Öyle işte..
...Çok küçük yaşlarda tanışıp dost olmuştuk.Dostluğumuz sevgiyle harmanlanmış büyük bir aşk yaşamıştık kağıt ve kalemle..Kolumuza birde duygularımızı takıp ne var ne yoksa geçmişten yana ve şimdiki zamanllarda yahut ne varsa geleceğe dair umutları hayalleri olmasını beklediklerimiz herşeyi dökmüştük dizelere satırlara..
Kimi zaman öfke sarıyordu kendi dünyamızı..Bu öfke girdabında gel gitler yaşıyor, belkide yaşatıyorduk bizi okuyanlara, yaşayanlara..
Zaman ilerledikçe sevgilerde kapımızı çalmaya başladı. Öyle ki, sevgi heyecan özlem hüzün ne varsa bu kapının diğer tarafında yaşıyor, yaşatıyorduk..
Ne var ki kaybetmelerde bu kapıdan içeri dünyamıza girdi..Yitirdiklerimiz..Yitirmek zorunda kaldıklarımız..
Mutluluklarda acılarla kardeştir..Acı çekmelisin ki mutluluğun değerini daha iyi bilesin..Yada mutlu olduğun da bir gün acı çekebileceğini de unutmamalı ve geçirdiğin her saniyenin tadını çıkarabilmelisin..
Ama hayat bu..
Bizler bu hayatta birer oyuncu değilmiyiz ki ?
Hepimize bir güç tarafından bir rol biçilmemişmidir k i?...Buna kader diyebilirmiyiz ki..
Aslında hangi rolde olduğumuzun da bir önemi yok..
Önemli olan hangi rolü üstlendiğimiz değil verilen bu rolün hakkını verebilmek..İyi yada kötü hiç farketmez..
İyiysen en iyisi olmalı, kötüysen en kötüsü olabilmektir marifet..
Birde arada kalanlar ver değil mi ? Hangi yöne gideceğini bilmeyen, bir vahada kaybolmuş yürekler gibi, yönünü bir türlü bulamayanlar..
İnişli çıkışlı bu hayatta kimiz zaman güneş açarken dünyamıza, kimizi zaman bulutlar sarıyor dört bir yanımızı..Ve o an hüznün en yalın halini yaşamaya başlıyoruz...
Eğer insansan, sorgulayabilmelisin kendini..Kendi mahkemeni kurabilir, hakimini savcını avukatını yerleştirir icabında sanık olup, yaptığın yanlışları itiraf edip, cezanı çekebilirsin yüreğinde..
Eğer insansan, o mahkemede tanık olabilir ve bir sucsuzu ipten alabilirsin yüreğinde..
Eğer insansan...
Yıllar ilerledikçe, ve hayat bilgisinin her açılan bir başka yaprağında, başka başka duygular düşünceler ve buna bağlı olarak haraketlerle biçimleniyoruz veya olaylara karşı ister istemez biçimlendiriliyoruz..
Duygularımız, düşüncelerimiz, hayata ve insanlara bakış açımızda zamana göre evrimleşiyor..
Şimdi sen bu yazımı okuyorsun ya, hadi şimdi düşün bir 5 yıl önce seni üzen bir yaşanmışlığı..
Yada 5 yıl önce senin için öncelikli olan herhangi bir şeyi..
Veya seni 5 yıl önce mutlu eden bir olayı..
Sadece 3 dakika içersinde düşün..O anki tepkilerini getir gözünün önüne..Nasılda hüzünlüydün yada nasılda mutluydun..
Şimdi gel bu güne, şimdiki evet evet şu ana..
5 Yıl önce seni hüzünlendiren bir olay şu an da seni aynı derecede üzebiliyormu yada sevindirebiliyormu..Aynı derecede ilk sırada önceliğe sahip mi?
İşte duygular düşünceler davranışlar zamanla dahada olgunlaşıp farklılıklar gösterirken, esasen evrimleşiyor kendimiz bile farkına varmadan..
(devam edecek)...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.