- 1537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tembellik ve Çalışkanlık
TEMBELLİK VE ÇALIŞKANLIK
Akrabayı Sık sık ziyaret etmemizi tavsiye eden, onlara yardım etmemizi salık veren bir dinin mensubu olarak, ziyaretleşmeyi tavsiye eden bir milletten gelen insanlar olarak insanın işini tamamladıktan sonra masa başında miskin miskin oturmaktansa en yakınındaki arkadaşını ziyaret etmesi güzel bir davranış değil midir?
Sizin “ Güzel davranıştır” dediğinizi duyar gibiyim.
Ama hayatta karşılaştığımız insanları ziyarete gittiğimiz zaman, belki arkadaşlarımız memnunluk duyarlar ama yanındaki paradan başka dünyası olmayan insan “ ya senin işin yok mu, buraya sık sık geliyorsun? “ diyerek ziyaretimizi değersizleştirmeye kalkabiliyor. O insana baktığımız zaman masasında oturarak sohbet ettiğimiz arkadaş ile tatlı sohbetimize bön bön baktığımı görüyorum. Yani ben boş zamanımda arkadaşımla faydalı sohbet etmek isterken o sadece odasında kitap gazete okumak yerine , güzel arkadaşlıkları desteklemek yerine onları eleştirmeye kalkıyor “ ben de onlar gibi güzel arkadaşlık kurayım “ demek yerine “şu arkadaşını ziyarete geleni kovayım ya da bıktırayım da daha gelmesin” diye düşünerek kıskançlıklarını ortaya koymaktalar.
İnsan çalışacak daha geniş alanlar aramak ile meşgulken, serbest zamanlarında başka yerdeki arkadaşlarını ziyaret ederek onlara bilgi vererek, onlardan bilgi alarak zamanını değerlendiren insanların davranışı, işi sadece kendi kurumlarında , dört duvar arasında gören miskinlere tembellik olarak görünebilmekte ve “işi olmadığı için buraya geldi, tembel olduğu için buraya geldi “ diye düşünebiliyor işte. Halbuki işi olmayan insanın sadece bilgisayar başında oturarak faydasızca internette gezinmesi, kitap veya gazete okumaması veya faydalı şeyler konuşmadan karşısındaki insana misafir geldiği zaman “ işin gücün yok da mı buraya geliyorsun” gözü ile bakması tembelliğin alası değil mi sizce? Böyle konuşan insana “ sende pısırıksın” desem bana ne yapmaz ki?
Hayatta kimi insana rastlarız ki bizim çalışkanlığımızı yere göğe koymaz. Kimi insana rastlarız ki tembelliğimizi bırakmaz. Başkası bizden çok dedikodu yapmasına rağmen bizi “ dedikoducuların anası” ilan eder. Hayatta bu tür insanlara rastlamak eskiden beni üzerdi ama artık üzmüyor da. Onlara acımıyorum da. Ne kadar üzülsek onların umurunda değil. Çünkü anne ve babadan öyle görmüşler, çocukları da onlardan öyle görmekteler ve onların çocukları da baba ya da annelerinden öyle görecekler.
Bize düşen galiba ziyaretlerimizi gözden geçirerek rahatsız olan insanlara ziyaretlerimizi azaltmak ve okumaya ve yazmaya odaklanmak olmalı. Kitaplar bizi ne tembel ne de çalışkan olarak görür okuduğumuz zaman sadece faydalı olur. Okumadığımız zaman bize hakaret etmez hiç olmazsa.
Şunu çok açık gerçek olarak görüyorum ki, insan ne yazık ki doğasından gelen dürtüler ile nankörlük yapmakta ve şeytana hizmet ederek çevresini de şeytana hizmet edenlerle doldurmakta, iyiliği emreden insanlar ile olmak ve onları anlamak ve sevmek bizi her zaman daha iyiye götürür.
Ne kadar eleştirsek eleştirilelim, ne kadar tembel olarak algılanırsak algılanalım da gene de topluma bizi dinleyene doğruyu söylemekten, bizi okuyana doğruyu yazmaktan, “toplumun çoğunluğu seni beğenmiyor” diyenlere inat azınlığa hitap etmekten de geri kalmayalım. Belki de doğrular azınlıktadır.
Tembel diyen tembel desin , çalışkan diyen çalışkan desin biz çabalarımızı seviyorsak ve onların birilerine faydalı olduğunu görüyor ve mutlu oluyorsak varsın çoğunluk da anlamasın. Doğada taşlarda çoğunlukta , kuşlarda çoğunlukta . Çoğunluğa değil, bizi anlayana bakarsak zaman gelir anlamayan da anlar. Sabırlı olmak da bir ödüldür anlayana Sabırla şükürle ve güzellikler ile hayatı yaşamak her şeye değer gene de.
Anlayan anlar ne yazdığımdan anlamayana da anlayan anlatsın.:)
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.