Çaya Dair Kırk Yazı(3)
Huzur ve sükun demine girizgâh olur çayın billur bakışları. Zaman, onun ışıltılı bakışlarına meftundur ince belli içinde. Dudak busesinin sıcaklığına tutulur. Sabah vaktinin tazeliği onun tazeliğine atıftır. “Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır.” diyen ümitvar ve arif kişi ilhamını çaydan almıştır bence…
Dinginliğe atılan bir ipek ağdır çayın her yudumu. Hüzün dağlarından düşen çığlar erir onun gamzesinde. Leylin kucağında Leyla’yı andırır hâli. Şekerine naz karışır haza tebdil olur çoklukla. Tebessümüyle içimiz aydınlanır gözümüz ışır. Bizim kültürümüzde bir bardak çay merhabadır, dostluktur,ünsiyettir ve dahi esenliktir… Bir isli çaydanlığa duyulan muhabbetin temelinde çayın mütevazı albenisi yatar. Çaya, günün her saatinde ulaşabildiğimiz hâlde hatırından bir zerre eksilmez. Her zaman özenle dudağa götürülür ince belliler. Dosta ikram edilen buğulu güldür çay. Buğusu iklimi gül misale çevirir, gül yağar hayallere.
Leyla’nın Mecnun’a ikram ettiği içecek olamamanın hüznünü taşır yüreğinde çay. Bu hüznünü ince belli nazeninlerin teninin ipeksiliği biraz olsun hafifletir. Demliğin derununda olanlara sırdaş da odur daima. Semaverin zikrini bir o anlar. Biz sadece duyarız…
Çay öyle ayrıcalık filan istemez. Ekabir değildir, ekabirleri de sevmez. Zaten ekabirlik şeytanın mesai arkadaşlığı mesabesinde değil midir… Ne hacet ekabir olmaya. Çayda tevazu ile asalet at başıdır. Hem mütevazı hem asildir çay. Camdan tebessüm eden, ipek tenli asalet ve tevazu yumağını görmek isteyen eline aldığı bardağa dikkatli bakmalı sadece, başka bir gayrete gerek yoktur.
Tevazuun has bestesini dinlemektir çay içmek vesselam….
Ankara, 01.09.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.