KEDİNİN KUYRUĞU VE KEDİ MERDİVENİ
Adamın biri bir gün bir markete gider.Günün birinde adam bir markete gider.Adam birgün bir markete gider.Niye.Konu olsun diye.Adam raflara bakabilir.İnsanlarla konuşabilir.Kendi içselliğinden yola çıkıp -ilginç kelimelerle geri bildirimler yapıp-beş on sayfa yazabilir.Niye.Kitap olsun diye.Bir yazarın dediği gibi herkes kurallarına uygun bir kitap yazabilir.Ama Bir sanatçı olamaz.Niye?Sanatçı olunmaz , doğulur da ondan işte....Birileri başka birilerinin yazdıklarını basabilir.O tanınıyor veya o,onu tanıyor diye.Kitaba kapak rengi ile ivme kazandırılabilir.Kitabı Türkiye’de best seller(ki türkçe kullanımı yanlış) olabilir.Ama bir Kafka,bir Sartre bir Camus çıkmaz ortaya.Hoş zaten çıksa da kimse hani bana-hani bana da demez ya.Kime denmiş ki sağlığında..Balzac’ın Köy hekimini 1980 lere götürelim Türkiye söylemleri ile tartışalım desem...belediye başkanının iki şehir toprakları arasında aynı ürünün ayriyetinden sözedişinden bahsediyorum, kim dinler.Balzac’ın ,Tolstoy’un evrenselliğinin nedenini kim ,niye merak etsin ki?Biz hala bir Behçet Necatigil’i ,bir Fakir Baykurt’un anadolu köylerini bilmekten bile uzakken...Birileri bu yazımı okuyabilir.Umulur ki beğenmez.Niye?Paragraf bölümlerine dikkat edilmemiş diye.Şekli geçerse -kısa yazılmış diyebilir-neyi anlatmış diyebilir-ben olsam böyle yazmazdım diyebilir-Niye?Belki de baştan beri aklı başlıkta.Kedinin kuyruğu nerede diye