Ham Maddeler: Tel Zımba
Şu 1: Gece olduğunda çok farklı olayların vuku bulmasını bekliyorum. Yani ne bileyim her yer karanlığa bürünüyor, canlılar yuvalarına çekiliyor, mesai, koşturmaca sona eriyor ya birkaç saatliğine de olsa. Yıldızlar falan. Bir şeyler olmalıymış gibi sanki aşina olmadığım. Ama olmuyor.
Şu 2: Yabancı dil işini çok hafife alıyormuşum. Öyle sandığım kadar kolay bi’ iş değilmiş. Birebir konuşmaktan bahsediyorum. Yoksa yaz desen yazarım birkaç satır. Geçen iki turist geldi motorla, 10 dakika boyunca yalnızca iki kelime kullanabildim: go ve right. Ha bir de çok sevimli tür şu turistler. Kafalarında kask olmasa gidip sevecektim inan.
Şu 3: Hala daha oynak altyapılara duygusal sözler yazan popçular var. Lan yapmayın. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Şu 4: Son zamanlarda çok derin mevzulara girmeye başladım. Sicim teorisidir ruh bilimidir vesaire. tabi bunları felsefeyle de harmanlayıp bünyeye aldığımda etki alanı genişliyor. Bir kaptırıyorsam saatlerce. Tamamen kopuyorum dünyadan. O kadar saat soyut mevzulara kafayı taktıktan sonra açıp ‘İşler Güçler’ izlemek ufak çapta sıkıntılar doğuruyor. Geçişte problemler yaşıyorum. Enginlere sığmıyor, taşıyorum.
Şu da 5: Bir çocuk tanıyorum. İlkokula gidiyor. Müzik dersi var o gün, elinde de blok flüt. Yol boyunca ‘Yaşasın Okulumuz, Oynaya Oynaya Gelin Çocuklar’ gibi klasik parçalar çalıyor, çalmaya çalışıyor neşeyle. Bir çocuk daha tanıyorum. İlk çocuğun aksine flütü formasının altında gizliyor yol boyunca.
H. Barış Beledin
cellde.tumblr.com