- 677 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Ahmet
Küçük;ama zengin bir beldenin üçüncü dönemdir belediye başkanlığını yapmaktaydı eşi,dört kız çocuklarıyla mutlu bir yuvası vardı Hatice’ nin..Eşi “ Hanım,bir tanesi oğlan doğmadı şu kızların,bir oğlum olsa;ben öldükten sonra mala mülke sahip çıksa..”diye söylerdi..Eşine bir erkek çocuk doğuramadığı için üzülürdü Hatice en küçük kızı nilay ‘ın oğlan doğması için çok yalvarmıştı Allaha…Hayırlısı buymuş ki Allahım kız verdi diye düşünse de bir türlü oğlan çocuğu olmamasının üzüntüsünü yaşıyordu..Beşinci çocuğuna hamile kalmıştı Hatice eşine müjdeli haberi verdiğinde eşi “Bu oğlan olacak,bu oğlan adını dedemin adı olan Ahmet koyacağım..”diyerek eşini kucakladı..
Dokuz ay bekleme..,heyecan sonunda,doğum sancıları başladı Hatice’ nin…beldenin en iyi ebesi başındaydı..on iki saattir sancı çekiyordu ..doğum uzadıkça ağrılardan bedeni yorgun düşmüştü…rahim kasılmalarının ara verdiği bir anda uykuya daldı…Rüya gördü..Evinin bahçe kapısının önünde beyaz bir tay belirmişti..ona doğru koştu murat diye bağırarak..tam dokunacağı sırada, tay kaybolmuştu..Rahim kasılmaları yeniden başladı ve bir oğlan doğurdu…sevinç dalga,dalga bütün beldeye dağıldı..şölen sofraları kuruldu..davullar çalındı üç gün boyunca..Kocası yürümüyor sanki uçuyordu sevinçten…
Dört kız Ahmet’i çok sevdi..anne ve babasının mutlu olması onları da çok mutlu ediyordu..evin havası değişmişti..Nilay,babasının sevincini, oğlan çocuğu merakına bir anlam veremese de içten içe kızıyordu babasına “Baba okuyacağım ziraat mühendisi olup;malları ben yöneteceğim..göreceksin baba kızlar da mala mülke sahip çıkar…göreceksin”Diye düşünürdü..
Ahmet beş yaşlarına gelmişti..Eylül gelmiş okullar açılmış..kızlar okula başlamışlardı..Ahmet evin önünde oynuyordu annesi de evi toplayıp yemek hazırlığına başlamıştı..Birden bire panik olmuştu Hatice koşa koşa bahçeye çıktı, oğlunu baktı..Ahmet bisikletine bayrak takıyordu..annesine baktı güldü..”Ben susadım anne” “buradan sakın ayrılma,sokağa çıkma,amcan traktörü çalıştırıyor sakın çıkma kapının önüne ben sana su getireyim..” dedi ve mutfağa gitti…elinde su dolu bardakla geldiğinde Ahmet amcasının kullandığı traktörün altında son nefesini veriyordu..ve Ahmet yoktu artık…O günden sonra aile fertlerinin yüreklerin bir kobra yılanı yerleşti üşüten,sızlayan,ve hiçbir zaman mutlu olmaya izin vermeyen.. Evin bahçenin her tarafını hiçbir rüzgarın, hiçbir fırtınanın dağıtamadığı kara dumanlar kapladı..Hatice o günden sonra kendini bir odaya kapadı,ölünceye kadar yaşayan bir ölü oldu..kızlarda mutsuzdular..babaları iyice içine kapanmıştı…Kızlar zaman içinde okudular ve hepsi de iyi yerlere geldiler,iyi evlilikler yaptılar.. Nilay ziraat mühendisi olamamıştı ama;malları çok güzel yönetti…
Nilay ‘ ın babasının öldüğünü duyduğumda koşarak gittim..Ağlaya ağlaya boynuma sarıldı..”Babam artık Ahmetine kavuştu..inşallah çok mutlu olur”diyerek hıçkırıyordu…Babası ölmeden önce annesini Nilay ‘a teslim etmişti “Annene iyi bak o,nu yalnız bırakma kızım..”demişti..Bir yıl sonra da annesi öldü…
Can dostum Nilay’ ın ve ailesinin yaşamını yaşanmaz hale getiren acı anısı....
