- 602 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BEN GAZETECİ OLSAYDIM
Önceki hafta içinde yaşanan aşağıdaki olaylarla ilgili buna benzer belki daha uzun ,belki daha içerikli yazılar yazardım.Şahsi olarak üzerime almadığımı,ama toplum olarak üzerimize almamız ve ders çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.
Basında çıkan şekliyle YÖK başkanının “Liseyi bitiren her öğrenci üniversiteye gitmek istiyor. Neden herkes üniversiteye yöneliyor? Çünkü, üniversiteler bedava. Bu, dünyanın hiçbir yerde görülmemiştir. Aslında üniversite eğitiminin paralı olması gerekiyor. Üniversiteler paralı olursa, isteyen öğrenciye 8-10 bin YTL kredi sağlanabilir. Herkes üniversite okumamalı. Ara eleman ihtiyacı için öğrencilerin bir bölümü meslek yüksek okullarına yönlendirilmeli” demiş. Bedava denilen üniversitelerin ÖYS puanları ile paralı olanların puanları arasındaki uçurumu yaratan bu zihniyetin ,Yazılı ve görsel medyanın ekranlarını kiralayan kariyerli ,paralı,çevreli ve nüfuzlu zat-ı ali lerinin çocukları Avrupa nın, Amerika nın en iyi okullarında , en iyi şartlarda burs ve benzeri desteklerle tahsillerini sürdürürken ,benim çocuğumun en ilkel şartlarda en mütevazi bir üniversitede benim gönderebildiğim para ile okumasını,kendi kısıtlı imkanlarımla yarattığım sığıntı gibi ,barınma ihtiyacını içine sindiremeyen , bu toplumun ve yüksek öğretim kuruluşlarının önündeki bir prof.un bu sözleri sarf etmesi ya amacı değişik bir konuşmadır ya da gazeteci tuzağıdır diye düşünüyorum.Bu düşünce Ta ilkokuldan başlayarak yüksek öğrenimin her kademesinde yaşanan paralı okuma hakkının sonucudur. Devlet ilkokulunda bile sınıf annelerinin ekonomisi iyiyse ve katkıda bulunurlarsa o sınıftaki temizlik,eğitim,bakım ve öğretim daha farklı dır.Zeka seviyesi diğer öğrencilerden az olan vede buna bağlı ÖSS puanı nerdeyse diğerlerinin 2/3 ü kadar olan paralı aile çocukları ,istedikleri üniversiteye kayıt yapıp,mezun oluyorlar.Bunun toplumda yarattığı kaos şöyle dursun,şimdi de neden herkes üniversiteye yöneliyor? deniliyor .Benim ve herkesin çocuğunun kendine göre hayali var, onu bu hayalden koparmaya kimsenin hakkı olmamalı… Adı geçenin yaptığı bu konuşma daha nezih ve nazik kelimeler seçilerek , kırıcı olmadan yapılabilir.
Maliye bakanının biz vatandaşlara ve ev hanımlarına hitaben yaptığı , müthiş konuşmayı ekrandan izleyip,basından okuyunca onu önce kendi vicdanına ,sonra Türkiye nin onurlu kadınlarına şikayet etmek istedim." "Kardeşim senin şu kadar gelirin var ayağını yorganına göre uzat diye diye boğazım kurudu. Şimdi adam kredi kartı buldu mu hazine buldu sanki. Harca Allah harca. Yarın öbür gün ödeyeceksin. Bu kadar kısa akıllılık olur mu? Neden benim sizin kredi yüksek borcunuz olmuyor? Sonra borcumu ödeyemiyorum intihar edeceğim. Ya etme kardeşim borcunu öde. Sanırım hanım beyi sıkıştırıyor. Hanımları bu konuda eğitin. Her şeyi istemesinler. Eşinin gelirini biliyor “ demiş..Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamızı ,gelirimizden çok harcama yapmamamızı söylemekten ağzında tüy biten bu fedakar Devlet adamımız kocalarından her şeyi isteyen hanımlara da nasihat ederek bizlerin yerine ne kadar üzüldüğünü söylemiş.bu anlayışından dolayı onu kutluyorum.Bu söylenenler bazı kesimler için doğru kabul edilebilse bile Ülkemin insanlarını incitecek ,belki aşağılayacak anlamların çıkabileceği sözcükler seçilmemeli bence.Eğitimli !! ve Aklı uzun !! olan hiç kimse kendi yaşamının ve aile huzurunun düşmanı olmaz. Bu konuşmada daha nezih ve nazik kelimeler seçilerek , kırıcı olmadan yapılabilir.
