Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Turgay COŞKUN
Turgay COŞKUN

İŞTE GELDİM GİDİYORUM 2

Yorum

İŞTE GELDİM GİDİYORUM 2

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1518

Okunma

İŞTE GELDİM GİDİYORUM 2

İŞTE GELDİM GİDİYORUM 2

İŞTE GELDİM GİDİYORUM

Bölüm 2


Az daha büyüdü çocuk. Anılarda kalsa da, çok derin izlerle sarsılmıştı o cinayetten.
Düşünerek gezmeye çıktı sokağa. Dalgındı. Yolu, evlerinin yakınındaki kayalık alana gitti kendiliğinden. Eski, tarihi bir kilise kurulmuştu o kayalıkların tepesine. Şimdilerdeyse okul olarak kullanılıyordu. Tırmandı kayalıklara ve mermerimsi parlaklıkta, düz, pürüzsüz kocaman bir taşa oturdu.

Beyninde hala o tabancadan çıkan boğuk ölüm sesleri geziniyor, ölüm halindeki insanın hırıltılı feryadıyla, karısı ve çocuklarının canhıraş feryatlarını ayırt etmeye çabalıyordu kafasında. İki eli şakaklarında, dirsekleri dizlerinde; öylesine boş gözlerle bakıyordu şehre. Sorguluyordu o davranışı. Nedenler, niçinler hayal sahnesindeki yerlerini alıp, sonra geçip gidiyorlardı.

Şehrin ortasındaki akarsuya ilişti gözleri uzaktan. Sakin akan suyun etrafındaki, uzun kavak ağaçlarına baktı. Kıyıdaki çakıllar oradan seçilemiyordu; ama çakılların bitimindeki doğal çimlerin görüntüsü mest ediyordu. Su, ağaç ve çimen… Binlerce güzellikten sadece üç tanesi… “Sadece şu üç adet güzellik hatırı için bile olsa insan insanı öldürmemeli” diye geçirdi beyninden.

Bunları düşünürken, saliselerle ifade edilecek kısacık sürede, bir ok yılanının hızla kendisine geldiğini gördü ve kaskatı kesilip gözlerini kapattı. Yine birkaç salise içinde gözlerini açtığında, gördüğü ile daha bir şoktaydı. Yılan hızla gelmiş, ayağındaki naylon sandaletin yüksek ökçesi ile tabanı arasındaki boşluktan yıldırım gibi girip diğer yandan çıkıyordu. Gözlerini açtığında yılanın kuyruğu henüz diğer taraftaydı.

Yılan akıp gitti… Ancak çocuktaki ölümü sorgulama kolay kolay akıp gidecek gibi değildi. Hatta üzerine bir de bu yılan eklenmişti. “Yılan bile insanı sebepsiz öldürmüyor” diye geçirdi içinden. Öyle de; o halde insan insanı neden öldürüyordu? Hem öğretmeni de anlatmıştı bir derste. Dünyada kendi türünü sadece insanlar öldürüyor demişti ve örnek vermişti; “Yılan yılanı, aslan aslanı öldürmez; onlar yaşamak için başka türleri öldürürler”.

Bu düşüncesini destekleyen bir anısı daha geldi gözlerine. Küçücüktü. Dört ya da beş yaşlarında… İkinci katta ve tek odalı bir evde otururlardı. Daha doğrusu gece buraya gelirler, gündüz ise dede ve ninesinin olduğu evde kalırlardı. İkinci kattaki odada yalnızdı. Gömme dolaptaki çekmeceyi açtı ve bir yılanla karşılaştı. Annesi anlatmıştı önceden yılanın ne olduğunu. Yılan ona, o yılana bakıyordu. Kapattı çekmeceyi ve koşarak aşağı inip haber verdi dedesine.

O olayda da yılan, kendisine karışmayana hücum etmemişti. O halde yılan bile öldürmenin ne kötü birşey olduğunu biliyordu.

O halde bunu neden insanlar bilmiyordu?

Yeni çıkmakta olan sakallarını eliyle karıştırmaya çabaladı. Tek tüktü; ama öylesi çok gibi görünüyordu ki ona bu tüyler… Siyah siyahtı ve erkek hissettiriyordu onu kendi dünyasında.

Yutkundu; “İnşallah benim ailemden hiç kimse ölmez.” dedi. Ailesini düşündü. Hepsi öyle değerliydi ki ona. 18 yıllık esaretini masallaştırarak anlatan dedesi; yemekleriyle ve sevgisiyle onu mest eden ninesi; çocukluğunda onu yaylalara, bağlara götüren, kuşları, böcekleri, sürüngenleri, hayvanları tanımasına vesile olan anneannesi; otoritesiyle bile sevgi dolu babası; ona temiz yaşamayı öğreten annesi; kardeşleri… Hangisi ölse dayanabilirdi ki?

