- 2346 Okunma
- 27 Yorum
- 0 Beğeni
BEND
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Güneş tepede.
Amen’in dağa çekilişinin ikinci günü. Heru-Ra-Ha artık biliyor hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını. Dağa çıkan patikayı adımlarken, aklında acı bir murad dolanıyor. “Hiç değilse” diyor, “İntikam!”
Nihayet zirveye vardığında, genç Amen’i meşakkatli bir iş üzere buluyor. Sevgilisinin önünde uzun hurma ağaçları, elinde keskin bir bıçak. Ki, bıçağın şavkı karşı tepelere değmiş. Bir ağaca, bir eline çekiyor bıçağı Amen. Biraz kan, biraz yonga dökülüyor yere. Sonra ayağıyla kan ve yonga parçalarını karıyor genç adam.
Amen’in güneşten yanıp, ağaç kabuğuna dönmüş sırtına bakıp, bir zamanlar, yani iki gece önce, her şeyin nasıl da farklı olduğunu düşünüyor Heru-Ra-Ha. “İki kalp koşulsuz ve nedensiz severse vahada pirinç yetişir” demişti Geb. Öyle de olmamış mıydı?. Heru-Ra-Ha, Amen’in aşkıyla, bütün şifacıların nefesinin tükendiği o gün, çirkin bir oğlaktan, su kadar güzel bir kadına dönüşmüştü. O ki, sarp bir kaya kovuğunda anasından ilk sütünü emerken, karşı tepede güneşe bakan Amen’e vuruldu. Heru-Ra- Ha’nın anası cahil yavrusunun gözündeki ışığı görünce dedi ki:
“Ra-Ha, bilmeni isterim ki, insanlar bize yasaktır.”
“İki gözü ben anne! Aşk zaten yasak olduğu için vardır.”
Sonra ince bir naylondan daha emniyetsiz toynaklarını keskin kayalara vurup Amen’e vardı. Güneşin asumandaki parçacıkları kırılıp yere yağdı, bir kırkikindi yağmuru gibi…Amen kara saçlı başını kaldırdığında, yanında, belki birkaç adım ötesinde, ak elbiseler içinde Heru-Ra-Ha’yı gördü. Sustular.
Heru-Ra-Ha, aslında bir okla sevdiğine av olmayı bekliyordu. Ya da bir tekme, bağrına. Kimse ona, hayatın uzun sürebilen bir sergüzeşt olduğunu anlatmamıştı. Ve kimse ona, ölümü de anlatmamıştı. O kütlesinin bir boşluğu katlettiğini bilenlerden de değildi.
“Sen kimsin?”
“Ben Amen’im. Saklı kalan ve saklı kalmasında hayır bulunan bir sır. Ya sen kimsin?
Anne keçi, saklandığı kovuktan başını uzatıp,
“İşte şimdi en sona bıraktığım dileğimi diliyorum” diye bağırdı. Onu duymadılar. Ve güneş öyle haindi ki, keçiyi boğazındaki dileğiyle birlikte kavurdu.
Amen, Heru-Ra-Ha’yı kulübesine götürdü. Köyün pis çocukları iki gümüşlük bir muştu için Geb’in sarayına seğirtirken, güneş batmak üzereydi.
Oğlunun kulübesine yalnız dönmediğini duyan Geb, develer yükü şarap ve buğdayla yollara düştü. Çocuklar ellerindeki parlak gümüşlere bakarken bir tanesi “Ne iyi ettik de, Amen delisinin bir oğlağa meftun olduğunu gizledik” diye söylendi.
Amen, hasır bir kilimin üzerinde, sanatkarının, son tozlarını az önce üflediği bir heykel gibi muhteşem görünen Heru-Ra-Ha’ya bakarak,
“Bu kırık zemin ve yukarıdaki bulanık tavan şahit ki, senden güzelini hiç görmedim. Yemin ederim ki, ben aşk illetiyle meşgul olacak bir adam değildim. Düşümde gördüğüm, önüm sıra nizami bir şekilde dizilmiş kütükler ve yanlarındaki bıçak beynimin içinde dolanıp duruyorken, bir kadını kendime bakar bulmayı yeğlemedim.”dedi.
“Bir kadın” dedi, Heru-Ra-Ha, “Bir kadın ancak birbirine aşık düğümleri çözer.”
Ana keçi, gözlerine konan sinekleri görüyordu o sıra.
