- 1253 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Gidişin Biyografisi II
“Anılar da acıtır.
Ve hiçbir aşkın kokusu yitirilmez.”
Bu aşk uğruna yapilabilecek tek şey kaldı geriye, yokluğunu kimseye hissettirmemek. Ki ben varlığına ördüğüm uzun özlemlerin sahibiyim hala. Kimbilir kaç asır daha sürecek bu aşkın acısı. Sen biliyorsan öğret bana bu sancılı yoldan nasıl geçeceğimi. Söylesene ey yar bildiğim; beni kime terk ettin.
Aşk, insanın yarımken tamlanması ve sonra yok olması demekmiş. Ve çok sevdiklerimizin gidişi bile hiçbir yar gidişinin acısı kadar büyük değilmiş. Anladım ki, ben sana çok çabuk unutabileceğin bir hiç yaşatmışım. Peki bana yaşattığının adı neydi? Belki de sonunu bildiğim bu yola çıkmayı ben seçtim. Yine de sona varmadan gitmemeliydin. Ne sensiz gidebiliyorum ne de dönebiliyorum. Peki ya sen? Aramadığını bulduğun için miydi bu erken gidiş.
Yeni bir sevdaya yelken açabilecek kadar güçlü değilim artık. Ve aşk başka birine dokunamamaktır aslında. Ki ben bu gerçekliği bir tek sende yaşadım. Kabul ediyorum, hayatta ki tek yenilgimsin. Bir yarım sen’ken nasıl intihar edebilirim. Korkaklığımı ve cesaretsizliğimi bağışla. Kolayına geleni yaptın sen de her insan gibi. İstediğini bulunca bencilleşiyor işte insan.
Bir veda sahnesinin en çoğul yalnızıyım ve içimde parçalanan bir şehrin kalıntıları arasında kalmış bir yürek var. Bildiğim hiçbir iyileştirme sözleri işe yaramıyor. Durdukça daha çok kanıyor içimin en bilinmezlerinde ki yara. Hayat kaybetmekle bitmiyor. Belki bu kadar sevmeseydim gitmeyecektin ama bu kez roller değişecekti. Yine de böylesi daha iyi oldu, kabullenmek istemesem de. Kimsenin anlamasını beklemiyorum beni. Sen de anlama. Ben yine susarım.
Keşke bu savaşta esir düşürmek yerine öldürseydin. Sırtımdan vurduğun bu ayrılık kadar acıtmazdın canımı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.