YORUMLAR
Allah nasıl takdir ederse öyle oluyor...
Ben ve eşim de hep kız çocuk özlemi çekmiştik...
Üç oğlumuz oldu... Üçü de çok değerli evlatlar...
Biz kızım olup da onu yukarıda olduğu gibi kaybetmenin acısına katlanabilir miydim bilmiyorum...
Allah geleceği de geçmişi de bilir...
Ne yaparsa doğru yapar...
Bir aile için en önemli unsurdur sevgi...
Ah bir de şu kayıplar olmasa!
Hayatı yaşanamaz hale getirir...
Hasrete, acıya döner sevgi...
Paylaşım için teşekkürler...
sareyaprak
bunu okumuştum ama yorum yazamamıştım acı bir olay ama ben böyle acı birolayda anne ve babanın kendini kapamasını dünyadan soyutlamasını doğru bulmuyorum. İnadına hayata sarılmalı bence çünkü başka evlatlarıda var ve o evlatların anne babaya ihtiyacı ver üstelik alakalı mutlu anne babaya. Arkadaşınıza Allah sabır versin
sevgiler
sareyaprak
Değerli Arkadaşım.
Çok hüzünlü bir öyküydü. Ne yazık ki bir kurgu değil anladığım kadarıyla. Nilay arkadaşınıza sabırlar dilerken Ahmet, annesi ve babasına rahmet diliyorum Yüce Mevla'dan.
Her zaman '' Allahtan her şeyin hayırlısı '' diye dua ederim. Tabii ki yaşadığım onca tecrübe ve acıdan sonra..İşte bu acıları yaşamadan önce '' Her şeyin hayırlısı demeyi bir berecerebilsek...
Güzel yazıydı..En azından bir dostun acısı paylaşılmış.
Daha sakin, yavaş yavaş yazarsanız yazılarınızdaki bir takım yazım yanlışları da ortadan kalkacaktır...Aceleci olmayın. Biz sizi bekleriz...Tam hazır hale geldikten sonra yayına sürün yazılarınızı...
Selam ve sevgilerimle.
sareyaprak
Sevgiler ..selamlar..
Ders veren, acıtan bir öykü... Sonu kısa kesilse de anlatımı hoş idi. Biraz daha detaylandırılarak seri yapılabilir, böylece olay sorgulanabilirdi iyiden iyiye. Tabi yazar olarak sizin tercihiniz önemli...
Ben çok beğendim bu iç yakan öyküyü. Tabii konudaki acı değil beğendiğim; öykünün anlatımıydı...
Tebriklerimle...
Saygılar, selamlar...
sareyaprak
Turgay COŞKUN
Saygılar...
neyleyim malı mülkü huzurum yoksa eğer bir kuru ekmekte yeter mutluysam dünyaya değer
efendim bir şeyin üstüne ne kadar durursan bazen tersi olabiliyor ne yazıkki ahmetin başına gelenler gibi olmadımı olmuyor kutlarım sizi kaleminizi saygılarımla selamlar
sareyaprak
çok duygulu bir yazı.emin olun kendim yaşamış gibi oldum.Benimde kız kardeşimin çok sevdikleri bir kızları vardı.O kız onbeş yaşında denizde boğuldu.Allah cennetine kabul etsin.Ana ve babası yazınızdaki aileye benziyorlar.
bir oğulları var ama kızlarını hiç unutamıyorlar.Rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın.çok zor kardeşim.
kaleminiz daim olsun.