Geb, develeri Amen’in kulübesinin önüne yıktı. Ve kulübenin eşiğini kılıcıyla ikiye bölüp içeri girdi.
“Evlat, duydum ki bir kadınla dönmüşsün. Babacığına bir muştuyu da çok görmüşsün.”
Amen elini Heru-Ra-Ha’ya uzatmak istedi, ama küçük oğlak, dizlerinin üzerine çöküp kalmıştı. Amen, yine de ışıltıyla gülümsedi.
“İşte orada Baba. İşte benim kütüklerle dolu beynimi süpüren beyaz kadın.”
Geb, oğlunun işaret ettiği yere; Heru-Ra-Ha’ya bakarken, yüzündeki kudretli gülümseme usul usul çözüldü.
Tanrı ona bir krallık bir de illet bahşetmişti. Asla öldürmeyen, ömrünü düşünde yan gördüğü yana dizili kütüklerin sırrını çözmeye vakfeden ve kadınları sevmeyen bir oğul. Bir gün, bu lanetin kırılacağını biliyordu Geb. Fakat bir oğlak!
“Tanrım! Şimdi sen bana, çenesinden kıllar sarkan bir oğlağa vurulduğunu mu söylüyorsun Amen?
Amen, Heru-Ra-Ha’ya baktı. Onun pembe yanaklarından dökülen köşeli cam kırıklarına dokundu. Sonra topuğuna inip, tekrar omuzlarına dolanan sarı saçlarına.
“Şüphesiz sen, sevincinden hasta ya da mecnun oldun Baba. Bir bak ona!”
Belki de oğlu doğru söylüyordu. Acı onu kendine getirebilirdi. Geb, kılıcıyla elini yardı. Sonra yüzünü tekrar Heru-Ra-Ha’dan yana döndü. Bir oğlak! Dizlerinin üzerine çökmüş, fakat kederli gözlerle onlara bakıyor.
“Konuş, sen ne taifesindensin böyle? Oğluma ne yaptın?”
Ana Keçi kovuğun serin koynunda bir kulağını oynattı.
Heru-Ra-Ha, korkuyla ayağa kalktı ve dedi ki:
“Ben sizin gördüğünüzden başka hiçbir şey değilim efendimiz!”
Amen öfkeyle Geb’in elindeki kılıcı alıp toprağa sapladı. Babasının haline anlam veremiyordu. Geb, bir daha hiddetle sordu:
“Kimin gördüğü gibisin?”
Heru-Ra-Ha Geb’in yüzüne baktı. Ve çok ağladı.
Geb, ağlayanları severdi. Boydan boya kılıç kesiği yüzüne rağmen severdi. O gece sarayın bütün muteberleri toplandı. Amen’e gördüğünün aslında bir oğlak olduğunu anlatmaya çalıştılar. Fakat Amen, onlara inanmadı. Geb, bu sefer şifacıları ve büyücüleri topladı. Onlara dedi ki:
“And olsun ki, bu oğlak güneş Mısır’ın en unutulmuş yerinden görününceye kadar saçları topuklarına değen bir kıza dönüştürülmezse, taş üstünde taş koymayacağım!”
İhtiyarlar toplanıp söyleşti. Biri Çin’den getirdiği küflü kitabı açtı. Öteki kuşağına sardığı düğümlere okumaya başladı. Bir başkası Zümrüdü Anka’nın kuyruğundan kopardığı telle, hurma yaprakları üzerine kelamlar yazarken, bir kısmı da taş havanlarda acı otlar eziyordu. Heru-Ra-Ha, sarayın rotasındaki dev sütuna bağlanmıştı. Aden ise, yanından ayırdıkları sevdiğinin ardından fazlaca figan edince, başına bir fenalık gelmesinden korkan Geb tarafından efsunlanıp bir zindana kapatıldı.
Ana keçi, ağladı ve başını az da olsa kaldırıp dedi ki:
“Ey Rab, sürüler o ölümlü yollara dökülürken ağlaştılar. “Biz biliyoruz ki, içimizden çok azımız Nil’i geçecektir” dediklerinde sen gök kanatlı meleğine “Hepsine bir murad hakkı ver” demiştin. O zaman herkes Nil’i geçmeyi dilemişti de ben bir yabanda leş olan eşime yas tutmuş, dileğimi oğlağıma gizlemiştim. Ey Rab, şimdi senden dileğim: Ra-Ha’yı saçları topuğuna değen, oradan tekrar omuzuna sarılan bir kıza çevir.”
