- 1102 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Kardan Adam
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Biliyorum siz de benim kadar özlediniz kışın karını, bembeyaz zamanları, beyazlığın gözlerimizi almasını ve o bembeyaz saflıkla birlikte çocuklaşmayı…
Ben de özlediğim için bu yazıyı yazıyorum, sadece kardan adamlara…
Yüreğimiz buz tutmasın, kardan ve buzdan yüreklere inat”
Hayallerime inanmak kardan adama inanmak gibiydi, karın varlığı kadar sürüyordu hayallerimin gerçekleşmesi ve ben ancak kardan adama sığındığım kadar sığınabilirdim sana.
Soğukluğu bir kenara bırakalım, eriyordun bir de. Sıcaklara inat dik duramıyordun benim gibi, her sıcakta biraz daha küçülüyordun ve ben de seninle yok oluyordum, erirken. Tek mevsimdin sen, hayalimle büyütürken seni, sen sıcaklığınla küçülmüştün. Tek mevsime sığan, tek başına gelip geçici hevesler yaşardın, aşkların da tek mevsimlikti. Bir sever, erir giderdin, sonrası olmazdı, olamazdı.
Önce ölürdün,
Yasını yaşardın soğuk bıraktığın yüreğimde,
Sonra ölürdün, düşerdin yüreğimden.
Kardan adam kadar soğuk yüreğine, sımsıcak aşık olmuştum işte. Sımsıcak seviyordum, soğukluğuna aldırmadan. Buzlarına inat, ateşten seviyordum. Düşlerimle süslediğim, yüreğimden bir parça koparıp da can verdiğim buzdan varlığına, aslında kendi düşüncelerime aşık olmuştum ben, beynimde şekillendirdiğim, kendi yarattığım bir şeydin. Sen aslında yoktun, ağzını, burnunu bile kendi ellerime şekillendirmiştim.
Yok oluşuna, eriyip de gidişine çok da şaşırmamak lazımdı. Sen yoktun zaten, bir masalın geçici mutluluğunda, bir kahve bitiminde, bir buz serinliğinde gelmiştin. Susuzluk anıma denk gelmişti, susamıştım.
Tüm zamanlar kış vakti olsun diledim içimden gizlice, sen yanımda ol diye. Mevsimlik geldiğin yüreğime, zamansız gitmiştin. Hiç erimeyeceğin bir kış diledim, kendi üşümelerime rağmen ve bilerek gideceğini bağlanmıştım soğukluğuna. Kışın soğuğundan sana sığındığım zamanlar hep aklımda. Ufacık zamanları gözümde büyüttüğüm, kaç mevsime böldüğüm kısa mutluluklarım olmuştu. Kısa mutlulukları çoğaltıp bir ömre kopyalayıp yapıştırabilirdim. Eğer gitmeseydin, ben soğukluğunla da yetinebilirdim.
Bir kalp verememişim sana meğer,
Bir can verememişim,
Can olamamışsın ruhsuz bedenime.
Her kış yeniden bir kardan adam yapmak geliyor içimden, aklımın sana en uzak yerinden. Süratle kovuyorum bu düşünceyi.
“Kardan bile olsa,
Tek olmalı benim adamım” diyorum.
Ölse de içimdeki kardan adam, yeniden diriltmeye niyetim yok başka mevsimlerde, ben soğukluğuna gömülüp kar kokunu çekmesini de bilirim içime.
Ama gitmeseydin, tek mevsim olurdu ömrüm. Tek kışlık, tek seferlik ve ölene dek. Öylesine bir hayat yaşıyorum şu aralar, ölesiye harcadığım zamanlardan arta kalan vakitlerde üşüyorum, hep üşüyorum. Senden kalan soğukluğu sürdürmeye devam ediyorum. Soğukça. Şimdi sakın gelme, sıcacık buralar, erirsin, yok olursun, bana bakma, ben hala soğukluğundayım, mevsim hep şubat bana, hep ocak, hep mart. Hep en soğuk ayları yaşıyorum ben güneşin tam ortasında ve denizin de ortasında.
Dedim ya, sen hiç gelme. Ne buralar senin soğukluğuna göre, ne de ben!...
Üşürsün bıraktığın soğuklarda, sen bile üşürsün, bak dondum ben, hareket bile etmiyorum. Dokun istersen, soğuğumdan erirsin bu sefer. Senden daha fazla soğudum ben, dondum artık, hissetmiyorum, hissetmek de istemiyorum. Ölümcül bir sıcağın soğuğundayım, kardan adam yerine. Saydam beyazlıklarım var artık benim, gözlerimin önünde uçuşan, yalnızlıklarım büyüyor, uçsuz bucaksız bir soğuk kaplıyor içimi, donuyorum.
Sen gelme,
Erirsin soğukluğumda,
Ateşe tutkunum ben soğukluğuma inat,
Gelme erirsin benimle.
Bir intihar birikiyor içimde, yalnızlıklarımın peşinden,
Soğukluğumu yok etmek istiyorum,
Ateşe karşı.
İçimde bir gariplik,
Hissedemediğim,
Donduğum buradan belli.
Yanmalara gidiyorum.
Fotoğraf : Ben
Altı Eylül İki Bin On İki 09 25
Nevin Akbulut
Not : Yazımı güne layık gören Değerli Seçki Kuruluna Sonsuz Teşekkürlerimi sunarken,
Yine telefonda yakalandım, işyerine geldiğimde. Telefonda konuşurken, bir yandan da Edebiyat Defterini açıyordum, (ki zaten gelir gelmez en önce yaptığım şeydir bu) Telefon çalınca konuşurken, yazıma baktığımda Kıpkırmızı Kurdelayı görünce yine bastım çığlığı, sevinç çığlığı tabii...
