- 520 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
düşlerin çingenesi
Bir kadın gördüm.. içtiği sigaranın külünde ruhunu arıyordu…sigaranın o bitmişliğinde kendi tükenmişliğini görüyordu.. kim bilir belki onunla geçmişine hapsettiği dumanlarını bile hatırlamak istemediği hayalleri paylaşıyordu… farkında olmadı sigaranın külünün giymekten aşınmış küf yeşili şalvarına düştüğünü…usulca titreyen elleriyle savurdu içinde kendinden parçalar bırakıp o parçaları aradığı ateş yığınını … boyaları soyulmuş bir sürü derde ortak olan ahşap bankın üzerine kendi sırlarını bıraktı ahşaptaki her dokunun içine işledi gözyaşlarındaki sırlar…neydi onu bu kadar üzen yitip giden yıllar mıydı dönüşlerini görmediği insanlar mıydı yoksa onu bu kadar kaybettiren…o kadar çaresiz ve acılıydı ki sarıya dönen beyaz eşarbının boynunu morarttığının farkında bile değildi…ağzı kokuyordu ama karnının değil kalbinin açlığıydı bu kimsesizliğin, sevgisizliğin…sevmek istiyordu belki de ama kimi nasırlaşmış avucundaki kirli paralarımı yoksa onu bu hale getiren kişilerimi bilemediğinden günlerin içinde kendini dünde yaşıyordu.. yanına bir çocuk oturdu yeşil hırkasının kolu sümüğünü silmesinden olacak katılaşmıştı.. kadına baktı , kalbinden ne geçtiği gözlerinden okunuyordu acaba diyordu anneme söylesem bu teyze bizimle yaşayabilir mi…kadın yanındaki sıcak nefesi hissedip çocuğa yöneldi ….sustular …ama gözler konuşuyordu kadın içinden o çocuğun yerinde olmak istediğini söylüyordu. .aslında onunda bir yuvası vardı taşınmaktan yıpranmış ama içinde ışıkla ve bir tabak yemekle istese bir yuva olabilen bir çadır… .çocuk hiçbir şey demeden kalktı giderken arkasını döndü ve cebine ekmek alınması için konan parayı yaşanmışlıktan kırışmış ellere bıraktı kadın gülümsedi fakat bu gülümseme çok garipti yüzündeki hüzün bir an olsun gitmiş yerini teşekkürle çaresizliğin verdiği mahcubiyete bırakmıştı .banktan kalkarken arkasına dönüp sırdaşına veda etti ..kocaman okyanusta her fırtınaya zorlu dalgalara rağmen batmayan ahşap sandal gibiydi…içi bazen su dolardı ama ağlayarak boşaltırdı yüreğindeki denizi….yüzünün her bir kırışığında yılların çizdiği çizikler vardı.. gözlerinin içi sis doluydu bakan kayboluyordu soğuk kimsesizliğinde ..kendi gözlerine bakamazdı bu yüzden suyun yansımasından bile kaçardı… neydi onu bu kadar üzen belki de evlat acısıydı ..belki de bir sevgili… bir kadın gördüm yağan yağmurda yılların yükünden yaşanmışlıklarından arınmaya çalışan ellerini sadece bir damla için açan bir çingene gördüm.. bu düşlerimin düşlerin çingenesiydi. .uyandım