Şifacı başı çapaklı gözlerini birkaç kere silip önleri sıra uzanan genç kıza bakınca, elindeki düğümleri öpüp, “Son düğümde sır çözüldü” dedi. Hurma yaprağına kelamlar yazan “Tam noktayı koyduğum sıra!” diye gürledi. Çin’den getirdiği küflü kitabı kapatan; “Yemin olsun ki, bu yüz bana az evvel soruldu da, efendimiz Amen’e layıktır, dedim.” Eczacılar; acı otları havaya kaldırıp; “Biz bunların rahiyasının bile adamı dirilteceğini biliyorduk!” diye haykırdılar.
Ana keçi; “Ben” dedi ve kapattı gözlerini.
Amen, sevdiğinin bir oğlak olduğuna hiç inanmamıştı zaten. O yüzden büyülerin ya da ilaçların tuttuğuna değil, onu özgür bıraktıklarına sevindi. Çünkü biran evvel kendisini kulübede bekleyen güzeller güzelinin yanına varmak istiyordu.
Gece, hem de çok gece, bir fısıltı yayıldı kulübeye. Kimsenin bilmediği bir dilde. Hem ağlamaklı, hem umutlu. “Bunu gizle Heru-Ra-Ha.”
***
Ertesi sabah Geb ve hizmetkarları yanlarına birkaç kadın köle alarak kulübeye gittiler. Kadınlardan biri Geb’in işaretiyle kulübenin açık kapısından içeri girdi. Amen uyuyordu. Köle kadınlardan biri henüz aydınlanmamış odada üzerini giyinen Heru-Ra-Ha’ yı görünce çığlık çığlığa dışarı çıktı.
“Geb, efendimiz! Ant olsun ki o bir kız değildir. O bir erkek de değildir. İçeri vardığımda yalnızca elleri kolları ve yüzü bir insana benzeyen ak bir keçi gördüm.”
****
Güneş tepede.
Amen kütüklerden yongalar soyarken Heru-Ra-Ha onu izliyor. İki gündür kulübeye dönmeyen kocasına, kendisini ateşin ortasında bırakıp, beynindeki kütüklere kaçtığı için nefretle bakıyor. “Birazdan” dedi yüreğinden, “Birazdan, sen ömür boyu ağlayacaksın.” Amen yüzünü ondan yana döndü.
“Gel tabiatı dağ olan kadınım.”
Heru-Ra-Ha Amen’e yaklaşmıyor bile.
“O yonttuğun nedir Amen?”
“Düşümdür.”
“Adı nedir düşünün?”
“Bir kapı. Gizlinin önüne kendini atacak bir fedai. Görünmesini istemediğin şeyleri örtecek, seni saklayacak, sana izin verecek. Ve bu kapıdan yalnızca senin yeğlediklerin girecek Heru-Ra-Ha. Kimse bir huriye keçi diyemeyecek. O kulübenin girişinde bir fedai olaydı…”
“Sana gülerler. Deli derler Amen! Burada kimsenin örtülü bir şeyi yoktur.”
“ Kapı.”
“Sana onu taktırmazlar.”
“Taktıracaklar.”
Heru-Ra-Ha gözünü Amen’den alıp güneşe baktı. Sonra bir bulut gibi bıraktı kendini boşluğa. Rüzgar saçlarını çözdü. Toprak tam alnından öptü.
Amen köye sırtında kapısıyla döndüğünde Geb ve diğerleri onu kulübenin önünde bekliyordu. Geri çekilip Amen’e yol verdiler. Ve sonra üzerinde bir çift oğlak boynuzu asılan şeye hayretle baktılar. Amen hem ağladı, hem hem sevgili kapısını çaktı.
“İşte çocuklar. Kapı böyle icat edildi.”
Arka sıralarda oturan Suphi,
“Hocam bu anlattıklarınızın bilimsel bir kanıtı var mı” diye sorunca, Kamil Bey gülümsedi.
“Açık değil mi Suphi, boynuzlar ve kapılar…” dedi.
