- 720 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CANIYLA OYNAMAK .....1
acaba kimbilir; kaç kişi ben gibi gelecek korkusu yüzünden, geleceğini kaybetti....
..........
düşünürümde bazen kader bana tuhaf bi yol arkadaşı gibi gözükür..sanki sizi nereye sürükleyeceğini nereye götüreceğini taa en başından belirlemişte arada bir sorumluluk üzerinde kalmasın diye, bazı yol ayrımlarında size sorar..en azından sorar gibi yapar..
aslında o ayrımlar geldiğinde kararlılığımız yada kararsızlığımız çizer yolumuzu..kararsız kalırsanız eğer, kader herzamanki gibi bildiği yoldan gider...acaba hayatımızın kaç yol ayrımında kendimiz karar veririz ne yana gideceğimize yada kararsızlığımız yüzünden bi yol ayrımını daha kaçırırız....
ve o ayrımlarda kararlılığımızı yada kararsızlığımızı belirleyen nedir....geleceğimizin pusulasını kararlarımız mı, yoksa kararsızlılarımız mı belirler.....
birçok yol ayrımında kendimize buradan dön diye haykırmak isterken ağzımızı bile açmadan geçip gitmişizdir..
ve,
o ayrımda karar verebilseydik nereye gidecektik..neler olabilecekti, hep bunu merak ederken başka bir geleceğe beşka bir hayata ahrazca yolumuza devam ederiz..nedir sessiz bırakan bizi, nedir çok istememize rağmen karar vermekten korktuğumuz..hislerimizden isteklerimizden, daha güçlü nasıl bir duygu var içimizde...
"hayat boyunca hiç karşılaşmayacak iki insan
birbirlerinin hiç bir şeyi iken, bir anda birbirlerinin herşeyi olabiliyor".......
VE BİR GÜN.......
bir kadının daha önce hiç beraber olmasığı bir erkeğin karşısında, utanarak sıkılarak "o" ilk düğmesini çözdüğü "an" vardır ki...iki insanın artık tek bir ten olma yolundaki ilk adımıdır....
iki insan arasındaki ilişkinin evrim değiştiren ilk "anıdır"...ve bi anlık bu olay artık ömür boyu unutulmayacak "o" andır...
böyle özel bi duyguyla başlayan ilişkinin yol ayrımında "kadın erkeğe, hayatım boyunca böyle sevmedim" der..
adamda kadına "canımı verecek kadar sevdim" der...
ve,
o yol ayrımı geldiğinde ikiside gelecekle ilgili bi söz bekler birbirinden...ikiside sesini çıkaramaz, tek kelime etmezler....
hayatlarının belkide en önemli yol ayrımlarında "kader’e buradan sap" diye haykırmak varken, sessizce bakarlar birbirlerine....adamda kadında kadere burada diyememiştir bişey....
her ikiside hayatlarının insanıyla yürüyemeyecektir artık...aşklarına ve sevgilerine rağmen, karar verecek cesareti gösterememişlerdir...başka başka geleceğe mahkum kalmışlar, kimbilir belkide korkmuşlardır...
henüz var olmayan geleecek için bilinmezlik ve korkular, gerçek ve var olan "o" anı ve olağanüstü sevgiyi boğmuştur...kararsız kalınmış kader bildiği gibi yoluna devam etmiştir....
peki ama,
o bilinmeyen gelecek gerçek olan "o" anı ve eşşsiz sevdayı nasıl olurda önemsiz ve güçsüz kılmıştır.....
neden insan elindeki "o" anın kıymetini bilmezde geleceğe dönük hesaplara takılıp karasız ve ahraz kalır bu dönemeçte.....
gelecek belirsiz ve karmaşık olduğu için mi ?...aydınlık ve gerçek olan "anı" böylesine hezimete uğratır....bilinmeyende duyduğumuz korku, aydınlığın içindeki "o" an’dan daha mı güçlüdür....
belirsiz olan, belirli olandan daha mı kuvvetlidir...hep o yüzden mi böylesine önemli dönemeçlerde bazen böyle sessiz ve karasız kalıpta o çok sapmak istediğimiz yollara özlem ve hasretle ardından bakıp kaderle mi yola devem ederiz...
hayatımızın en önemli ve önemsiz zaman parçası henüz gelmemiş, yaşanmamış olan gelecek denen zaman dilimimidir...ve bilemediğimiz kaderimizi belirleyen "dün yada bugün değil de, hiç bilmediğimiz yarınlarmıdır"...
gelecek bu ürkütücü gücünü bilinmez oluşundan mı alıyor acaba....
geleceğin sis perdesine karanlığına saklanan korku, bugünün bu anını ve olağanüstü sevgisini neden bi sessizliğe mahkum eder...
o iki insan sessizlik anında bile birbirlerini ömür boyunca seveceğini ve özleyeceğini bilir.... birbirleri olmadan yarınların solacağını ve küseceğini en derinlerinde hisseder....
ama nasıl bişeydir bu,
bu acıyı sessizce kabullenmek gelecekten korktuğu için geleceği istediği gibi yaşayamaz...işte tam bu anda "kader, karar veremediği için yada karasız kaldığı için yolu bir kez daha kendi çizmiştir.....
bilinmeyen hayatlarımızı, karalarımız mı, karasızlıklarımız mı belirliyor...
bilemediğim, hiçte bilemeyeceğim "o" anın "o" olağanüstü sevginin mutluluğun geleceğini,
geleceğin kuşkularına kurban edenler mi daha mutlu, huzurlu yaşar, yoksa geleceğin acılarını kabullenecek kadar güçlü olanlar mı, yada "o" anın anılarına sığınanlar mı ???......
kimbilir kaç dönemeçten geçti canıyla oynayan bu iki insan...
ve, acaba kimbilir kaç kişi ben gibi gelecek korkusu yüzünden, geleceğini kaybetti....
.
var olanlar öldüğünde
ne garip
hayatın ışıkları, bir bir sönüyor içimizde.....
ve unutmamalı,
hayatınız sevdiğiniz kadındır
hayatı sevdirir size............
..............
kıyı ege köylüsü.....