Çaya Dair Kırk Yazı(4) /( 5)
Sabahın serinliğinde gülün yanağına düşen çiy damlası kıskanır çayı. Çaya değen elif parmaklar karıştırır aklını çiy damlasının, kaşığın çayı karıştırdığı gibi. Sonra, bir karanfil al benisine bürünmüş dudak değince ince bellinin tenine çözülür albeni yumağı. Bir tebessüm huzmesi yayılır camdan. Bu çayın ve çayı yudumlayanın güne merhabasıdır sımsıcak. Bulutlar geçerken imrenir gördükleri manzaraya. Suyun en güzel hâline methiye düzer kalem. Kâğıt da emre amadedir…
Sesli harfler, sessiz harfler el birliği eder, sükutun resmini çizerler ünsiyetle. Dudaklar lal olur bu ünsiyete binaen. Gül misalin elif parmakları, harflerden bir buket yapar hayallerde çay olarak sızar buketin usaresi demliğin derununa. Gül misalden yadigar acı çay literatüre girer öylece. Çay tarihini ikiye ayırırız o demde, acı çaydan önce ve acı çaydan sonra diye…
Artık, ocağa çaydanlığı hep acıyı bal eylemek niyetiyle vururuz. “Niyet hayır akıbet hayır.”düsturunca. Usturuplu laf etmesini bilmesek dahi mevzu çay olunca dökülür billur kelimeler kalemimizden. Nice sözcük düşer sayfalara çiy damlası misali. Gece gündüz çayla hemdem olmamızın mükafatını alırız zahir. Ateş, su, porselen ve cam nasıl da bir araya gelir çayın hatırına. Ayrı gayrı olmaz bu mecliste. Herkes kendi çapında katılır bu imeceye. Dil ve gönül birliği nice güzelliklere kapı açar…
Takvimler hangi tarihi gösterirse göstresin. Çay dostları bir araya gelmişse mevsim huzur ve sükun mevsimidir o beldede. “Denizlerden esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. Bilsen melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan bu gözlerinle bu hüznünle sen ne dilbersin” diyen şair,çayı kast etmese de biz biliriz ki her çay tiryakisi bu dizeleri duyunca çayı düşünür. Çünkü onların nazarında çay bir sevgilidir. Hem de ne dilber kimi dem Leyla, kimi dem gül misal.
Bir gün çaya dair yazma itiyadımız kesintiye uğrarsa bilinsin ki bu cihandan göçmüşüzdür.
Artık harflerle kâğıt ve kalemle olan ünsiyetimiz son bulmuştur. Çay sevgimiz bizden sonraya kalan gönül ehli dostlarımıza emanet ettiğimizden gözümüz de arkada kalmaz. Yazımızın bu bölümü dostlarca vasiyet olarak telakki edilebilir. Ömrümüz vefa ederse çaya dair söyleceklerimiz henüz tamam olmamıştır. Selam ile…
Ankara, 01.09.2012 İ.K
Çaya Dair Kırk Yazı(5)
Çay ÜstüneDüşünceler
Hüzün yalnız insana özgü değildir. Eşyalar da hüzünlenir. İçinde bulunduğu zamanla birlikte canlı cansız her varlık yaratılmıştır. Sevinç de hüzün de onlar içindir. Çay bardağı da hüzünlenir misal:Çay adlı nazeninin ipek teni tenine uzun süre değmeyen bardak hayata küser, içi daralır ışıltısı ve ışığı kaybolup gider. O artık sıradan bir eşyadır. Tekdüzeliğin kurbanıdır. Hayatının rengi ve ahengi kaybolmuştur.
Cam ustasının nefesinden sonra alıştığı, aşinası olduğu sıcaklık çayın teninin sıcaklığı ve buğusudur. Bardak, harfleri tanımaz; ama çayın rengini usaresini ezberlemiştir. Çaydan başka kendini özenle tutan, kadir bilir elleri de tanır çay bardağı. O eller içinde meftunu olduğu niceleri vardır elif parmaklı. O eller ki çay bardağını tutuşları esnasından şiir gibidir hâlleri. İşte çay bardağı bu şiir gibi ellerin sahibi nihallere de tutulur zaman zaman. Onlarla hemhal olma onu mutlu eder. Onların arayıp sormaması hüzün mevsimini getirir bardağın iklimine…
Narin ve nazenin çay bardağı hüznünü kimseyle paylaşamamanın sıkıntısını atmak ister ve sabırla bekler rafta. Bekledikçe hüznü ziyadeleşir,albenisi azalır,suskunlaşır. Ne zaman teni çaya dokunur, içine şeker atılır başlar kaşıkla şıngır şıngır bir besteyi terennüm etmeye. Artık devran, an ,mekan onundur. Hüzün mutluluğa tebdil olur. Saat çay saatidir. Camın şiiri ateşle ve nefesle yazılmıştır çok önceden. Ama bu şiiri gün yüzüne çıkaran efsane peri çaydır. Çay bardağı ve dahi cümle çay sever çayla bahtiyardır.
Laf aramızda yalnızlığın merhemi çaydır. Çay bardağı bile yalnızlığın verdiği hüznü onun sımsıcak nefesiyle unutur. Biz de bu hususta çay bardağından geri kalmayız hani…
Ankara, 02.09.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.