A.ENGİNDENİZ
YORUMLAR
Sizin öykülerinizin zenginliği içinde hikmetlerini arama macerası benim için yeni bir hobiye dönüştü. Elimi ışıl ışıl bir hazine sandığına daldırmışım da içinden kendi boynuma takacağım zarif bir parça aramaktaymışım gibi. Hepsi çok güzel ama biri sadece benim için ayrılmış gibi...
Oğlağa o çekingen gri gözleri takıp kıvrık tüyleri giydiren Rab, onu güzel bir kıza neden çeviremesin? Ama biz insanlar sebepleri fail sanmaya devam ediyoruz değil mi?
Bu aralar hayatımdaki bazı " hayırlı işler" sebebiyle deftere vakit ayıramadım. Ama fırsat bulmuşken hem en merak ettiğim yazıyı okuyayım hem de gönül kapıları böylesine açık bir insandan kendim için de şu kritik süreçte hayır dua isteyeyim dedim. Cizgilikağıt derseniz Rabbim bilir:)
Sevgi ve selamlarımla.
Aynur Engindeniz
Çalışmalarım gerçekten siz okuyunca bir şey. Fikrini merak ettiklerimdensiniz hep. İyi ki varsınız.
Dua ile. Mutlu olun inşallah.
yazınızı kutluyorum...saygımla...
DİLEK YILDIZI tarafından 8/19/2012 10:06:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz
Neyse, beğenmenize çok sevindim sevgili yazarım. Sözleriniz gurur verici.
Sevgimle.
Aynur Baş
anlatımın şiirselliği de
masalımsı eda da
sona razı getirecek derece yoğundu usta :)
Başka türlü bir son zor, hatta imkansız gibi.
Perdenin kapatılışı gayet makuldü bence,
kaleme haksızlık etmeyin :)
Cezalı cezalı okumuştum bu öykünü, yine büyülenmiştim anlatımın karşısında, burada olacağından da adım gibi emindim.
Emeğini, yüreğini ve başarını kutlarım yazarım.
Selam ve sevgimle.
Aynur Engindeniz
Selamlar, saygılar.
Güne düşen yazınızı tebrik ederim. Bir solukta okudum kesinlikle devamı gelsin diye ısrar ediyorum. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Devam işini açıkçası hiç düşünmemiştim.Devamı nasıl olur fikrim yok. Masal oalrak devam edemez. Bir hocanın anlattığı mitolojik öyküler serisi olabilir belki.
Beğenmenize çok sevindim. Kaliteli denemelerin ve öykülerin yazarından bunu duymak ne güzel.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum ve hoşgeldiniz sayfama. Saygılar
Güne düşen kaliteli,harika yazıyı ve yazarını yürekten tebrik ediyorum:)
Aynur Engindeniz
GÜNÜN SEÇKİLERİNE GİREN,
KALEMİNİZİ KUTLUYORUM.
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
AHMET AYAZ
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz...
Bu ismi seviyorum! Hem de duru bir sevgiyle, kardeşçe bir bağla, derin bir saygı ile...
Biz her ne kadar keşfettiğimizi zannetsek de sizi; siz, keşfedilmemiş derinliğinizle yanıltmaya devam ediniz bizi, lûtfen!
Maşallah, üretken kaleminize!
Bir kez daha yineliyorum; Daha fazla zaman kaybetmeden elinizden tutulması, maddi manevi olanaklarla desteklenerek işin kitap boyutuna geçilmesi... Bu emek, bilgi, yaratıcılık ve sabır birikimiyle harmanlanmış eserlerin kitaplaştırılarak eğitim camiasına kaynak olarak sunulup paylaşılmasını diliyorum! Ve gelecek nesillere imza olarak kalmasını...
Müthiş bir kurgu, içerik, anlatım ve her zamanki o muhteşem dil...
Sadece aşk' ı anlatmıyor, öğretmiyor, yaşatmıyor! Uğruna ölünecek değerlere olan güçlü inancı, özveriyi, paylaşımı, beklentisiz sevmeyi...
Ne çok vurgu var satır aralarında, insana ; hele ki bugünün insanına ve hayatın bin bir kapılı dehlizlerine! Ne çok ...
Sınırları aşan, çizgileri düz eden, istenildiğinde renkleri gök kuşağına çeviren ve yürek denilen o hacmi küçük hikmeti büyük nesnenin her yerde, her coğrafya ve her ad altında aynı gerekçelerle atışı ya da tepe takla oluşuna...
Mübalağa olmasın ama; yazdıklarım yazacaklarımın minik bir parçası...
