- 355 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sanal Soygunu
Sanal soygunu nasıl olur demeyin, o kadar çeşidi var ki soyulmak istemeyen okuyucularım için bir tanesine örnek vermek istedim bu yazımda.
Sabit ev telefonunuzdan zaman zaman aranırsınız. Karşınızda bir bayan: Size cazip gelen bir ADSL hizmeti seçeneklerinden bahseder. Şartlarını dinlersiniz gayet uygun görünse de reddedersiniz. Buna rağmen aramalar zaman zaman devam eder. ADSL hizmeti aldığınız kurumdan yeni bir kampanya için arandığınızı zannedersiniz, belki de farkına varırsınız sadece İstanbul’dan faaliyet gösterdiğini bildiğim adını şimdilik gizli tuttuğum Telekomünikasyon ve ADSL hizmetleri sunan anonim şirketten arandığınızın.
Hala ADSL hizmeti aldığınız kurum hemen hemen her ay kota aşımı yaptığınızı gerekçe göstererek kabarık faturalar gönderdiğinden sonunda ‘Kötünün iyisi vardır’ diyerek telefondan aldığınız teklife evet dersiniz. Üç beş dakika sonra kapınız vurulur. Karşınızda şirketin kapıdan satış elemanları; ellerinde iki yıl garanti süreli bir sözleşme. O an için tek endişeniz vardır: İki yıl süresi içerisinde il dışı da dâhil başka bir adrese taşınırsanız sözleşme ne olacak. ‘Nakil işlemi yapılır herhangi bir sorun yaşanmaz’ cevabını alırsınız. Sayfalar dolusu sözleşmenin tamamını okuyup değerlendirme fırsatınız olmaz ve imzalarsınız.
Satıcılar gidince sözleşmeye bir göz atarsınız; telefon görüşmelerinde bahsedilen kampanya hakkında hiçbir ibareye rastlayamazsınız. O zaman anlarsınız ‘Yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunuzu.’ Aradan henüz saat geçmemiştir. Sözleşmenin iptali için hemen kapıdan satıcıları ararsınız; müşteri hizmetlerini aramanız söylenir. Müşteri hizmetlerindeki o anki görevli bir numara vererek faks çekmenizi söyler. Hemen faks çekip beklemeye başlarsınız.
Aradan bir hafta geçer, sözleşmenin iptalini istemenize rağmen kargodan bir modem gelir. Şeytana lanet deyip ADSL hizmetini almaya başlarsınız. Adınıza fatura gelmez. Cep telefonunuza fatura ödemeniz ile ilgili bir mesaj gelir o kadar. Ayrıntılardan haberdar olamazsınız. Ne isteniyorsa onu gönderirsiniz. Hizmeti normal aldığınız için buraya kadar bir sorun yok diyelim.
Henüz sözleşme süreniz dolmadan başka bir ile taşınmak zorunda kalırsanız yandınız. Şayet Türk Telekom’dan aldığınız sabit telefonunuzun bu şirketine geçtiğinden haberdar değilseniz ayrılırken Türk Telekom’a telefonunuzun yeni adrese nakledilmesi için bir dilekçe ile müracaat edersiniz. Dilekçeniz kabul edilerek, sabit telefonunuzun özel şirkete geçtiğini buna rağmen üç gün içinde nakledileceği cevabını alırsınız.
Üç günlük zaman geçer ama herhangi bir işlem yapılmaz. Şirketin müşteri hizmetlerini ararsınız. Telesekreterden sonrası meşguldür hep. En sonunda bağlantı kurarsınız durumu izah edersiniz. Karşıdan: ‘Tamam müşkülünüz giderilecek’ cevabını alırsınız. Ayrıca nakil ücreti olarak 29 liralık bir ek fatura geleceği belirtilir. Buna rağmen biraz rahatlarsınız. Lakin günler geçer bağlantınız sağlanmaz. Değişik tarihlerde beş altı kez ararsınız ama boşuna. Her aradığınızda beş altı liralık kontörünüz gider. Yapılacak işleriniz, eğer bir yerlerde bir şeyler yazıyorsanız paylaşımlarınızı takibiniz, yeni paylaşımlar yapmanız gerekir üyesi olduğunuz sitelerde. İnternete girmek zorundasınızdır. İnternet cafelere ödediğin paralar da cabası.
Aradan bir aylık bir zaman geçer. Yeni fatura ödeme mesajınızı alırsınız. Oysa ısrarla istemenize rağmen bir aydır telefon ve internet bağlantınız yoktur. Durumu bildirir, faturanın düzeltilmesini talep edersiniz onca kontör harcayarak. Aradan iki gün geçer ama yeni bildirim gelmez. Cana tak demiştir artık. Tekrar arayıp üyeliğinizin iptalini istersiniz. Sözleşmeyi fes etmek istediğinizden dolayı 240 liralık bir fatura gönderileceğinin haberini alırsınız. Ödemeniz istenilen sözleşmeyi fes etme cezasına rağmen üyeliğinizin hemen iptali söz konusu olmadığından daha da uğraşacağınız açık gibi görünüyor.
Bin nüsübetten beter bir belaya bulaştığınızın farkına vardığınızı anladınız sanırım ama iş işten geçmiştir artık.
Bu stres içerisinde bir ayı aşkın bir zaman internete giremediğine mi, bağlantın olmadığı halde hizmet alıyormuş gibi ödeyeceğin paraya mı, internet aracılığı ile yapman gereken ama yapamadığın işlerine mi, 850’li telefonlara harcadığın kontörlere mi, internet cafelere verdiğin paralara mı, yeni bir ADSL hizmeti almak için yapacağın uğraşı ve harcayacağın zamana mı, yanarsın yoksa özelleştirme adı altında birilerinin para kazanması uğruna milletin perişan olmasına vesile olanların hala aptallıklarına doymamasına mı yanarsın.
Yoksa insanlığımızı hala kaybetmediğimiz için aptal olan bizler miyiz. Ne de olsa böyükler bilir.
Bu vesileyle tüm okuyucularımızın bayramlarını tebrik ediyorum.
Osman Öcal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.