İndi kayalıklardan. Ne de olsa korkmuştu yılandan ve doğruca eve gitti. Anlattı olayı ailesine; ama telaşa vermeden kimseleri…

Dedesinin yanı başına gitti ve gülerek ondan esaret anılarını anlatmasını istedi.

-Hadi biricik kahraman dedem benim. Hicazda başka neler oldu? Ne olur anlat bana.

-Oğlum başka zaman anlatayım. Şekerim yüksek; o heyecana gelemem.

Sakallarından öptü dedesinin. Çok güzel sakalları vardı. Yakışırdı da.

-Ama dedeee… Şekerin yükselirse, söz veriyorum seni sırtımda götüreceğim doktora.

Gülümsedi dedesi..

-Ya ölürsem?

“Ölürsem!”… Ölmek yani… Yine ölüm! Hem de dedesi… İrkildi. Yüzü sarardı.

-Dede sen ölme, e mi?

Yine gülümsedi dedesi…

-Yaşayan herkes ölecek evladım.

Baktı dedesine şöyle… Yok yok! Yakışmazdı ölüm dedesine.

O an babası girdi eve. Elinde sarı bir zarf vardı. Zarf açılmıştı. Baktı babasının yüzüne; mutlulukla üzüntünün karışık halini gördü.

Korksun mu, sevinsin mi? Şaşırdı…



(İkinci bölümün sonu)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İşte geldim gidiyorum 2 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İşte geldim gidiyorum 2 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 2 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nezahat Yıldız Kaya
Nezahat Yıldız Kaya, @nezahat-yildiz-kaya
13.9.2012 19:28:46
Zarfi acarken bende oraya dogru gidiyorum ...
Gülayşe DELEN
Gülayşe DELEN, @gulaysedelen
9.9.2012 21:24:26
bu bölüm başlangıca göre biraz daha akıcı konuyu geniş kapsamlı ele alması sorgulatıyor düşündürüyor ölümü ...saygılar güzel gidiyor..
Zümra Zen
Zümra Zen, @zumrazen
9.9.2012 13:39:21
Bu kelimeye takıldım kaldım.

"Ya ölürsem?"


Ve bu çocukta ki sorgulamalarda kendimi buluyorum ve devamını bekliyorum Turgay hocam..

Yazılarınızda söylemek isteyip söyleyemediklerimi buluyorum, kaleminiz daim olsun..

Sev_tap
Sev_tap, @sev-tap
9.9.2012 00:24:03
Bu bölümü daha çok sevdim ilkinden...neden mi? çünkü ilki daha masalımsı bir anlatımdı, oysa bu kez hikayemsi bir anlatım hakim yazdıklarınıza...belki hayatım boyunca hep gerçeklerle yaşamayı sevdiğimdendir ne bileyim...ama bu bölümde de yılanlı bölümleri sevmedim:( aklım çıktı okurken ve asla o minik çocuğun yerinde olmak istemezdim...siz her ne kadar dokunmayana zarar vermez deseniz de, isminden bile ürküyorum işte:(

sözün kısası heyecan dorukta, sarı zarfın içinden ne çıkacak merakla bekliyorum...emeğinize sağlık, yine çok güzeldi...saygı ve selamlarımla...
Yakamozmavisi
Yakamozmavisi, @yakamozmavisi
8.9.2012 21:54:01
Su, ağaç ve çimen… Binlerce güzellikten sadece üç tanesi… “Sadece şu üç adet güzellik hatırı için bile olsa insan insanı öldürmemeli” diye geçirdi beyninden.

Her insan doğruyu bilir değil mi? Ama bu kadar güzel bir üslupla yazarın anlatım gücü birleşince hiç zorlamadan, yormadan öyle güzel bir sorgulama içine giriyor ki insan, her okuyan sanırım bu noktada durup düşünmek zorunda kalıyor.

İnsan... Önce hayvanları yok etti. Neslini tüketti. Sonra doğayı... Ormanlar tükenince, suyu kirlendi. Şimdi de toprağı paylaşamaz halde. En son o kaldı zaten... O da tükeniyor yavaş yavaş.

Gecikmiş bir okumaydı ama geniş zamanlara yaymak içindi.

Ve yazılarınızın en güzel özelliği. Hadi merak edin bakalım ne olacak şimdi?

Bekliyorum devamı.

