- 1914 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eylülde Gül ve Güneş
İşte dünyanın en güzel manzarası dediğim, yarının ulu çınarları olacak körpe fidanlarla dolu okul bahçesi elvan elvan gülleriyle giriyor yeni öğretim yılına.
Yeni tohumlar atma yeni bahçivanlar tutma...Önceki fidanları yeni sezona hazırlama...
Bir dönemler sık sık öğretmen değişiklliklerinin öğrenci gelişimindeki olumsuzluğunu durmadan yinelerde karşı çıkardık olguya. Şimdilerde sıksık sistem değişiklikleri de eklendi buna. İşte bu ve olumsuzluklarını vurgulamayı planladığım bu yılın eğitim-öğretim yılı başı yazımı burada bir sonraya öteleyip ufkumuzu aydınlatacak ilim güneşinin doğuşuyla ışıyan, içimi bir hoş eden güzelliği paylaşalım istiyorum.
Bakıyorsunuz caddeler, parklar sanki hergünkü görüntüsünden uzaklaşmış. Taşıt araçlarında yolcular, lokantada, mağazada müşteriler değişmiş. Hatta yan taraftaki boş binaya, karşınızdaki daireye yeni komşular taşınmış. Dili, şivesi, sesi değişmiş kentin, köyün.
Renklendikçe, dolup taştıkça caddeler sokaklar, uyanacak uykusundan durgunluk, ivme kazanacak ekonomi.
İrfan bağının körpeciklerinin cıvıltılarıyla bereket yağacak ayların kuraklığına.
İnsanlar daha hoşgörülü, herkes daha sevgi dolu ve saygılı olacak. Bir anlamda en başta toplum nasibini alacak eğitimden.
Adeta panayır yerine dönecek!.. Sahi, şu ilköğretim haftası nasıl olacak? Yörelerimize bu denli olumlu katkısı olan ibr gelişmenin toplumsal katılımla festival havasında bir eyleme dönüştürülmesi sanırım anlamını aşan bir abartı olmaz. Yani yöresel ve ulusal yürütme bazında düşünülebilir böyle bir planlama.
İşin özü piyasada canlılık, sosyal yaşama ivme kazandırmak değil mi?
Buyurun:
Çay bahçeleri, parklar, cafeler yanında şimdi hizmetten yorgun yüzlerin mutluluğu yansıyacak alın terine.
Kontür kalmadı,
Özürdilerim henüz gelmedi,
Haftaya efendim,
Sıkma canını hallederiz öğretmenim,
Arz-talep edebiyatından tümceler şarkı gibi dolaşacak dillerde.
Tüm veliler daha şimdiden koşacak mağazalara, tezgâhlara, kırtasiyelere: Belki ilk çocuğunu okula kaydettirmenin bayramını kutlayacak aile boyu günlerce.
Öğrertmen yeni dostlar, arkadaşlarla yeni kültürler ekleyecek mesleki donanımını zenginleştirme adına dağarcığına. Varsa derenin kıyısına inip akan suyla, yoksa her yerde olan gurbetten sılaya, sıladan gurbete akan bulutlarla sevgi ve özlemini yollayacak hasretini emanet ettiklerine.
Belki içi kaynayacak, belki hüzne boğulacak ilk ayrılışın duygusallığıyla. Köy bakkalı bir kola ile açacak sezonu. Şehirde olanlar müşterisi olacak, bir çoğu yeni tanıştığı esnafın...
Tüm koşuşturma, telaş, sevinç özünde bir lokma ekmek içindir. Bugünler ve yarınlar içindir.
Ve her insanın, kendisi ve çocuğuyla ilgili hayalleri vardır...
Hepsinden önemlisi ulusal ve evrensel tüm sürecin dolgusunu oluşturacak gerçek bir amaç olacaktır hedeflenen: EĞİTİM.
Ve eğitim-öğretimin temel taşı :ÖĞRETMEN
O dünyanın en çilekeş huzurlusudur: Vicdanını duvar saati edip başkıltığına asıpta dağbaşlarının yalnız adamı, eli öpülesi emekçisidir öğretmen.
*’Bir harf’ değil bir yaşam, bir ömür öğretendir öğretmen.
