- 1510 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Dünleri de Taşır Gün
Dünleri de taşır gün ki günün dünündedir yarınlar…
Her gün her saat her an güncellenir yaşam sürükler anılarıyla geçmişini geleceğe…
Anı anı birikir biriktirir kimliğe kişiliğe dönüştürür karakter büyütür bebeler..
Annedir babadır kardeştir ailedir bilgidir inançtır Allah’tır vatandır bayraktır tarihtir gönlünde sevgi göğsünde iman dilinde özgürlük türküsü sevinçtir doğumdur bayramlar…
“30 Ağustos Zafer Bayramı”mız kutlu olsun... (30.Ağustos.2012)
Geçmişten günümüze insanlığa hizmet edenleri üzerinde var olduğum vatanım uğruna canlarını verenleri rahmetle minnetle saygı sevgiyle anıyorum rabbim cümlesinden cümlemizden razı hoşnut olsun ebedi aleme göç edenlerin mekanları pür-nur cennet olsun bizleri de doğru güzel yollardan ayırmasın inşallah.. El Fatiha...
Fatiha Sûresi
“Bismillahirrahmanirrahim…
Elhamdü lillâhi rabbil’alemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na’budü ve iyyâke neste’în, İhdinessırâtel müstâkim. Sırâtellezîne en’amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn… amin..”
Anlamı
« Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur…
(Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir… amin »
Her günümüz insanlığın zaferi olsun..
Dünleri de taşır gün ki günün dünündedir yarınlar…
Her gün her saat her an güncellenir yaşam sürükler anılarıyla geçmişini geleceğe…
Anı anı birikir biriktirir kimliğe kişiliğe dönüştürür karakter büyütür bebeler..
Annedir babadır kardeştir ailedir bilgidir inançtır Allah’tır vatandır bayraktır tarihtir gönlünde sevgi göğsünde iman dilinde özgürlük türküsü sevinçtir doğumdur bayramlar…
İnsan karakteri gibi ulusların da karakterleri vardır..
Her ulusun karakteri o ulusun geçmişten güne sürekli oluşturduğu; yaşam biçimi.. kültürü insanlık ilişkileri tarihidir… her tarih kendi karakterini belirler..
Bir ulusu tanımak isterseniz o ulusun tarihini çok yönlü inceleyiniz..(çıkarlarına keyiflerine göre tarih yazıcılarına, tarihi yanıltmaya çalışanlara lütfen dikkat!..)
Tarihler ulusların karakteridir;
Kültürüdür.. yaşamıdır.. yazılımıdır.. hafızasıdır.. kaderidir.. geçmişidir.. bugünüdür.. yarınıdır.. geleceğidir…
Tarihi geçmişi yok edilmiş silinmiş bir ulus;
hafızasını kaybeden insan gibi bilinçsiz, kukla gibi istenilen her yöne sürüklenen, kumandası başkalarının elinde olan bir robota dönüşür…
Geçmişini unutmayan; olumlu-olumsuz tüm yönlerini inceleyerek dersler çıkararak ilerleyenler, her zaman ayakta sağlam adımlarla insanlık yolunda büyüyerek, etraflarını aydınlatarak ilerlerler..
ör: ABD nin kuruluşunda vakıflarıyla yönetim sistemiyle vs örnek aldığı TC kurucusu Atatürk’ümüzü de yetiştiren Osmanlı İmparatorluğu gibi…
(gerçekler niçin saklanır kötülemek saklamak kime hizmettir acep.!! Bunun vebali büyüktür.. arşivlerimizin tamamı halka açılmalı, gerçekler ortaya konmalı, gizli-saklı hiçbir şey kalmamalı, dünyaya örnek olan şanlı tarihimizi hepimiz herkes bilmelidir..!!)
Geçmişini unutanlar unutturulanlar aynı acıları tekrar tekrar yaşamaya mahkumdur...
