- 683 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkın Yasası
Bazılarımız henüz yeni döndük eski yerlerimize taze yaralarımızla, bazılarımızın ise üzerinden onca zaman geçmiş olsa da yağmurdan sonra buharlaşmış camdan izleyerek gökyüzünü eskilerden izler saplanıyor odamızın sol köşesine.
Yıllar geçer, onlarca şey değişir, takvim yaprakları mutfak raflarında yapılacak yemekler için püf noktaları vermek üzere yırtıladursun, her şey doğanın dengesini sağlayacağı şekilde ilerlesin, bebekler büyüsün...
Bazılarımız yeni dönmüşüzdür sonu belirsiz bir yolculuktan onlarca bedeli göz önüne alarak, bazılarımız eski dönüşleri tazelerken, onca bedeli ödemiş olmanın acısıyla birlikte.
Göğsümüzdeki sızı geçmişi deşmenin sancısı olsa da yüzümüzden yayılan o buruk tebessüm yine o geçmişin hazin öyküsü sayesinde.
Bir yaşlının gözlerine bakın, içinde onlarca acı, aşk, ayrılık, bedel, dönüş, bekleyiş, umut vardır. Gülerken de ağlarken de her birini görmek mümkün yüzündeki belirgin çizgilerde. Elini tutun, eski bir ayrılığın titreyişi yayılır bedeninize, sizin tüyleriniz ürperir, beklemekten söz ettiğiniz anda, yıllardır yatağının başucunda duran ceviz ağacından yapılma eski bir sandığın içinden işlenmiş mendiller, yastık kılıfları ki her iki tarafına yazılmış isimler tutuşturur elinize. Eski zamanların naftalin kokusuyla buğulu bir hikâye örüntüsü belirir kafanızda, yazar, çizersiniz.
Ama asla bilemezsiniz o aşkın kaç yılı alıp götürdüğünü, hangi bedellerini ödettiğini.
Her aşk birbirinden farklı olsa da ortak bir acıyı pay ederiz birbirimizle. O yaşlı ile tek ortak noktamız aşk gibi görünse de bir zamanlar yaşadığımız bir birlikteliğin şimdi sol göğsümüzde ikamet eden sızıdır aslında.
“Herkes öldürür sevdiğini” der Oscar Wilde. Bir gün diriltebilmek için yapar bunu belki de. Bugün daha yaşanır kılmak için sebepsiz ya da anlamsız bir sebep yüzünden silgiler çekilir isimler üzerine, bir kılıç gibi keskinleşir ayrılık sözcükleri, acımasızlaşır ve yatalak bir anıya dönüşür aşk.
Ya sandık içinde saklanır ömür boyu, ya defterdeki yapraklarla birlikte sararır. Ama asla solmaz, kurur ve sayfalar aralandıkça çıtırtısı duyulur açar bakarsın ki;
“Bir zamanlar verilmiş sözlerin resmi belgeleri kalmış arasında.”
Hüzünle dokunur, acıyla çekersin elini. Kurumuş gülün gövdesindeki dikenler hala aynı acıyı taşıyordur üzerinde ve kırgındır, tabiatından ayırdığın için onu. Ve kırgınsındır onu senden ayıran saçma ve anlamsız sebeplere…
Bazılarımız henüz içimizdeki koca sevdayı paylaşacak insanı bulamazken, bazılarımızın ise işi başından Aşk’ın. Dünün hesaplarıyla uğraşırken bugün keşfetmeyi umduğumuz aşkla aramıza mesafeler giriyor. Bugün anlamsız kavgalar yüzünden gülleri kurutuyor, kalp kırıyoruz, kırılıyoruz.
Elinde avucunda bir şey kalmadan devam ediyoruz herhangi bir durakta inmek ya da herhangi bir tesiste mola vermek ümidiyle…
Bazılarımız avunadursun ufak bir hediye avuçlarında gelecek umarak,
Bazılarımız ağlayadursun elleriyle yüzünü avuçlayıp.
Aşk güçlü ve cesareti olanların işi,
Zayıf ve güçsüzler için ayrılık şiirleri, eskimiş günlükler…
Gururu her şeyden önce gelenler için sararmış sayfalar, yitik anılar ve giden sevgililer.
Aşk, ona sahip olamayanları affetmez, yasası da hep aynıdır;
Madde 1:
’A’cı çekmemek için sevgi yetmez. Çaba ve emek gerek.
Madde 2:
’Ş’arkılar hep aynı şeyi söylemez, nasıl dinlersen öyle duyarsın.
Madde 3:
’K’ırarsan kırılırsın, kırma ki gönlüne taht kuranın gönlünde bir ömür kalabilesin.
Aşk cesaret işidir, korkakları affetmez. Ve hiçbir şehir tam anlamıyla göstermez zenginliklerini. Sevgili de öyledir, onu anlamak ona dair her şeyi bilmekle değil, onu yıllarca aramakla mümkün. Onun için;
Aşk yolda olmaktır, dönüşler yorgunluk ve bezginlikten ibarettir, devam etmekse sabrın kuvvetinden.
Kimimiz yılgınlığımızın acısını,
Kimimizse korkaklığın bedelini ödüyoruz.
Birbirimizi severken, yaşamak varken,
Acıyı hayatta hükümdar yapmak neden?
Hayatı anılardan ibaret kılmak niçin?
Yakası açılmadık yeni şiirler yazmak sevgiliye, masum hayaller kurmak ellerinden tutup, şarkılar söylemek; üstelik kendi şarkımızı…
Kendi kalemimizle yazmak hikâyemizi.
Bugün meydan okumak her ayrılığa, bugün yalnızca aşk’ la, sevgiyle yürümek sonunu bulmaya çalışmadan, her durakta inip her türden havayı solumak birlikte. Her molada bakışmak, her uykuda dokunmak aşkın ibadet güzelliğiyle…
Bugün seni yaşamak var; Aşk
Üstelik kendi şarkımızda…
"Aşklarını kendi şarkılarında yaşamak isteyenler için..."
02.09.2012- Nuray Kaçan