kapı anahtar ilişkisi
.anahtar Kapı-
.kapı- Anahtar.
tabü YAZILARINDAN...
Duruyordu bir kapı ağzında. Ağzının ucunda susmuş bir kelime kapıya dair. Bir Kapı karanlık, uçuruma açılan. Kapı şehvet, adalet ve uyku dolu. Kapı vahşi. Kapı hayat. Baktı kapı canımdan içeriye, buzlu. Cam buzlu. Kesilmiş meme uçları tuzlu bir fahişe böcek kapı altından girdi içeriye. Cam boğuk, hala soğuk meşin. Camdan içerisi görünmüyor. Göz, gözü göremiyor. Bir yaşam aksi. Camın üzeri evlenmeye çoktan kararlı zılgıtlarla büyümüş bir köylü kızın çeyizi gibi işlemeli. İşte tam ortada bir çiçek deseni .Buzlu -camdan kardelen-. Yaprakları kısa, iğneli, ek ek. Bir damla, çocuk yanağından üzülür gibi -kadından dönme kısrak gibi - .süzülüyor. Cam macunu; koyu bir kahverengi. Sonbaharın dedesi sanki. Ağaçlar özünü sözünü iyi belletmişler kendine dönecek ve kendinden olana. Duruyordu adam o kapı ağzında. Kapı çerçevesi ince, zarif. Özenle kesmiş -usta kapı-nın buzlu camını çevreleyen ince uzun şeridi. Sırat gibi ama kalınlıkta biraz daha torpilli. Kapı koluna gidiyor kapı önünde duran adamın eli, kapı; zamana açılıyor. Kapı kolu hiçbir ele uyumlu değil sanki ama aşina el olan ellere. Tam bir diken, tam bir kireç. Tam bir uyumsuz kanıt. Tutuyor el kapı kolunu, kapı uzağa açılıyor. Çok uzak bir yolun yakınındaki yumuşak bir tuzağa. Kapı açık veriyor. Açık oluyor. Bir huzme aydınlatıyor aydınlatmak zorunda olduğu yerleri usul usul. Uyur gibi. Beyaz desen değil sarı desen değil. Öyle ihtişamlı falanda değil. İlkbaharda parklara sabahları nasıl düşerse ışık öyle düşüyor döne döne, düşüyor yaprak gibi dokunması gereken yerlere. Kapı yavaş, kapı sakin aralanıyor. Sanki bin yıllık bir hazine sandığı açılıyor. Çıkan ses büyü. Kapı gıcırdamıyor. Belli ki en gizli sırrını söylüyor, kendini ihbar ediyor belki. Bir şey mi soruyor yoksa? Bir şey istiyor olabilir mi ya da sadece esniyor mu bin yıllardan sonra? Kapı yavaş, kapı sakin, kapı kapı gibi. Aralanıyor, kapı hiçe açılıyor. Adam bir adım geriye çıkıyor. Kapıyı kendine doğru çekiyor. Kapı dışa değil içe açılıyor. Kapı açılıyor. İşinin gereğini yapıyor yadırgamadan bu güruh çoğula. Sanmakta olduğu şeyi sandığı için kendine küfrediyor kapı ağzındaki adam. Işık yüzünü aydınlatıyor adamın, tamamı açık kapıdan giren ışık. Bir serçe girip içeri konuyor put gibi duran aralıksız düşünen adamın omuz ucuna –bir serçe için en güvenilir yerdir insan üzerinde omuz ucu- ve serçe telaşlı, adam düşünceli. İçinde yıllanmış bir ölünün vasiyetini yazıyor kirli bir üslupla. Bir karga gelip konuyor adamın ayakucuna –bir karga için güven salt kendidir unutma militanlık ölmeyi bilmekten gelir.- ve karga umutlu umutsuz bakıyor sıradanlık dolu bakışlarıyla. Adam mutabık değil hiçbir organıyla. Kapı kapanmaya başlıyor hızla - İşini yapıyor alışkın- usta. Kapı kapandığı yere açılıyor. Adam kapının dilinin göz hizasından geçtiğini görüp daldığı yerden çıkıyor. Kapı ölen oğlunu hastaneye koşturan bir anne hızında -kapanıyor-. Bu cereyan. Bu umut. Bu bataklığın son çırpınış hali, Bu belki kelepçede pamuk, havada matem, toprakta yaprak, yarada kabuk, yatakta kan, düşüncede suç, eldeki yüzük, yüzdeki anlam, anlamdaki mana. AnlaMana. Adam gitmiyor, durmuyor da orda. Aramıyor diğer kapıları. Çünkü adam biliyor ki;
u-mutluluk aramaktan geçiyor, –yok durağı- bulmakta u-mutluluğun. Bakıyor Kapı olgun. Kapı başka bir kapıya açılıyor. Kapı anahtar. Anahtar kapı. O zaman hoşça kal küçük. Görüşmek üzere. Üzerine, görüşmek her şeyin. Alındı asıl alınması gereken -kapı ardı yol-. Yazıldı yazılması gereken -beyaz hışırtılara-. Şimdi sıra akan bir kalemle kırmızı koyu bir imza
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.