Çaya Dair Kırk Yazı(12)/ Çayı Aşkla Harmanlamak
Buğulu besteler çalınırken kır kahvelerinde her sabah, güneş ayrı bir şevk ve heyecanla doğar çayın üstüne… Çayın billur bakışlarına güneşin sarışın huzmeleri karışır. Hazan mevsiminde gül bahçesinin gül nihali düşer hatıra. “Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım./ Bakışından süzülen işvene kurban olayım.”şarkısını hafif hafif terennüm edersiniz.
Buğusu üstünde çay bardağını dudaklarınıza götürürken, gözünüze bir peri suret görünür; burulan damağınızla yüreğiniz de burkulur. Yürek sızınızı çayınıza şeker diye karıştırırsınız. Güz günleri düşen yapraklarda sarının tonlarına bürünür. Güzü semaver ve demlik teselli eder; ama sizi ancak o peri suretin içten bir tebessümü kurtarabilir hüznün kollarından. Çayın rayihasına gamzesinin ışıltısı karışacak bir gül misali arar gözleriniz.
Yazının başlığına bakıp aşkla çayın ne alakası var demiş olanlardansanız. Bu paragrafta o başlığa nasıl ulaştığımızı dile getirmek gerekli değil kaçınılmaz oldu. Bildiğiniz üzere çay demlikte dem alırken semaver ateşle yanar tutuşur. Çaya yüz görümlüğü olarak. Âşıkın bağrı da tıpkı semaver gibi ateşle hemdemdir. Çayın demlikte demlenmesi gibi aşk da sinede demlenir. Aşk demi çay demine karışır.
Hazzın hüzünle buluştuğu eylül günlerinde, çayla aşkı harmanlamak da bir ince sanattır. Eylülün rengi hazan deminde demlenen çayın ahengiyle yarışır ve çoğunlukla eylül galip gelir. Çayın katresi ilaç olur âşığın yarasına. Çay ile aşkı harmanlayanlar, çaylarını yudumlarken çayın billur renginde sevgilinin gamzesini görürler. İçlerine düşen ateşi çayın katresi ile söndürmeye çalışırlar:
Demliğin yüreğinden bir efsane dökülür.
Billurdan şarkıların güftesi hep gül misal.
Hazan mevsimlerinde yüreğimiz sökülür.
Uçuşan yapraklarla çekip gidiyor visal. dizeleri ile çaylarından bir yudum daha alırlar…
Ankara,08.09.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.