Ücretlilerin ve emeklilerin yaşam standardı ortada iken, maaşlarına komik sayılabilecek zam yapıldığı ve milletvekillerinin maaşlarına 1500 YTL zam yapılacak haberiyle ilgili meclis bahçesinde
TV muhabiri tarafından fikri sorulan vekil olduğunu sandığım kişinin ,uzatılan mikrofona verdiği cevapta " Ankara ya gelenlerin yemeğine yetmiyor maaşımız, yapılan zam da zam olsa bari " diyerek kendi maaşlarına gelen zammı alaylı bir gülücükle,yüz hatları gevşemiş şekilde ,kendilerine lütfederek oraya gönderen velinimetleri ve efendileri olan halkın gözünün içine baka baka küçümsemesinden dolayı ,herkes gibi benimde içimden çok şeyler geçti onun hakkında. .. Ama şu anda onu liderine şikayet etmekten ve de bize muhtaç olup ,önümüze geldiğinde ona dersini vermekten başka yapacak bir şeyimiz yok.
Bu söylenenler ; bizler için çalışan ,bizim hizmetimiz için Ankara larda kendilerini heba eden,ANKARA merkezli bir sistemde kendi sorunlarını çözmeye giden ve oraya gitmekten hiçde hoşnut olmayan seçmenlerine yemek ısmarlamaktan bir hayli dertli olan ve zor durumlara giren Milletvekillerinin ,kendi maaşları için doğru olsa bile ,bu konuşmayı daha nezih ve nazik kelimeler seçerek, kırıcı olmadan yapmaları gerekir.
Ben Devletimizin Yasalarına, insanların toplu yaşam kurallarına , insani ve mesleki etik değerlere saygılı davranarak ,harfiyen uyuyorsam birilerinin de uyması zorunludur diye düşünüyorum...
1990 lı yıllarda SSK Baş eczacısı olduğum dönemde ilaç firmalarının bana selam vermek için kaldırım değiştirdiği,firma yöneticilerinin benimle görüşme randevusu almak için neler feda etmedikleri bir dönemde sünnet olması gereken oğlumun sünnetini şaibe olmasın ve bana teklif edilmeye cesaret edilemeyen rüşvet veya hediye benzeri değerlerin bu bahane ile takılmasını önleyemeyeceğimden dolayı,sıradan bir sünnet kliniğinde törensiz ve düğünsüz yaptırıyorsam bu ve buna benzer durumlarda aynı hassasiyeti bütün vatandaşlardan ve de Ülkemizin bütün zat-ı ali lerinden beklemeye hakkım var sanırım.Aynı ülkede,aynı ideal ve değerlere hizmet amacıyla çalışıyorsak,benim için saygın olan bir davranış herkes içinde saygın olmalıdır.
23 yıllık eczacılık yaşamımı ,bugünkü rayiçle eczacıya 4000 YTL diploma kirası verilen bir ortamda devam ettirme çabam ve onurumu ,şerefimi,meslek ideallerimi bir memur maaşıyla sürdürme inadım,şu anda çok zengin ve kariyerli olmuş olsa da geçmişte diplomasını kiraya vermiş veya başkasının diplomasıyla ikinci,üçüncü eczaneyi açmış, buna benzer sebeplerle meslek yeminine,meslektaşlarına ve ideallerine ihanet etmiş eczacılardan bir fazla söz söyleme hakkını verir. Bazı konularda feragat etmek,başka alanlarda insana hareket kabiliyeti kazandırır.Buda onurlu yaşamların tesellisidir.
BENİM ÇOCUKLARIMIN ÜNİVERSİTE OKUMA HAYALİ VARDIR VE BU HAYALİ İLE İLGİLİ HİÇKİMSENİN YORUM YAPMA HAKKI YOKTUR.
BEN KENDİ YAŞAM STANDARDIMA GÖRE YAŞIYOR VE GEÇİNİYORUM. AYRICA EŞİM EĞİTİMLİDİR.BUNA GÖRE BİZ KISA AKILLI DEĞİLİZ.
HERKESİN HER ANLAMDA BİRİBİRİNE SAYGI GÖSTERME MECBURİYETİ VARDIR.
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
[email protected]