Sen Odam da
Odamın kapısını araladım içeri girdim yavaşça başucumda ki hayalini kaçırmamak için parmak uçlarımda ilerledim. Nefes almamaya gayret ediyordum kalbimin hızlı atışlarını duyup ta kaçmaman için o an kalbim dursun istiyordum. Yine hayalinle dolu odamdaydım her yerde sen vardın, bu odada sana yazıyorum, sana haykırıyorum ve yine bu odada ağlıyorum. Başım hayalinin omuzlarında, göz yaşlarımı silemiyorum bile bir gün gelip dudaklarınla sileceksin diye. Sana ait yazdığım her satırı saklıyorum benim için öyle kutsal ki yazdıklarım ben yazdım diye değil yazdıklarımın her harfinde sen varsın diye.
Görüyor musun yine düştün aklıma, benim ki de laf işte dudaklarımı aralasam çıkan nefeste bile sen varsın benimlesin yanımda olmadığın halde. Seni nasıl bu kadar seviyorum bazen ben bile inanamıyorum. Görmediğin birini bu denli çok sevmek ve her şeyden üstün görmek. Sonra illa görmek lazım değil diyorum sen yanımda değilsin ama ben seninle yaşıyorum sen varmışsın gibi davranıyorum çay içsem bir bardakta senin için koyuyorum masaya. Kalp gözü derler bilir misin gönül gözümle görüyorum seni ve bu kalp her atışında adınla atacak.
Beni duyan deli zanneder odama girince kendi kendimle konuşuyorum diye ama bilmiyorlar ki masamdan duran resmine bakarak konuştuğumu. Gözlerine bakıyorum tekrar, tekrar seni sevdiğimi söylüyorum. Yavaşça çıkartıyorum ellerini cebinden sımsıkı tutuyorum sıcaklığını hissediyorum. Yüzünün her karesini ezberledim her gün ellerimle dokunuyorum yüzüne, teninin yumuşaklığını hissediyorum. Saçlarının kokusunu ciğerlerime çekiyorum işte nefes almak bu, küçücük bir öpücük konduruyorum dudaklarına. Yanımdasın benimlesin sıcaklığını kalp atışlarını nefesini hissediyorum.
Her gün resminde ki giysiler değişiyor, sana yakışanları giydiriyorum, seni görmek istediğim gibi görüyorum. Beyaz gömlek, kırmızı kareli nasıl yakışıyor sana bir bilsen yüzünün masumluğunu çıkartıyor. Daha bir güzel görünüyorsun gözüme bazen de kahverengi giydiriyorum daha bir ciddi oluyorsun o zaman da, sana kızdığım zamanlarda siyah giydiriyorum ama kızarak giydirsem de siyah bile bir başka duruyor üzerinde biliyorum sevdiğin renk mavi, mavinin her tonunu üzerinde gördüm ne giysen bir başkasın benim için.
Bugün siyahları giydirdim sana, anlayacağın gibi kırıldım yine sana, resmine bakarak bir nefes daha çekiyorum sigaramdan, senin içinde bir sigara koydum kül tablasına ama yakmadım, senin yerine de ben içiyorum. Yine lafa daldık çaylar buz gibi oldu yeni çay demlemeliyim bu gecede yine uzun olacak, mumlar sönmek üzere yeni mumları yakıyım mumun ışığı vurunca resmine başka bir aleme dalıyorum. Bu odada bir sen birde ben varım her zamanki gibi bu odaya senden başkası giremez ki, benim özelim sensin. Kendimi herkesten gizlediğim bu evrende, bu odada sana teslim ediyorum. Yüreğimle bu odada yaşıyorum seni, sen yoksun ama kalp atışlarımsın.
Güneş doğacak ve sen gideceksin, bu gece gitmemen için ay’ı çiviledim gökyüzüne biraz daha kalmanı istiyorum. Anlatacağım şeyler var sana sevdama dair aslında hepsini boş ver de sana sarılmak istiyorum bu gece sımsıkı nefesim kesilene dek yılların yüreğimde biriktirdiği hasrete inat evet bu gece sarılmalıyım sana. Gözlerine bakarak ağlamaktansa göğsüne sarılıp ağlamak istiyorum bu gece evet bu gece diğer gecelerden farklı olmalı ürkek korkak tarafımı bir kenara bırakıp cesur ve seni isteyen yüreği ortaya çıkarmalıyım bu gece. Sabaha olmayacaksın yanımda güneşle beraber çıkıp gideceksin odamdan yavaş adımlarla ben yine sensiz bir günü seninle bitireceğim gecenin çabuk olması için dua edeciğim Yaradan’ıma
Güneş doğdu, gece bitti, sen gittin, ben bittim….
Dilek KADIOĞLU