hoşgeldin
Kendimden ne kadara uzaklaştığımın farkında değildim, hayallerime Fransız kaldığımın da… Herkes gibi içimde türeyen boşluklarla yaşamaya alışmıştım. Hatta o derece kör olmuştu ki gözlerim yalnızlığımın asıl sebebinin içinde yaşadığım kalabalıklar olduğunu bile göremiyordum.
Seni tanıyana kadar…
Hayallerimin peşinden koşmayı bıraktığım an gençliğimi kaybetmişim meğer. Sen ruhuma aşkla beraber gençliğimi geri getirdin yani beni kendime getirdin.
Bir perde aralığından sızan gün ışığı gibi hayatıma girdin. Sağır edici sessizliğimi yırtan bir aşk şarkısı gibi… Seninle her gün biraz daha kendime, benliğime yaklaşıyordum. Senin hiçbir şeyin farkında olmayan duruşun bile yetiyordu bazen bana. Hayallerini terk etmemiştin ya, içindeki dünyayı dış dünyanın tüm pisliklerine rağmen muhafaza edebiliyordun ya o yetiyordu işte.
Sevmeyi özlemiştim. Kalbimin aşkla çarpmasını, beklemeyi, hatta dünyalara değişemeyeceğim sevdam uğruna savaş vermeyi… Bazen canım yansa da bu tatlı telaşı özlemiştim. Sen hem bana özlediklerimi geri verdin hem yepyeni duygular kattın hayatıma. Umutların çoğu zaman bize gerçeği gösteren ışıklar olduğunu öğrettin. Ağlarken gözyaşlarımla ruhumu yıkayabileceğimi… Sen farkında olmasan da on yedi yaşımda bıraktığım harikalar diyarımı geri verdin.
Hayatıma iyi ki geldin, hoş geldin…