sevgi üzerine notlar
Düşünürken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Resimler,sesler,sözler çoğu kez kendimi başka başka kıyılara vurma nedenim oluyor. Ya da anlamsız şeyler..
Birine bir şeyler anlatmak, ona dünyamızın kapılarını aralamamızdan başka nedir ki? Eski bir Fransız romanında yaşanan romantik maceralar ya da Türk filmlerindeki gibi entrikalarla dolu olsada mutlu biten aşklar.. hiçbirini yaşamak için yeterli isteğim olmadı. Ya maceranın sonunda ne olacağı belli oldu ve yola çıkmaktan vazgeçtim; ya da yola çıkacağım insanlara güvenim tez zamanda eridi ve masal başlamadan bitti. Aslında gerçek hayatta hep böyle olurdu değil mi? Kimse bizim gözümüzde büyüttüğümüz gibi kusursuz,eşsiz ya da en azından her yaptığı affedilecek kadar masum değil. Aşık olmak bir ruh hakimiyeti boşluğudur. En beklenmedik anlarımızda ihtimal vermeyeceğimiz insanlara kayar gönlümüz. Belki de o kadar çok birini sevmek isteriz ki o anda artık ne olursa kim olursa sevmeye meylimiz olur. Genellikle aşık olduğumuz kişiyi pek fazla tanımayız. Karşımızdaki kişiyi bazı kalıplarımızın içine sığdırır sonra ona aşık olduğumuzu zannederiz. Mesela bir yerde otururken yanımızdan geçen bir çocuğu sevmesi onun iyi bir ebeveyn olacağını göstermez. Uzaktan sevmek kolaydır ama herkes sorumluluk alamaz. Sevsede iyi anne baba olmak bambaşka bir olaydır. Ama biz o kadar istekliyizdir ki onu o kalıba koymaya ‘evet,evet!’ deriz, ‘ne güzel bir aile oluruz,bak o da seviyor çocuk bende’. Belki de şu hayatta en son istediği şey bir çocuk sahibi olmaktir...
Öte yandan bizim dışımızda da bir dünya var ve biz kendi hayatımızı zor idare ederken başkalarının hayatını kontrol altına almaya çalışmamız ne büyük tezattır! Birden bire birinin her şeyi,hayatının merkezi olmayı beklememiz neyin kafası? Oysa güzel olan ne çok çabuk oluverir ki? Sabır,sükûnet,huzur,emek..daha nice şey gerekir yeşertmeye bir yürekte sevgiyi..
Hayatta çok keskin virajlar,dik yokuşlar,taşlı yollar hiç eksilmeyecek bunu biliyorum. Önemli olan bütün bu zorlukları aşarken yanımızda sevdiklerimizin olması bence. Çünkü ağladığınız zaman ‘geçecek hepsi’ diyerek elinizi tutan biri yoksa kaybedensinizdir. Tek başına ne acı ne sevinç yaşanır. Akşam eve geldiğimde sofrada bana eşlik eden tek şey gölgemse bazı duvarları yıkıp kalbimden içeri birilerini alma zamanım gelmiş demektir. Umarım kimse hak etmediği insanların hayatlarında yer edinmez. Sevdiğimiz insanların hep sevenimiz olması dileğiyle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.