Köleleşmişsen eğer;
ya geçmişini unuttuğundan ya da ayakta uyutulduğundandır...
zira; tarihi en doğru en iyi yorumlayan ders alarak ilerleyenlerdir dünyaya hükmedenler...
adete bir ihanet belgeseli.!! "Okkayla Satılan Tarih"
Osmanlı tarihi arşivinin 1931 yılında Bulgarlara kuru ot paçavra fiyatına satıldığını biliyor muydunuz.!!!
(dünya arşivcilik tarihinde tek örnek olan milli hafızamız hangi akla kime hizmet ne için satıldı acep..!!!)
bu feci olay karşısında şair Midhat Cemal Kuntay alttaki dizeleri söylemiştir:
"Bizden iki üçyüz sene evvel uyananlar
Hâlâ uyuyanlardaki mahiyyeti görsün
Efsanesi kaybolunca kıyametler koparanlar
Tarihini okkayla satan milleti görsün"
(konu ile ilgili linkteki videoyu lütfen izleyiniz..)
www.dailymotion.com/video/xeop1q_osmanly-aryiv-belgelerini-satan-dey_news#from=embediframe
“haram yiyen orduyla beldeler feth edilmez” Yavuz Sultan Selim
Mısır seferine giderken Gebze’de mola verilir ve askerler çadır kurarlar. Etraf bağlık ve bahçeliktir. Yavuz’u korkuyla karışık bir korku alır. Derhal Yeniçeri Ağasını çağırır ve emreder; “Ağa bütün askerlerin heybesini yokla, heybesinden meyve çıkan askeri bize getir.” der.
Yeniçeri Ağası aratır fakat bir şey bulamaz. Yavuz ellerini açarak;
“Allah’ım şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu nasip ettin. Eğer askerlerimin içinden birisi sahibinden izinsiz bir tek elma yeseydi ve ben bunu haber alsaydım bu seferden vazgeçerdim. Çünkü haram yiyen orduyla beldeler feth edilmez”
Yıllar önce bir tv programında AB girebilme şartı olarak “Kemalizm”in kalkması gerektiği konuşmalar arasında geçiştirildi…
Aileyi bile yönetmek zorken elbette devasa bir aile olan ülkeyi milyonlarca insanı yönetmek hiç kolay değildir..
ülke yöneticilerinin yönetime talip olanların kendilerini her yönlü çok iyi yetiştirmeleri dünya tarihini çok iyi bilmeleri bu konunun ve diğer konuların uzmanları bilim adamları ile sürekli görüş birliği içinde olmaları gerekir.. bu da yetmez sevgi-saygı dolu insancıl bir yürek evrensel düşünen akılcı ileriyi gören yöneticilik vasıflarına sahip erdemli özellikleriyle topluma önder örnek yönetici olması gerekir..
dünyada uygulanan kapitalist maddeci insanlığı erdemi katleden politik sistem artık değiştirilmeli Türkiye bu konuda örnek önder lider olmalıdır..
(asili devre dışı vekil sisteminde; asilde gerektiğinde etkin olabilmeli.!! tehlikelere karşı ülkesini koruyabilmelidir.. daha iyi bir sistem buluncaya kadar acilen sistemde iyileştirici düzenlemeler şart!..
hanedanlık sisteminde; bir krallğı imğaratorluğu dışardan müdahale ile ele geçirmek çok zor..
günümüz demokrasisinde ise; çoklu-değişken yönetim sistemine müdahale etmek ele geçirmek çok kolay.. şimdilerde parası olanlara yönelik olsa da herkese açık olmasının güzelliğinin yanı sıra, her türlü tehlikeye de açık.!!
halkı basın-yayın tv interden vs yollardan tiyatral görüntülerle şovenistlerle ikna etmek, iyi olanları kötü, kötü olanları iyi göstermek, yanıltmak kandırmak çok kolay.. dolayısıyla ülkeler tehdit altında gücü ele geçirenler ülkelerin meclisine tüm partilere kolaylıkla adamlarını yerleştirir çıkarlarına uygun istediği kanunu çıkarttırır erdemsiz kişiliklere istediği her şeyi yaptırabilir.. bu zamanda parayı veren düdüğü çalar vesselam..:)
asili devre dışı vekil sisteminde; asilde gerektiğinde etkin olabilmeli.!! tehlikelere karşı ülkesini koruyabilmelidir.. daha iyi bir sistem buluncaya kadar sistemde iyileştirici düzenlemeler şart.!!)