**Yeni öğretim yılı, başarı, sağlık huzurlar getirsin tüm öğretmen ve öğrencilerimize.
***Ufkundan kara bulutların ıralanıp güneşle aydınlanan günlerle yürüyelim barış, hoşgörü, sevgi, saygı dolu daha güzel geleceklere... **05.09.2012 Hikmet AKSU (Gazetelere)
Güne dair:
Ben Köy Öğretmeniyim
ilk günlerim gelir hep gözlerimin önüne,
dağınık saçlarıyla kızlar, esmer tenli oğulcuklar.
içi genç kızların göz nuruyla bezeli,
dıştan harabe görünümlü binacıklar.
köye ilk vardığımda peşime takılan,
düşen kalkan ve neşeyle haykıran.
kendince eğlenecek, coşacak bir bakımdan,
meslek ömrümü çalacak, o sevimli çocuklar.
bezdendi onların okul çantası,
kuru ekmekti, soğandı, günlerce nafakası.
ipliği tükenmiş makara, ezilmiş ilaç kutusu,
söğüt dallarından yapılmış eşekti oyuncaklar.
Silip yazmaktan yıpranmış defter,
lastik parçalarından silgi, avuç içinde belirsiz kalem.
zille birlikte koridor boyu neşeyle
koştukça saçlarında şıklayan boncuklar.
soba tutuşturmaya her gün bir geven
titreyen ellerinde, avuç dolusu diken.
teneke kapağı, yırtık boruları tüttükçe sobanın
kapısız sınıfta açılan camsız pencerecikler.
Bir kır gezisi anımsarım, baharda
o ne güzellikti tadı kaldı damağımda.
çelik çomak oynayıp, doymadıkta
bezden topa, meşine koşarca yavrucaklar.
ne güzel buketler yaparlardı kır çiçeklerinden,
ne güzel taç örerlerdi söğüt dallarından.
bozkır çayır, çimendi, çocuksu dünyalarında,
dümdüzdü gözlerinde taşlı, dikenli yamaçlar.
orada bir başkaydı öğretmenlik, bir başka tutku,
eminim oralarda, onlardadır geleceğin umudu.
belki değillerdi kültür fidanları bozkırda
bilirim, onlarla aydınlanacaktır köhne ocaklar.
soframda, sırtımda onundu emek,
market, mağaza onundur, onundur fırınlar dolusu ekmek.
nesini doyunca tadar, bilir misiniz?
icat edilmedi daha, o minyatür ölçekler.
ben köy öğretmeniyim, yeşerdiğim toprağa akarım
ben köy öğretmeniyim, ellerim nasırlı, ter kokarım.
benim yolum patika, asfalt değil dostlarım
benim otom kağnılar, beygirler, kızakçıklar.
**Kalp Sızıntısı- adlı eserimden.
YORUMLAR
Görevde olduğum sürece ve hala sözümün, öngörümün arkasındayım. Yetişmekte olanları yetiştirecek olan yetişkinler doruyu verebilmeleri , doğru örnek olmaları için öncelikle eğitilmelidir. Yetişkini eğitimsiz, yanlışlar içinde olan toplumlardan olumlu davranışlar kazanmış ürün beklemek yılları zayi etmektir. O küçük adamlar her hareketimizi, her sözümüzü ve olaylar karşısındaki duruşumuzu tek parçasını kaçırmadan alıyor belleğine ve oradan atıyor davranış ve kişilik deposuna. Yani yarın onlar biz olacaklar ve inanın eğitime okul yetmiyor. Asıl eğitim aile ile başlıyor çevreyle genişliyor, okulda ufalıyor: dayatma gibi algılandığı için sıkıcılaşıyor.Bu nedenle diyorum: O sizi izliyordu, eğer kötü örnek oldu iseniz yavrunuza hadi geçmiş ola...
Görevde olduğum sürece ve hala sözümün, öngörümün arkasındayım. Yetişmekte olanları yetiştirecek olan yetişkinler doruyu verebilmelri , doğru örnek olmaları için öncelikle eğitilmelidir. Yetişkini eğitimsiz, yanlışlar içinde olan toplumlardan olumlu davranışlar kazanmış ürün beklemek yılları zayi etmektir. O küçük adamlar her hareketimizi, her sözümüzü ve olaylar karşısındaki duruşumuzu tek parçasını kaçırmadan alıyor belleğine ve oradan atıyor davranış ve kişilik deposuna. Yani yarın onlar biz olacak ve inanın Eğitime okul yetmiyor .Asıl eğitim aile ile başlıyor çevbreyle genişliyor, okulda ufalıyor: dayatma gibi algılandığı için sıkıcılaşıyor.Bu nedenle diyorum: O sizi izliyordu, eğer kötü örnek oldu iseniz yavrunuza hadi geçmiş ola...