- 794 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Zoraki Tebessüm
Vücudumun işgalinin başladığı saatlerde, beynimdeki bütün gücü seferber ettim. Karanlık çöktüğünde, vücudumun her köşesinde açılan cephelerden bedenime mermiler yağarken bedenimi terk etmekten başka çarem kalmıyordu. Kollarımın kelepçelenmesine ve esir edilmeye tahammül edemeyeceğimi bildiğim için kaçıp bir gün intikam alma hayalleriyle yaşamayı tercih ettim.
Ruhumun bedenimi terk edip olan biteni dışarıdan seyretmesi her ne kadar bedenime yapılan bir ihanet olsa da, bunun karşılığını elbet bir gün vereceğimi kazıdım ruhumun silinmez varlığına. Boş kalan bedenim aldığı darbelerin acısını hissetmezken, ruhumdaki ihanet sancısı ağrılara sebep oluyordu. Bedenimi yağmalayan işgal kuvvetleri, zafer çığlıkları ile kulaklarımı inletirken, ruhumun çıkmayan sesi ile bağırıyordum:
- Ruhuma sahip olamazsınız, ruhuma asla sahip olamazsınız..!
Duyamadıkları bu sesle beraber bedenimin boşluğunu anlayan varlıkların bir anlık şaşkınlıktan sonra söz alan sinirli hırıltıları, yüzümde zaferi anımsatan bir tebessüme sebep oluyordu. Bu ufak gülümseme, zaferin doyulmaz tadını damağımda bırakmıştı.
Düşmanın, istediğini elde edemeyip gitmesiyle beraber, hırpalanan bedenime utanç duygusu ile geri döndüm. Bedenimi hissetmeye başladığım dakikalarda, aldığı darbelerin şiddetini anlıyordum. Üzüntüyle boğulmaya başladığım bir anda, içimden gelen bir dost sesi bana seslendi:
-Merak etme. Bu beden sen yokken hiçbir acı hissetmez. Senin varlığın olmadan bir şey ifade etmez…
Bu sesle teselli edilirken, hissettiğim üzüntüler yerini hayallere bırakıyordu. Biliyordum ki yine geleceklerdi. Ama ben bu sefer kaçmamaya yemin etmiştim. Ne mücadele vereceksem bedenimde, ne acı çekeceksem bedenimde çekecektim…
Çok geçmedi. Yine uykunun dahi korkudan kaçtığı, beni terk ettiği bir gece, düşmanların savaş çanlarını çaldığını hissettim.Bu his üzerine, ilk kez bedenimi terk etmeyeceğim bir savaşa gireceğimi düşününce, ellerim istemsiz titremeye başlamıştı. Korkmadığımı biliyordum ama ellerimin titreyişini durduramıyordum. Bedenimin çekeceği acıları hissetmeye hazır ve gereğinden fazla cesaretliydim. Korkuyu yenmenin gururunu yüreğimin her köşesinde hissedince, büyük bir çığlıkla yatağımda doğruldum. Karşımda duran aynada, gözlerimin içindeki öfkeyi görünce kendimi yenilmez bildim. Yataktan kalkıp ayağımı yere bastım ve ziyaretçilerin benim için geldiklerini düşündüğüm yola; karanlık koridora yöneldim. Düşmanın üzerine yürümek bana gücü öğretti. Korkmamak ve kendini yenilmez hissetmek bana cesareti öğretti. Bu duygularla evin bütün karanlık odalarını dolaşırken, beni yenebilecek bir korkunun olmadığını anladım. Boşuna kaçmıştım önceleri ama yaşadıklarımın boş olmadığını biliyordum. Çünkü tüm bu olanlar bana gereken bütün duyguları öğretmişti. Bu korkular sayesinde artık korkusuz olmayı öğrendim. Yüreğimin bana verdiği güçle, zihnime kazıdığım o sözle, onların üzerine gittim ve artık zaferi tatmıştım. O gün bu gündür kazandığım bütün güçleri hayatıma uygulayarak, korkusuz olmayı öğrendim ve şimdi hiçbir korku beni kendimden kaçıramıyor. Hiçbir korku elimi, ayağımı titretemiyor. Belki tüm düşmanlarım bana kin besliyor, ayağımı kaydırmak için eksik bir yanımı arıyor ama karşımdaki her ne olursa olsun ben savaşa girerken yüzümdeki o gülüşü, gözlerimdeki o kendine güven ve korkusuzluk duygusunu bırakmayacağım.
Yunus Lekesiz
YORUMLAR
bazı cümlelerde kelime kullanımı o kadar güzel ve ahenkli ki,aynen ünlü bir yazarın kitabını okur gibi hissettim tebrik ederimm yüreğinize sağlık..