Yalnızlık
Ne dersiniz hepimizin başına dönemsel olarak takılmadı mı bu taç?Çoğu zaman bir ödül olarak görürüm bunu ben. Hele ki bir başkası tarafından bana sağlanmışsa. Ne bileyim tarafıma atılmış bir tokat bile olabilir yalnız bırakılarak anlatılmak istenen şey. Biraz kendi halinde kal, belki kendine gelirsin, hatalarını anlarsın tarzında. Ben bunun çok başarılı bir örneğini yaşıyorum bu günlerde. Çok işe yarar bulduğum bir hamlenin okkalı bir tokattan daha faydalı olacağını düşündüğümden olsa gerek, bu günlere bu meseleye kafayı takmış bulunmaktayım. İnsanı sıkıntıya sokabilir yalnız kalma nedenine bağlı olarak ama yine de yalnız kaldığımızda ne yaptığımız çok önemlidir.Eğer yalnızlığı kendimizi geliştirmek, hatalarımızı görmek, çok ileri derecede hayati kararlarımızı belirlemek için kullanıyorsak bence dikkat etmemiz gereken bazı husular var. Ama merak etmeyin, bu husulardan bahsedip canızı sıkmayacağım bu gün. Benim üzerinde duracağım nokta biraz daha duygulara dönük, biraz daha özel ve içine kapanık olacak.Tercihe göre dünyanın en büyük mutluluğu, bilimsel olarak da intihar nedeni olarak açıklanıyor yalnızlık. Memnun olanlar ve olmayanlar ya da dönemsel olarak isteyenler şeklinde üçe ayırmak da mümkün.Anladığıma göre yalnızlığı benimsemiş gibi görünüp yanlışlıkla hayat tarzı heline getiren insanlar genelde hayatla, diğer insanlarla (belki kendileriyle bile) barışık olmayan, sosyalleş(e)meyen insanlar oluyorlar. Sosyalleşmekten gezip dolaşmayı, eğlenmeyi, başkalarıyla birşeyler yapmayı değil, paylaşmayı ve topluma dahil birey olmayı kastediyorum. Belli başlı şeylere takıntılarının olduğunu da düşünüyorum ayrıca. Bu tarz insanların meseleleri çözme şekli biraz daha değişik oluyor. Meselesi olduğu şeyi düşünmek, onunla yüzleşmek, hatta o mesele hakkında meseleyi meydana getiren kişiyle konuşmak yerine yalnız kalarak çözmeye çalışıyorlar. Bunun nedeninin yalnızlığı disipline edememelerinden ve meselenin çözüm noktasında yalnızlığı en önemli amaç (oysa araç olmalı) gibi görmelerinden kaynaklandığı düşünüyorum. Çoğunun geçmişten kalma acıları var. Belki doğuştan itibaren başlayan, gelişirken geçirdiği travmalar, yetişkinlik döneminde yaşadığı tatsız olaylar ve nihayet uzaklaşma isteği. Her şeyin bir ihtiyaçtan olduğunu kabul eden bir insan olarak yalnız kalma isteğinin kişi için herhangi bir ihtiyaçtan doğmuş olabileceğini de kabul ediyorum diğer taraftan. Çok çeşitli konulardan olma ya da kalma sıkıntıların birikimi sonucu uzaklaşma istediği de olabilir. Bunu gerçekten kendi içinde organize etmiş, içselleştirmiş, disipline etmiş ve ne olduğunu anlayarak kasıtlı bir şekilde tercih etmiş de olabilir, hiç bir itirazım yok. Önemli olan bunun inanılarak ve doğal yolla yapılması. Tarih boyunca inançsız yapılan hiç bir şey hiç kimsenin herhangi bir işine yaramamıştır. Doğal olmayan hiç birşey de hiç bir güzelliği içinde barındıramaz, dışarıdan mükemmel görülse bile. Hayatta hiç bir koku bakir değildir. Hiç bir duygu da kendimize has değildir. Mutlaka her koku duyulmuş, her duygu başkaları tarafından daha önce algılanmıştır. Doğal olarak insan hiçbir duygusundan da tam olarak emin olamaz. Ruhun dehlizleri, psikoloji tekniklerinin verdiği imkanlar kullanılarak çözülmeye çalışılsa da bu zaman kadar kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Ancak insan duygu ve düşüncelerini iyi organize ederek, edindiği doğru bilgileri doğru anlayıp doğru yorumlayarak isabetli sonuçlar alabilir. Bu bir yetenektir ve zamanla gelişir. Bu çoğu insanın farkında olmadan kendi kendine geliştirdiği birşeydir. Kişinin bu yeteneğin kendisinde olmadığını düşünmesi, farkında olmaması gerektiğini düşündüğü olaylara dikkat etmemesi yüzündendir. Düşürüse aslında olmasını istediği şeylerin tam zamanında, tam yerinde ve tam olarak olmuş olduklarını gürür. Sadece doğru bilgi ve doğru yorumlarla disipline edilen ruhlar, yalnızken alacakları kararları tam anlamıyla doğu şekilde gerçekleştirbilirler. Yalnızlığın bir zorunluluk mu yoksa keyfiyet mi olduğuna karar verebilirler. Mantıkla alınması gereken kararları ancak bu disipline tabii olarak alabilirler. Anlaşılacağı üzre yalnız kalmanın önceden öğrenilmesi ve anlaşılması gerekmektedir. Tarihte gelmiş geçmiş ve bizim bilgimizde olan tüm peygamberlerin sözünü ettiğimiz ruh terbiyesinden geçtiklerini ve mutlaka ilk vahiylerini yalnıken aldıklarını da söz ardı etmemeliyiz.Tabii ondan sonra asla yalnız kalmadıklarını da.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.