Bardağı taşıran son damla gibi görünse de aslında bardağı taşıran ilk damladan itibaren içinde birikenlerdir..
Her dönemden beri büyüyerek süregelen ve özellikle bu son dönemde yaşadıklarımız;
Ülkemizin güvencesi olan orduyu gözden düşürerek yok etme planları,
Ailelerin çocuklarını askere yollamamaları için uygulananlar;
Şehitlerin çoğalması Allah vatan millet yoluna can vermenin kutsal olduğu bir inanç sisteminde paralı askerlik zengin-fakir ayrıştırma planları
(hâlâ bir VATANIMIZ varsa bu inanç sistemimizin –şehitliğin- kutsiyetinden sağ duyulu insanlarımızın varlığındandır)
Atası vatanı tarihi inançları aynı-farklı kardeşleri birbirine kırdırma bölme parçalama yeni rant yolları oluşturma yeni sömürü düzeni planları,
Geçmişten günümüze uygulanan “böl-parçala-yut” planına uygun olarak kasıtlı oluşturulan açık-kapalı, türk- kürt vs olayları…
insaf yahu harfleri dahi aynı… kardeşlerim dikkat..!!
T Ü R K = K Ü R T …( kökeni K U R T..:)
t, ü, r, k = k, ü, r, t
bizim aynı ırk aynı inançtan kardeşlerimize topraklarımızı böldürmeye çalışırken
kendileri Kızılderililerin ülkesini zorla gasp edip zencileri dışlayarak; farklı etnik kökenli uluslarla bir arada yaşarken;
bize insan hakları soykırım mavalını okuyan
kendileri idam yaparken (bize idamı yasaklatan.!!)
bize din-devlet ayrı laik olmalı derken kendileri mecliste incile el basarak yemin eden
ABD nin farklı ırk iddiasıyla yaptırdığı bilimsel genetik inceleme raporu sonucu..:)
ABD gen tarama sonucu: Türk-Kürt gen uyumu %97 genleri aynı..:).. inançları aynı.. tarihi aynı kökleri aynı vatanı aynı ..!!!!
gen raporundan çok önce tarihe tarihi araştırmalara çok önem veren Atamız 04.10.1932 yılında "Diyarıbekir Gazetesi"nin sahibine verdiği demeçte bakın ne diyor;
ATATÜRK diyor ki
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
(Atatürk 04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, Diyarıbekir Gazetesinin Sahibine Demeç.)
(kaldı ki; hangi kökten hangi inançtan olursa olsun bu topraklar üzerinde geçmişten günümüze var olmuş TC nin çatısı altında bir olmuş birlik olmuş herkes bu ülkenin evlâdıdır..
Her vatan evladının görevi ise;
Başkasının aklını değil kendi aklını kullanmak (etki altında kalmamak kimseye maşa olmamak) zamanı boşa harcamamak araştırıcı bilgili bilinçli yararlı örnek önder olmak;
Geçmişine geleceğine atalarına ülkesine birliğine dirliğine yani kendisine kendisini var eden her şeyine her değerine vatanına sahip çıkmak s-empatik sevgi saygı bilgi dolu yürekle tüm varlıkları insanlığı kucaklamak…)
Eğitim sistemlerinin sürekli değişimi;
Artık bebelerin de ruh-beden sağlığına uygun olmayan koşullarda okula başlaması (ki kesinlikle okul öncesi eğitime dönüştürülmeli okul öncesi eğitim mecburi olmalı bu konuda eşitlik sağlanmalı)
Ülkenin temel taşı olan;
Aile bağlarının, kardeşlik bağlarının, ülkü bağlarının, tarih bağlarının, din-inanç bağlarının dil bağlarının gevşetilerek kopartılmaya çalışılması,
… ve diğerleri…
Birlik bütünlüğü parçalayan yolda toplumu rahatsız eden, ürküten tehlikeli bir ivme kazanmıştır…
Dünya evimizde, tüm insanlık kardeştir birlik beraberlik esastır ne yazık ki bugün ki dünya düzeninde güçlü olanlar diğerlerini sömürerek varlıklarını sürdürmektedirler..
