9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
772
Okunma
Bir tanıdığım var,tanıdığım diyorum onu herkes tanır..ana sınıfı öğretmeni, yıllarca çocuk özlemi çeker ve bir oğlu olur,geçenlerde oğlunun onuncu yaşını öğretmen evinde kutladı..
Her sabah saat dokuzda öğretmen evine gider,kapanıncaya kadar oradadır.Sabah kahvaltısını,öğle yemeğini,akşam yemeğini orada oğlu ile birlikte yer..Mazereti geçerli”oğlan oyun oynamak istiyor,sokağa yalnız göndermeye korkuyorum bende onunla çıkıyorum..” doğrudur.. ne diyelim.Yağmurlu bir havada,öğretmen evinin önünden geçiyorum..birisi seslendi.Baktım.. Esma..Şemsiyesini açmış masada oturuyor..”Gel,otur biraz yanımda bak..ben çay içiyorum,sana da söyleyeyim.” Onu öyle görünce güldüm.” “Esma,işim acele olmasaydı, inan şemsiyemi açıp ben de otururdum senin yanında..başka sefere” dedim..ve gülmeye devam ettim.
Çevredeki lokantacılar,pideciler,pizzacılar,tostçular onu tanır..istediği yiyeceği sipariş eder
Öğretmen evinde oğlu ile birlikte afiyetle yer.Geçenlerde çok lüks bir lokantadan..pilav,göveç,kuru fasulye ve sütlaç ısmarlamış..çok büyük bir tepsi ile gelince bir utanmış,bir utanmış..
Her nasılsa geçen hafta, bir gün öğretmen evine gitmemiş,Eve kıymalı pide söylemiş.. Pideci “Ne! Oldu, abla hayret..sen bu gün öğretmen evine gitmemi.şsin “ deyince ikisi de gülmeye başlamış,Pideci dövüne dövüne gülüyormuş esma da onun dövünmesine gülüyormuş.. kalabalık bir gurup içinde anlattığında bizde dövüne dövüne güldük..