Çok çok teşekkürlerimle,
YORUMLAR
Ne güzel bir kalem bu !..
Efendim !.. Bu kadar nezih yazmak zorunda mıydınız sahi ?..
Yazarken de asla zorlanmadığınıza eminim ... Zira ; deryada ne varsa sahile onlar vururmuş ...
Ucundan inciler düşüren nazenin kaleminize ve anlatmaya gayret ettiğiniz , tariflerin ötesindeki o kutlu derde yani aşka selamlar olsun !.. Öyle hoştu ki !..
En kalbi saygımla ...
Kıpkırmızı
Doğru söylediniz, Denizde ne varsa sahile vurmaz mı zaten?
Her zaman...
Sahil, kum taneleri saklayamaz denizden gelenleri, gömemez kumlarının dibine, göememedikleri işte buraya düşer...
Çok çok teşekkür ederim Değerli yorumunuza,
Sevgi ve Saygılarımla,
balıbey
Cenabı Hak da sizi bir ömür o paha biçilmez cevherle taçlandırsın da ; aşkla yaşayıp , bu alemden aşkla göçesiniz inşaallah ...
En kalbi saygımla hep ...
Kıpkırmızı
İnşaallah amin.. Cümlemizi...
Eğer sevmek yoksa, ne anlamsız ve boştur yaşamak...
Yaşamak bile değildir hatta...
Saygılarımla,
Yüreğiniz üşümesin ilgiyle okuyorum yazılarınızı yüreğime hitap ediyor çoğunlukla,
Tebrikler sevgiyle kalın...
Kıpkırmızı
Dostlar oldukça üşümez yürekler...
Sevgilerimle,
güne düşen bu kaleme bayıldım....ne yazdığını biliyor....değişik ve çok etkileyici idi saygılar sevgiler
Kıpkırmızı
Sonra da yorumunuz için...
Eksik olmayınız...
Sevgi ve Saygılarımla,
Sevgili Nevin; yazıların yine dopdolu duygu yüklü senin gibi heybeni öyle bir doldurmuşsun ki boşaltmak mümkün değil. İçindeki yalnızlık özlemle sevgi adeta sarmasık gibi birbirini sarmalamış. Yüreğindeki sevgi oldukça daha çok yanarsın, donarsın ve bizlere sımsıcak yazılarını hasretle okutturursun, selam ve saygıyla...
Kıpkırmızı
Heybemiz yüreğimiz... Heybeden taşanlar bunlar da,
Sevgi olmasa içimizde yaşamak anlamsız olurdu sanırım, sevgisiz düşünemiyorum...
Karlara inat, sıcacık yorumunuza teşekkür ederim... :)
Sevgilerimle,
duyduk biz de çığlığını...
eminim kardan adamda duymuştur
ve görmüştür küçücük yüreğinde kocaman kocaman ateşten kurulan şehirleri...
umarım korkmuştur :))
sevgiler nevinim...
Kıpkırmızı
Korkmuştur, belki de üşüyordur, titriyordur soğukluğundan :)))
Hoş geldin ateşten şehrime,
Hüznünle en güzel rengi verdin yine,
Varol, Sağol
Sevgilerimle hüznüm...:)
Baştan sona kadar insanı alıp başka diyarlara götüren bir eda var, iyi ki edebiyat denen şu teselli var iyi ki varsınız, 50 derece sıcaklıkta bile erimemeniz, hayata karşı dimdik durmanız temennisiyle sevgiler, esenlikle kalın...
Kıpkırmızı
Bir kar tanesine bile yazabiliyorsak, her şey yazdığımızla anlam buluyor...
Değerli yorumunuza ve güzel dileğinize sonsuz teşekkürlerimle,
Selamlar,
Kıpkırmızı
İyi ki özlemişsiniz, güne düşmezdi belki o zaman :))
Sevgilerimle,
Hamuş-71
Bende sevindim kii :)
Ben hep özleyeyim o zaman sizi :))
Latife bir yana yerini ziyadesiyle haketmiş bir seçki ve inanın kendim kadar mutlu oldum.
Daha nicelerine İnşaallah.
Hayırlı Cuma' lar diliyorum. Kalben duam ile...
Kıpkırmızı
bu zıtlığın içinde iç içe içe olabilmek.
Yok olacağını bilerek...
Tam 1 ay olmuş sizi okumayalı. Bu yüzdendir kaleminizi özlediğimi hissetmem değerli yazarım.
İçimizdeki tüm güneşlere inat neden severiz kardan adamları?
Neden yüreğimizdeki yangınlara rağmen ardan değil, kardan adamları tercih ederiz?
Kutluyorum sıcacık yüreğinizden kaleme dökülenleri.
Sevgiyle...
Kıpkırmızı
Sudan çıkmış balıklar gibiydim, insan olduğu yere çabucak alışıyor, böyle bir yeteneğimiz var. Her ne kadar şiir yazsak da bazen yetmiyor ve böyle taşıyor üşümeler... :)
Ben de hem okumayı hem yazmayı özlemişim, şimdi ne güzel oldu...
Yüreklerimiz sıcacık olsun ki, erisin kardan adamlar :)))
Sevgilerimle çook :)
Hamuş-71
Özletmeyin o halde bu kadar kendinizi :)
Sıcacık olsun elbet yürekler. Her daim...
Kıpkırmızı
Siz de özletmeyin... :)