri yapmak, şiirler yazılarda,sapık teşhirci kalem olarak... doldurmak beyinsizliğinde olmayacktım elbette.Siiznde kastettiğiniz özgür,rahat olmak bu tür bir anlayış değil,biliyorum.Kavramı biraz yazının sınırına çıkardım ben,bilerek.
Sevgi kapımı çaldığında, kalbim de çarpmışsa eğer, hesap kitap yapmadım. Saymadım, "o mu daha çok aradı, ben mi sevgi kelimesine daha çok uğradım" diye...Bu bölüm bile sadece,yazarın
alçakgönüllülüğü,altın kalbinin ışıltılarını sayfaya yansıtmak için tek başına yetmekte.Okur olarak
bu bölüme "sadece sevgili olarak değil,arkadaş dost olanlar için bile ilk adımı o atsın,yada üç-beş adım atsında sonra ben yürüyeyim hesabını hiç yapmadım"ı ekliyorum.
Tadında,abartısız,etik,kalb güzelliği ile bezeli,hatta erdemli bir özgürlük anlayışını söyleyen yazıyı beğenerek okudum.
Gönülden kutluyor,esenlik,mutluluklar diliyorum.(okumadan tıkayıp yolluyorum.yazım hatası düşük cümle, ve daha başka yanlışlar varsa özür..sürç i lisan olduysada affola),
hayal deniziii
Beynim ve hayallerim alabildiğine özgürdü ki halen öyle. Fakat yaşama geçirirken her açıdan düşünüp, başka insanların kişilik haklarına zarar vermemesine çok özen dösteririm eskisi gibi. Özgürlükten bahsedeceksek eğer, önce başkalarının özgürlüklerine sahip çıkmayı da unutmamalıyız. Tüm davranışlarımız, ayna olup yansımaz mı zaten.
Kişiliğim ile ilgili yaptığınız analiz biraz utandırsa da beni, gözlerimde ki ışıltıyı farkettim. Işıltı ve yenilik eksik olmasın kaleminizden.
Saygılarımla.
efendim allah hayırlısı neyse onu versin diyelim beterin beteri var haline şükret şarkısında olduğu gibi kısmette varsa olur yoksa ne yaparsanız yapın olmaz olursada osanal olur ancak kutlarım sizi bu üzel yazınızı saygılarımla selamlar
hayal deniziii
Bugün ilginç bir konu seçmişsiniz.Kontrollü bir yaşam mı, yoksa özgür bir yaşam mı?
Okul ve iş seçimi konusunda ben yakın çevremde pek görmedim; ama evlilik seçimlerinin çok kontrollü yapıldığına çok kez şahit oldum. Okul seçimi ülkemizde öylesi kolay olmuyor şu sıralar. 70 ve 80'li yıllarda daha bir kolaydı sanki. Çünkü sırada bekleyen öğrenci sayısı çok azdı. Oysa şimdilerde öğrenciler fakülte olsun da ne olursa olsun diyorlar.
Yazık ki meslek de öyle şu an. Bir Su Ürünleri mezunu öğretmenliğe kapağı atarken, Eğitim mezunu da bir hastahanede memur olabiliyor. İşte bu zaten kaosun başlangıcı oluyor. Diplomalar işe yaramıyor, diploma sahipleri çaresiz kalıyor.
Kendime bakıyorum. Bitirdiğim iki okuldan biri ile ilgili daha kalem bile oynatmadım. Hatta yazı bile yazmadım. örnekler arttırılabilir...
Eş seçiminde ise hayretlerdeyim hep. Mantık evliliği denen bir evlilikle sevgi yerine gelecek garantisi düşünülmekte. Acaba diyorum, sosyal yönden çaresizlikler ve içimden gelmeden de yazmış olsam, hiç bu tabiri kullanmak istemesem de, ilerde aldatmaların bir sebebi de bu mu oluyor? Belki zaman içinde sevgi oluşuyordur, evlilikler kurtuluyordur..
Yazınız çok şey düşündürdü böyle...
Tebrik ediyorum..
Saygılar....
hayal deniziii
Anlayamadığım ve anlayamayacağım için belki de kağıda dökme ihtiyacı duydum, bilmiyorum.
Dost seçimleri de genelde çok planlı ve çok amaçlı oluyor. Beklentiler karşılanmadığında da aniden bitiriyorlar. Birer robot gibi kurulmuşlar adeta maddi kaygılara.
Eş seçiminde ise son yıllarda çok daha farklı beklentiler seziyorum. Eskiden de mantıkla yaklaşılırmış ama daha çok "aile" kavramı üzerinde durulurmuş.
Şimdi de mantıkla yaklaşılıyor belki ama görünürde" aşkım" kelimeleriyle başlayan şarkıların sonu, evliliğin gerçekleşmesiyle beraber " sen de kimsin, ben olmasam sen bir hiçsin" lerle bitiyor.
Aşk kelimesinin içini boşalttılar iyice ve gözümüzün içine baka baka yalan söylemeye devam ediyorlar.
Mutsuzlar hem de ölümüne, dünyamızın yaşanır kısımlarını hızla kaplıyorlar. Zaman içinde sevginin oluşması için, masum yürekler gerekir. Yürekler hızla kirleniyor sanki, bana öyle geliyor.
İnşallah, yanılıyorumdur. Saygılarımla.