O sendin Abla!
..’’Aklıma ne geldi biliyor musun?’’ ‘’Senin o anların benin gözümün önünden hiç gitmiyor abla’’. ‘’Seninle hemen her karşılaştığımızda, en derin konuşmalarımızda bile, senin o anların neden aklıma geliyor bilmiyorum’’.
..’’Biz iş yerinde gece mesaisine kalırken, sen genellikle kalmaz, saat 22,00 oldu mu bir anda fırlar çıkıp giderdin iş yerinden’’.’’Yine o mesailerden birinde kalmıştık ve sen saat 22.oo olur olmaz çıkmıştın iş yerinden’’
..’’Bende elimde sigaramla balkona çıkmış, balkondan yıldızları seyrediyordum ki,o karanlıkta merdivenlerden inen bir kadın gördüm;ayak tabanları basamaklara basmıyor, adeta dövüyordu ‘’ ‘’Hırsla- öfkeyle ve de sitemle basarken o merdiven basamaklarına, attığı her adımda iş yeri,koca bina titretiyordu sanki’’’’Her adımın bir çığlık,bir sitemdi bu dünyaya.Ayaklarınla,her basamağı emirler yağdırıyor, tabanlarıma el pençe olacaksınız der gibi iniyordu ve bütün o merdiven basamakları hizaya durmaktaydı sanki’’.
‘’ Kadın inerken merdivenlerden, ayak topuklarının değdiği her yer kendinden geçmişçesine yankı yapıyordu duvarlarda. Ben ise yıldızları seyretmeyi bırakmış, orda öylece kala kalmış, o kadını, seyrediyordum.
..’’ Bu kadar öfke, bu kadar sitemkâr yürüyüş, kaybetmiş gibi algılansa da, ben ne olursa olsun başaracak,yıkılmayacak ve üstesinden gelecektir diye düşündüm’’ ‘’ Ben o kadında o gücü ve o kuvveti görmüştüm; o kadın sendin ve ben o anı hiç unutamıyorum her nedense’’
…O hırsla, o iş yerinden çıkmış o yokuşun merdivenlerini zik zak çekerek çıkarken,bence hem düşünüyor, hem de kafanı dağıtıyordun bir yandan da’’.’’Kim bilir,belki de öyleydi
, o kadın sendin abla’’
‘’Ne zaman o an aklıma gelse bir garip oluyorum, ve tuhaflaşıyor gözlerim doluyor vede kendimden geçiyorum’’.’’O zamanki halinle, şimdiki haline bakıyorum da arasında dağlar kadar fark var’’.
Hayatın bütün zorluklarını kaldıracak kadar güçlü, ve azimli bir kadın görüyorum karşımda be abla’’. ‘’Bundan sonrasından korkma, çoğunu geride bıraktın ve sen kendine güven ve gerisi kendiliğinden gelecektir inan bana.. ‘’Belki çok zor zamanlardı o zamanlar ama bak hepsini geride bıraktın işte, bundan sonrası daha kolay olacaktır, ne kendinden, nede hayattan kork, tamam mı?’’
.. Gülümsedim ve şöyle dedim karşımda duran dağ kadar yüreği olan o genç kıza.
.Sen o zaman çok küçüktün, henüz çocuk sayılırdın. Bende çok büyük değildim, ben de o yıllarda olgunlaşmaya daha yeni-yeni başlamıştım ki, yalnız kaldım. Şimdi her ikimizde büyüdük
Sen büyüdün, ben büyüdüm ve daha da olgunlaştım. Artık armudun dalında değilim, armudun dalında değmeden yere düştüm.Yere düştüm ama kimsenin benim üzerime basmasına izin vermedim, yada beni yemesine
O zaman iyi bir zaman değildi benim için. Birçok şeyi farkına varmadan yapıyordum ki, büyük bir ihtimal o akşam da o anlardan birisiydi ve muhtemelen bu anlattıklarınıda farkına varmadan yapmışımdır. Her şeye rağmen güzel bir gözlemdi seninki si bence
..Helal olsun sana kız, nasılda yakalamışsın, iyi ki de yakalamışsın o anımı ve bak ne güzel anlatıyor, konuşup paylaşıyoruz seninle, öyle değil mi. Bak ben hiç farkında bile değildim. Kim bilir böyle ne çok anlar olmuş, vede kaybolmuş deyince.