Saygılarımla.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
8.9.2012 01:54:27
Güzel bir seri Turgay Bey, sevindiğim şey de sizin hızla ve çok başarılı bir şekilde kurguya geçmeiz. Tebrik ediyorum. Selamlar
küsss
küsss, @kusss
7.9.2012 23:52:27
ama bu acımasızlık!:)

çok fena yerde kesmişsiniz..mutluluk ve üzüntü nolabilir?

beklemekteyim:))
ŞİİRİN SİHİRİ
ŞİİRİN SİHİRİ, @siirinsihiri
7.9.2012 23:18:32
10 puan verdi
İNSANLAR SEVDİKLERİNİ HER ZAMAN ÖLÜMSÜZ KILAR *
Etkili Yorum
ha
hayal deniziii, @hayaldeniziii
7.9.2012 23:09:46
İki bölümü de okudum ve daha sürecek gibi gözüküyor. Dünyaya gelmek için güneşin ışımasını beklemek, belki tesadüf fakat aydınlığa doğmayı da çağrıştırdığı için güzel bir başlangıç olmuş.
Dünyanın içinde uzun kalmayacaksın demişler, dünya misafirine. Belki de dünyaya fazla kapılıp, hırslanan zalimlerden olma mesajı vermişlerdir kimbilir.
Ailesi seviyor, çocuğu da çocuk anlam veremiyor neden onları çok sevdiğini. Bu ayrıntı da güzel çünkü, içinde mantıklı sorgulamaları içeriyor.
Küçücük bir çocuk silahla tanışıyor sokakta, yine bir çocuğun babası ölürken. Günümüzde, sanal alem sayesinde çocuklar artık evlerinde oyun oynarken tanışıyorlar. Belki de bu yüzden çok agresif ve acımasızlar.
Gençliğin en masum ve idealist döneminde bir manzara karşısında ölümü düşünüyor, delikanlı.

Şehrin ortasındaki akarsuya ilişti gözleri uzaktan. Sakin akan suyun etrafındaki, uzun kavak ağaçlarına baktı. Kıyıdaki çakıllar oradan seçilemiyordu; ama çakılların bitimindeki doğal çimlerin görüntüsü mest ediyordu. Su, ağaç ve çimen… Binlerce güzellikten sadece üç tanesi… “Sadece şu üç adet güzellik hatırı için bile olsa insan insanı öldürmemeli” diye geçirdi beyninden.

Yazının başından itibaren çok akıcı ve yalın bir dil kullanılmış ki, yazı su gibi akıp gidiyor gözlere. Bu üç güzelliğin o yaşlarda farkedilmesi zaten çok güzel bir durum. "Binlerce güzellikten şu üçü için bile insan öldürmemeli" diyebilen bir delikanlının nasıl hassas bir adam olacağını anlamak zor değil tabi.

Yılanlardan korkarız, çünkü biz insanlar bilmediğimiz tanımadığımız şeylerden korkarız. Fakat her canlının kendi içinde sistematik bir düzeni var ve o düzene içgüdüsel bir biçimde uyuyorlar. İnsanlar, diğer canlılardan daha zeki olduğu için beklentileri de hiç bitmez. Yılan, dokunmadan geçerken, insan çıkarına ters düştüğünde yılandan daha fazla can yakabilir.

Bir dünya misafirinin hikayesini anlatan bu yazılar, bölümler halinde yazılmaya başlanmış. Bence çok iyi başlamış ve bütünlük çok iyi sağlanmış. Kitap lezzetinde başlamış ve ustaca anlatılmış. Okuyucu şaşırmayı sever, en azından ben çok severim. Eminim ilerleyen bölümlerde olacaktır.
Saygılarımla.

Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
7.9.2012 22:40:37
10 puan verdi


Ölüm hep erken geldi
ve yakismadi hicbir simaya:(

ölüm
nefesin son hedefi...
Kalemistik
Kalemistik, @kalemistik
7.9.2012 20:20:35
7 puan verdi
Naif anlatıma devam etmişsiniz. Tat almamak mümkün değil. Dost acı söyler diyelim, sizden biraz da afili sözler bekliyorum. Bu naifliği tamamlayacaktır diye düşünüyorum. Tabi bu benim düşüncem.

Bu küçük çocuk, insanlara birkaç insanlık dersi verecek gibi.

Adam bence susmalı, yazmalı.

Tebrik ve saygılar...
Nil Gün
Nil Gün, @coldeki-kelebek
7.9.2012 18:54:58
10 puan verdi
Bir çırpıda iki bölümü de okudum..
Sürükleyici bir diliniz ve temiz bir türkçeniz var

devamını çok merak ettim
o zarfta ne var?


Tebrik ederim sevgili yazarım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL