- 922 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Umut
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir Umut
-Ne iş yaparsın? Dedi kadın.
-Ben yazarım. Dedi adam ve ekledi mağrur bir ses tonuyla;
-Ya siz?
-Ben de silerim! Dedi kadın pervasızca..
Adam ilk tanışmanın verdiği heyecanı henüz atmıştı ki yudumladığı çay geçmedi kursağından.Diyecek bir şey de kalmamıştı bu sözün üzerine. Kalkmayı, kadını orada tek başına bırakmak pahasına düşünmeye başladı. Öyle ya o kimdi ki bu bıçkın delikanlıyı yerin dibine sokuyordu..
Yalnızca ‘şeyy’ diyebildi, şaşkın ve kızgın bir ses tonuyla. Ardından kadının gözlerini fark etti. O içinde kaybolunası bir çift denizin maviliğinin tadını çıkartmaya başladı. Küçük sahil lokantası o an sessizleşti. Sadece martılar, vapurlar ve rüzgarın o muhteşem ezgisi..
Sanki tüm kâinatta hayat durmuş, dünya yalnızca bu genç adam için dönüyordu. İkisi de susuyordu. Kadın umursamaz tavrıyla çayını yudumlarken, adam ise kadının gözlerinde boğuluyordu adeta.
Az önce kalkıp gitmeyi düşünen adam şimdi zamanı durdurması için yalvarıyordu Allah’a. O an anladı ki yaşamak için savaşmak gerek..
Bir an kendine geldi ve isteksizce aklından sorular geçirmeye başladı. Acaba kadına bu cevabı verdiren neydi? Bu denli güzel bir kadın neden olumsuzluk deryasında liman liman dolaşıyordu?
* * *
Biraz daha konuşursa kadını daha yakından tanıyabileceğini anladı adam ve dolayısıyla kalkmayı çıkardı aklından.
Artık çayı daha bir keyifle içmeye ve bir yandan da kadının masmavi gözlerini süzmeye başladı. Tadına vara vara çekti buz gibi olmuş çayın her yudumunu.
Soğuk havayı ısıtmak için sorular sormalıydı ama çekingenliğinin ve kadının güzelliğinin boğazına attığı düğümlerden kurtulup da iki kelimeyi bir araya getiremedi.
Bi bahane bulup kalkmıştı masadan.
Oysa artık, sonradan adının Melek olduğunu öğrendiği kadınla buluşmak tek hayaliydi adamın..
***
O gün içinde tarifi zor,enteresan bir umut vardı.Onu nerede bulacağını biliyordu.
Zor ettiği gecenin ardından o küçük sahil lokantasında aldı soluğu. Hiçbir şey düşünemez ,duyamaz ,göremez bir haldeydi.Tek isteği onu orda bulmaktı.Bulmak ve konuşmak.Ama ne diyecekti,bunu bile bilmiyordu.
Melek her zamanki oturduğu masada ,önünde çayı ve kitabıyla yine oradaydı işte.Fakat bu defa yalnız değildi.Yanındaki bu genç adam da kimdi?Kim olabilirdi?Hayır olamazdı,şu an karşısında ,birlikte aynı masada oturdukları bu adam küçükken çok iyi anlaştıkları,her kavgada birlikte yer aldıkları,misketlerini paylaştığı, birlikte aynı gazozu yudumladığı,koştuğu , oynadığı çocukluk arkadaşı ‘Yiğit’ olamazdı.
-‘Umuuut…’ diye bir sesle irkildi adam.
Bu ses onun sesiydi .Evet Yiğit’ti bu..
Şimdi cennetle cehennemin en ortasındaydı sanki.Ne bir adım ileri ,ne de geri gidebiliyordu.Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendine geldiğinde adımları masaya doğru yaklaşıyordu.
Arkadaşı Yiğit ,Melek ‘e Umut ‘u göstererek;‘İşte sana hep sözünü ettiğim ve yıllardır görüşemediğim çocukluk arkadaşım Umut bu.Allah’ım ne güzel bir tesadüf…’’diye söze başladı. Sonra sohbetin devamı geldi..
***
Bir müddet sonra Melek izin isteyip de aralarından ayrıldığında ,Yiğit arkadaşına dönerek Melek’ten ve ona karşı hissettiklerinden bahsetmeye başlamıştı.
Yalnız sözleri ve anlattıkları çok enteresandı.Bir taraftan onu deli gibi sevdiğini söylüyor,bir taraftan da korkuyordu.Bu ,onu kaybetme korkusu değildi.O’nun varlığı,onla olmak korkutuyordu.Bu korku ‘ölüm’ korkusuydu.Çünkü O’nu ölürcesine seviyor,onun için her şeyi göze alabileceğini söylüyordu.Bunları anlatırken yüzünde gayet ciddi ve korku dolu bir ifade vardı.
Umut arkadaşını dinledikçe en dipsiz kuyulara gömülüyor,bir taraftan da Yiğit’in bu sevgisi karşısında küçülüyor ve Melek’i yalnızca onun hak ettiğine hükmediyordu.
O masada ,o gün karar verdi.Artık arkadaşıyla bir daha asla görüşmeyecek,başlamadan biten bu hikayeyi,Melek’i kalbinde bir yerlere gömecekti.
****
Birkaç ay sonrasıydı .Umut, eline geçen gazetenin üçüncü sayfasında Yiğit’in resmi ile göz göze geldi.Bu bir intihar haberiydi.’Tek kurşunla hayata veda’ başlığını okuduğunda olduğu yere yığılıp kalmıştı.Kendini toparladığında aklında bin bir soru vardı.
Ne olmuştu,neler olmuştu o birkaç ayda?Ve o gün Yiğit’in anlatmaya çalıştığı şey neydi?Onu bu genç yaşında intihara ne sürüklemiş olabilirdi?Ya da gerçekten intihar mıydı bu ölüm?Cinayet olabilir miydi?Peki ya kim,kimler yapabilirdi ?Ve neden ???
O an aklına Melek’in ilk cümlesi geldi ve irkildi.
’Ben de silerim’,demişti.’SİLERİM!’
Bir insanı bu hayattan silmek olabilir miydi bu?Kafası karmakarışıktı ve tüm bu manasız sorulara bir an önce yanıt bulmalıydı.
O’nu,Melek’i nerede bulacağını iyi biliyordu.Evet oradaydı,yine aynı masada..
Bu kez içinde çok esrarengiz duygular barındırıyordu. Aşk,sevgi,korku,merak ,şüphe hepsi birbirine girmişti.
Melek ise sanki onu bekliyor gibiydi.
-Meraba ,dedi Melek ,sessiz ve derinden.
Umut direk lafa girdi;
-Nasıl oldu? Dedi birden.
-En başından anlatmamı ister misin?Dinlemeye hazır mısın ? Diye sordu Melek.
Umut başını salladı,evet der gibi ve sabırsız bir tavırla dinlemeye koyuldu.
-Ben… ,dedi Melek, ben seni, senin beni fark etmenden çok daha önce fark etmiş,tüm yazılarını okumuş ve tüm şiirlerini hatmetmiştim.Yazılarından bu kadar etkilendiğim adamı görmeden duramazdım artık.Seni senden daha iyi tanır olmuştum.Buraya sık sık geldiğini öğrendiğimde ,senin geldiğin saatlere denk getirip ,seni görüyor ve izliyordum.Sonra sen de beni fark etmiştin.Fakat Yiğit’in en yakın arkadaşın olduğunu öğrendiğimde bunu ne sana ne de Yiğit’e diyemedim,diyemezdim.Yiğit’in beni ne kadar çok sevdiğini biliyordum.Ama onunla olamazdım.
Ondan ayrılmak istediğimi söylediğimde bunu yapacağını ,canına kıyacağını düşünemedim.Bu kadarını tahmin edemezdim.Zaten onun en büyük yanılgısı uğrunda ölünecek bir aşk aramasıydı.Oysa aşk uğrunda yaşanılası,birlikte yaşlanılası bir duygudur.Bunu bilemedi..
Şimdi Umut ,ben sana böyle bir aşk sunuyorum.Ve sana ilk tanıştığımız gün de söylediğim gibi ‘silerim’ diyorum ,yani senin uğrunda ,senden başka her şeyi silerim.Bu aşk uğrunda tüm olumsuzlukları ,engelleri,bu aşkı köreltecek her şeyi silerim.
Sen de gel bu aşkı en başından yaz.
Bizim aşkımız öyle tek kurşunla yerle bir olacak bir sevda olmasın.Bir ömür boyu sürecek, uğrunda yaşanılacak , sonsuza dek yaşayacak bir aşk olsun.
Melek sözlerini bitirdiğinde ellerini Umut’un elleri içinde buldu.
Ve o günden sonra Melek ile Umut’un aşkları , u/mutsuz aşklara ve aşıklara bir UMUT oldu...
_________________________
Not: ’Bir Umut’ adlı hikayenin , ilk altı pragrafının (giriş kısmının) yazarı olan değerli arkadaşım Emre İnan’a , bu hikayenin oluşmasını teşvik ettiği ve böyle bir hikayenin oluşmasında esin kaynağı olduğu için teşekkürlerimi sunuyorum..
YORUMLAR
Seven sevildiğini bir şekilde hisseder sanıyordum ama Umut, Melek'in aşkını nedense hissedememiş. Olan Yiğit'e olmuş ama hiç kimse için ölmeye değmeyeceğini öğrenemeden ölümü seçmiş ne yazık ki. Yazıf bir karaktermiş. Aşkı için daha fazla çaba sarf etmeliydi ya da uzaktan sevmeye devam etmeliydi... Kim bilir, günün birinde onu da sevebilecek biri çıkardı karşısına.
Güzel kaleme alınmış bir öykü, beğenerek okudum.
Tebrikler günün yazarına.
sevgilerimle...
Dil-i Edebiyat
Sevgi ve saygı bizden efendim ..
Dil-i Edebiyat
Aynı şekilde saygılar sunuyorum :)