Bukalemun ruhlu sömürü renkten renge şekilden şekle dönüşerek son hızla yoluna devam etmekte;
Maddi-manevi zenginliklerle yüklü; jeopolitik yapısı, coğrafi yapısı, tarihi, iklimi, florası, insan kaynakları, hayvan türleri, madenleri, yerüstü-yeraltı suları: denizleri akarsuları kaplıcaları içme suları…vs ile bir yeryüzü cennetiyiz…
(ki dünyada içilecek su %2 ilerdeki savaşlar su yüzünden olacak!!! doğanın dengesini bozma iklimi bitkileri hayvanları doğal zenginlikleri yok etme pahasına bu kadar çok baraj yapmak akarsuları yabancılara satmak niye acep kime hizmet..!!!!)
(yerli tohum ekiminin yasaklanması.. genleri değiştirilmiş insan doğasına aykırı geni bozuk ürünler.. toprağı zehirleyen katleden tohumlar suni gübreler... şifa olan zeytinyağı yerine damarları mahveden katı sentetik yağlar.. akıcı olsun diye siyanür katılan tuzlar…
kanserojen pet şişeler, plastik torbalar, kap-kacak biberonlar doğada kolay parçalanamayan plastik ürünler… diş macunlarındaki içme sularındaki paketlenmiş ürünlerdeki tehlikeli kimyasallar… vs vs.. yapılmak istenen ne sağlıksız akıl sağlığı bozuk toplum mu oluşturmak amaç ne kime hizmet..!!...)
“zeytinyağlı yiyemem aman basma da fistan giyemem aman”
Bu şarkının nasıl çıktığını biliyor musunuz işte ibretlik çok ilginç öykü..!!!
"Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia). ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır.
(Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).
Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…” Prof. Dr. Kenan Demirkol
(Zeytinyağlı yiyoruz aman basma da fistan giyiyoruz aman ne haltlar çevirdiğinizi biliyoruz aman..:)
Atalarımızın kanlarıyla suladığı vatan topraklarını onları öldürenlerin torunlarına satmak hangi akla kime hizmet acep..!!
(geçmiş koalisyon döneminde bu kanunları hazırlayıp imzalayanlar ve bunları uygulamaya koyanlar mezarda ataların kemiklerini sızım sızım sızlatanlar vatanı satanlar yatacak kabir bulabilecek misiniz acep sizler ülkeye gelir olsun diye kiralayabilirsiniz ama satamazsınız)
Keşişin Fatih’e söylediği
– İstanbul, Türklerin elinden savaş ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki ellerindeki emlak ve toprak azalacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.
Bu falın bildirdiği sonuçtan ileri derecede müteessir olan Fatih, ellerini gökyüzüne kaldırarak:
“İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua etti.”
“Kritovulos, 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir tarihçidir. İstanbul’un fethini ve diğer önemli olayları, savaşları yazıp Fatih Sultan Mehmed’e takdim etmiştir. Ve Fatih’in takdirini kazanmıştır. tarih-i sultan mehmethan-ı sani. yazarı: kritovulos yıl: 1328 fatih sultan mehmet bu tarihi yazan kritovulos u imroz adasına kral yaparak ödüllendirmiştir.
Kritovulos’un Fatih dönemindeki on yedi yıllık olayları yazdığı, İstanbul’un Fethi adlı kitabında İstanbul’un nasıl elden çıkacağını bir falcının gözünden anlatmakta ve sanki bu günlere nazire yapmakta.