Kız, ‘’Sen merdivenin son basamağına basana kadar sana arkadan baktım , sonrada o yokuşu çıkarken de yine arkandan baktım ta ki karanlıkta kaybolana kadar’’..
…Kıza, sen bütün bunları bana hiç söylemedin, neden?
Belki de iyi olmuş söylemediğin, İyi ki de söylememişsin, iyi olmuş iyi. O zamanlar söyleseydin, bu kadar kıymetli olmayabilirdi anlattıkların. Evet, belki de çok iyi ettin anlatmamakla. Bu geceki zamanlaman da bir harikaydı, belki de bu söylediklerini bu gün duymam gerekiyordu
Kız,, ‘’Bende git gide olgunlaşıyorum sanırım, ha ne dersin abla?’’Deyince karmakarışık bir tebessüm oluştu yüzünde
..Kız: ‘’Abla, senin bir anın daha var bende,’’dedi,dedi ama önce kadından söz sırası alması gerekiyordu, çünkü kadının o kadar çok söyleyecekleri vardı ki, anlatacakları ardı ardına sıralandı ve hepsi bir den dökülüverdi dudaklarından..
..Evet, hayat bu değil mi, herkes biraz, biraz törpülenmiyor mu? Çocukluğumuzu, bizler aslında her şeye hâkim olarak geçirdik, her ne kadar da isteklerimiz yerine gelmese de, dediklerimiz olmasa da, yokluklarla büyüsekte, gene de bir meydan okuma vardı bakışlarımızda ve hareketlerimizde. Annelerimizden, büyüklerimizden yediğimiz o dayaklar, neydi öyle? Aslında dayak yemek bile o çocukla baş edememektir, anlamına geliyor. Ta biki olgunlaşıyoruz, sen, ben ve daha bir sürü insan her geçen gün biraz daha olgunlaşıyor geçmişinden ders alarak. Sende büyüyecek, sende olgunlaşacaksın elbette ki, dedim ve sözlerimi tam olarak noktalamamıştı ki, kız söze girdi
‘’Biz, yedi metre parlamet mavisi masanın üzerinde, o mendilleri kutularken, sen bir anda parladın ve sinirli bir şekilde, ben arabesk müzik dinlemek istemiyorum, bu ne ya böyle hep arabesk müzik çalıyorsunuz, deyip herkesi şaşırtan bir tepki gösterdin’’.’’Oysa o an teybi kapatmışlardı, sen neden bir anda öyle parladın,kimse bunu anlayamadı ve hepimiz birbirimize baktık ne oldu şimdi, diye’..
..’’Sen, yeter artık ben böle şarkılar dinlemek istemiyorum diyerek, elindeki kutuyu öylece masanın üstüne fırlatarak tuvalete gittin.’’Tuvalete doğru yürürken, öyle bir kollarını sallıyordun ki, o an sana baktığımda sanki hayata karşı bir savaşın vardı, öylesine sert, öylesine imkansızdın ki, bütün bedenini bu şekilde bir şeylere siper edercesine yürüyordun.
O an sana imrendim diyebilirim, neden imrenmiştim bilmiyorum ama karşımdaki o kadının çok güçlü bir kadın olduğunu kendi gözlerimle görmüş, gıpta etmiştim, o gıpta ettiğim kadın sendin abla’’. ‘’Hala çok güçlü, hala dik bakıyorsun hayata. Hala çok güzelsin, hala benim için çok özelsin, bunu bil yeter bana abla’’... Gündüz Yavuz..2012[
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.