- 674 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NEREDE KAYBOLDU KİTAP KOKUSU
Bir berber bir berbere hiç bir zaman ortaklık teklif etmemiş aslında, aynı mahallede rakipken dükkanları.
Yoğurdun sarmısaklanıp mı saklanacağı, sarmısaklanmadan mı saklanacağıysa hiçkimseyi alakadar etmemiş.
O pikap, bu pikap, şu pikap çöpe atılmış,
dillerdeki karmaşaya sade çözümler getirilmiş(!)
Masallar yakılmış, kardan askerler ağlamış. Düş ülkelerine alenen savaş açılmış sanal mekanlarda.
Annem gaz lambasını silerken gölgesinde kurduğum hayaller, şimdilerde gösterimden kaldırılmış .
Ne çok özledim annem saçlarımı okşarken, masallar dinleyerek uyumayı.
Gölgelerden adamlara karakterler giydirip, Pamuk Prenses’i kendi senaryomla kurtarmayı...
Okuduğum kitaplardaki baş karakter olup, final sayfalarına yaklaşınca yerimde duramamayı...
Yeni neslin eskide kalmış çocuklarıydık biz. Eskiyle yeni arasındaki çizgide kafası karışmış, çokça kurcalanmış.
Daha dün kumandanın ne olduğunu kavraya çalışıp televizyondaki oyuncuları içinden çıkarmaya çalışırken,
şimdi plazmaların inceliğinde uyuşturulmuş magazin, evlendirme programlarıyla kendinden geçmiş teyzelerimizi uyandırmaya kalkmamışız.
İnternet oyunlarından başını kaldıramayan, cebinde dünyayı sağa sola deviren telefonlarla gezen çocuklarımıza bir kitap hediye etmemişiz,
kitaplığımızda çürürken herbiri...
Ayıp bize yahu!
Bazen çok kızıyorum Google amcaya. kimse kütüphanelere gitmez oldu.
Kitap kokusu nedir bilmeyen, sayfalar arasında gezinirken bir romanın içine dalıp o kitabı yaşamayan ne çok gencimiz var.
Aradıkları herşeyi tek bir tuşla bulmaya alıştırıldılar çünkü. Sanal oyunlar, sanal arkadaşlar,sevgililer, mesajlaşmalar, sanal zekalar...
İnterneti kötülemek değil amacım, doğru kullanıma yönlendirmeyişinden duyduğum üzüntü.
Aslında suç Google amcamda değil, bizde!
Televizyon izleme sınırı, yada program seçimleri öğretilmemişken çocuk yaşta,
şimdi bağımlılık yapan internet kullanımı nasıl öğretilecek yaş almış başını giderken.
Çocuklarımız ne yapsın, örnek model diye karşılarında duran anne babaları onlardan fazla tv başında internet başında gün geçirirken.
Şöyle uzaktan bir bakalım,
deniz kenarında gezinen gençler görüyorum. Kız yanındakine diyorki;
- Şurda bir fotoğrafımı çek ben havaya zıplarken, profil resmi yapacağım.
Sonra arkadaşı çekiyor kız mutluluktan havaya uçmuş pozundayken.
Sonra facebooka durum paylaşılıyor
"harika bir gündü, mutluluğumu bu kareyle özetleyeyim" diyerek altına çekilen resim ekleniyor.
Halbuki fotoğraf çekildikten sonra herkes banka oturmuş, elindeki telefonlarla sanal dünyalarında gezmeye devam etmişlerdi.
Kimse kafasını kaldırıp da bir kez denize bakıp soluklanmamıştı. Yada eğlenmemişlerdi kendi aralarında.
Yanyana ama yapayalnız geçirilen bir gezinti izlemiştim ben o karede.
Ama yakından görülen ve uzaktan görülen ayrıydı....
Bir hocam bana demiştiki çocukken " televizyon, istersen sana çağlayan olup bilgine bilgi katar, istersen de kanalizasyon akıtır beynine.
Seçimler senin elindeki kumandada" demişti..
internet de aynı onun gibi. herşey bizim elimizdeki tuşlarda, nereye bakıp vaktimizi nelerle harcayacağımıza bağlı.
Beynimizi uyuşturma zamanı değil çünkü içinde bulunduğumuz zaman,
düşünme ve hayatın içinde savaşma zamanı tüm gölgelerle.
Gülşen Mavi
YORUMLAR
son Ales sınavında günümüzde kitap kokusunun kaybolup gittiğini,bilgisayar tuşlarının insanın gündelik hayatını işgalini içeren bir soruda dalıp gittiğimi hatırlıyorum en son...alesten 72 alsam da soruyu düzenleyenler güzel yazmış diye de düşünmedim değil sınav esnasında :))
Çok değerli bir konu... Böylesi değerli bir konuyu keşke çok kişi okusa ve düşüncesini belirtseydi.
"Kitap kokusu" deyimiyle vurguladığınız kitabı bir nevi unutuş maalesef gerçek. Artık büyük şehirlerde bazı raflarda var. Küçük yerleşim yerlerinde maalesef sadece kırtasiye süslemekte rafları.
Son bölümde hocanız çok doğru söylemiş. Televizyon, bilgisayarı kullanma şeklimize göre yararı ve zararı söz konusu...
Çok beğendim... Değerli kaleminiz hep yazsın...
Kutluyorum..
Selam ve saygılarımla...