Fatih, İstanbul’a girip Ayasofya önüne geldiği zaman, derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği yöne bir adam gönderdi. Sakalları uzamış, perişan durumda bir keşiş bulup getirdiler. Huzura çıkardılar. Korktu, teskin ettiler. Neden zindana atıldığını sordular.
Keşiş, Türklerin kuşatma hazırlıkları sırasında Kostantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp alamayacağını bildirmek için remil açmasını söylediğini; remilde İstanbul’un Türklerin eline geçtiğini bildirmesi üzerine, Kostantin’in kızarak kendisini zindana attırdığını anlattı. Keşiş sonra, “demek remilim doğru imiş” diye ekledi.
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil açmasını ve doğruyu söylerse armağanlar vereceğini bildirdi. Keşiş yeniden, bu defa Fatih için remil açtı. Ve remili şöyle yorumladı:
– İstanbul, Türklerin elinden savaş ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki ellerindeki emlak ve toprak azalacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.
Bu falın bildirdiği sonuçtan ileri derecede müteessir olan Fatih, ellerini gökyüzüne kaldırarak:
“İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua etti.” alıntı
Yeşil alanları, oralarda yaşayan yeşil alanların esas doğal sahiplerini; bitkileri, hayvanları yakmak yok etmek suları iklimi bozmak doğayı katletmek yok etmek pahasına her tarafı beton yığınına dönüştürmek doğal dengeyi bozarak bindiği dalı kesmek hangi akla kime hizmet acep..!!
Doğal kaynaklarla bezeli her açıdan cennet ülkemiz iştah kabartıcı dolayısıyla gözü doymak bilmeyenlerin tehditi altındadır..
AB tarihi ekonomisi çökmüş kendilerine yeni kaynak arayan sömürü zihniyetli ülkeler topluluğudur.. kendilerine çare olamayanlar başka ülkelerin derdine nasıl çare olacaktır bunu iyi düşünmek geleceği görmek lazımdır..
Komşularımızla dost olmalı lâkin kendi birliğimizi kendimiz oluşturmalıyız…
…Bizim Allah’tan ve kendimizden başka kimseye ihtiyacımız yoktur!..
En büyük arzumuz
“Savaşsız bir dünya” bugünki şartlarda henüz mümkün olamayan oldurulmayan..
zira geçmişten günümüze insan eğitimi istenilen olması gereken seviyeye henüz ulaşamamıştır en acı gerçek budur..:(
"Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme " mevlâna
Güzel ülkemin güzel niyetli insanları bu yüzden hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız; vatanımıza milletimize atalarımıza bayrağımıza ilime alime inaçlarımıza ülkümüze tarihimize dilimize kültürümüze sanatımıza sanatçımıza birlik beraberliğimize ailemize kardeşlerimize evlatlarımıza komşularımıza hayvanlarımıza bitkilerimize sularımıza madenlerimize taşımıza toprağımıza sevgimize saygımıza hoşgörümüze bilgiye… velhasılı kendimize sahip çıkalım herkesi her şeyi sevelim koruyalım…
Her gün insanlığın zaferi olsun insanlık bayramı kutlu olsun…
Sevgim saygım selamlarımla…
Sabiha*)* Küçüktüfekçi
YORUMLAR
samimiyetle yazılmış güzel ve içten duyguları bir arada buldugum güzel bir yazıydı yazan yüreği gönülden kutlarım selam ve dua ile
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
bayram kutlaması yazan dostta çalakalem cevap yazaym derken bir baktım taşmışım sayfama ekleyip dostlarla paylaşayım bari dedim yazım hataları affola..:)
sağolasınız Hüseyin dost teşekkürlerim duyarlı gönlünüze hayata kattığınız eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız..:)
sevgim saygım selamlarımla..
Savaşsız bir dünya
Seviyorum seni ,ara atışlarda güldürdün beni :))
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
ağlaya güle yola devam..:)
canımsın sağolasın Aysu'm teşekkürlerim hayata kattığın eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsın bitanem sevgilerimle..:)