Sizdiniz "BEND" i yazan; bendim, okuyup BEND' iyle taşan...
Mitolojik bir eseri paylaştığınızı zannederken, kendi emeğinizin paylaşıldığını görmek gerçekten gururlandırdı beni! Bu güzellik karşısında nutkum tutuldu Aynur Hanım! Sizi bütün içtenliğimle kutluyor, o sihirli parmakların tuttuğu kaleminizi öpüyorum sevgiyle, saygıyla, dostlukla...
not: yazdığınız hangi konu ve renkte olursa olsun; sizi hep duru akan bir ırmak gibi, melek soylu bir beşer, özüyle, nefsiyle, usuyla kendini aşmış güçlü bir karakter olarak algıladım, inandım ve sevdim!
İlk kez, eserin yorum boyutunu aşan özel bir yorum yazıyorum. Ben değil, iç sesimle kalemim sürükledi yazmaya, bağışlayınız cüretimi, içtenliğimi!
Dostça...
RefikaDoğan/GülceEdebîAkı tarafından 8/18/2012 4:29:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
İnsanlar en çok sevdiklerini söylemeli. Vakit elimizden alınmadan, zaman katlanıp kutuya konulmadan...Sizi seviyorum can kadın:)
Teşekkür ederim. Lütfen iyi olun ve mutlu kalın.
Sevgiler.
RefikaDoğan
Özel mesaj sayfanız kişilere kapalı olduğundan, yazdığınız iletiye yanıt yazamamanın kırıklığıyla düşünürken, birden bu yorum yanıtı çıktı karşıma, ne güzel! Ben şükür ki iyiyim can güzel! Ve sizlerin de iyi ve dingin olması dileğim...İç sesimi aleni bir yer olan bu sayfalara daha fazla aktarmak istemiyorum . Bu yüzden kısa keserek; sizi seviyorum ve varlığınızla, dostluğunuzla, kaleminizle ve o soylu özünüzle iyi ki varsınız diyerek onur duyuyorum ! Mutlaka akan suyun doğruca ve berrak akışı gibi bulacağız biz birbirimizi; yukarıda Yaratan biliyor ya kullarını!
Bitimsiz sevgilerimle, saygı ve dostluğumla Allah' a emanet olunuz güzel insan...
Aynur Engindeniz
Dediğim gibi sizi seviyorum....
Allah'a emanet olun.
Biraz daha esnetilebilirdi cümleler. Madem ki öğrencilere hitaben bir hayat dersi... ( Düz mantık anlayışı işe kabul edersek..) Ama sizin yazı dilinizi belli etmeniz de, ayrıcalık olsa gerek ablacım.
Güzele, güzelliklere daima.
Aynur Engindeniz
Aslında diyaloglarda kullandığım tarz pek çoğumuzun ta çocukluktan beri bildiğimiz bir tarz. Ben sadece en güzeli kitabın Yazarından ödünç aldım diyebilirim.
Teşekkür ediyorum kardeşim, eleştirini cebime aldım:) Sağ olasın.
Saygılar, hayırlı baramlar.
ablam.. ben nerdeyim, burası neresi bilemedim bir an
aklım karıştı
ne güzel karıştı hemde
hayaline sınır ve dahi zeval gelmeye
tebrik ederim
Aynur Engindeniz
Beğenmene sevindim. Şairleri sayfamda görünce bir başka mutlu oluyorum.
Teşekkürler ve sevgiler.
Hayırlı bayramlar.
Lâ'l Sâye Bân
peşindeyim o halde
zaten hep izini sürüyordum gölgemi düşürmesem de satırlara
kalemine kuvvet
hep yaz sen
okuyacak gücümüz var çok şükür
aklını çok sevdiğim
aklını
aklının en sahibine devrettim
emanet imin korunması dileğimle
sevgiler....
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum iyi ki var dediğim...
Sevgiler.
Mehtap Yıldız
ne orada
sana kurtuluş yok benden dermişim(.
olur ya bir gün gelir Nur
hasbel kader olmayanın olsam bile sende
şu sol yanımda hep yaşatacağım seni inş..
dost,dostunu yok sayabilir mi hiç o yokken bile?
Peygamberi anıyorum şu an içimde
ve seni seviyorum RAB ile...
ve şu anki en samimi duam
diliyorum o bir gün
ailece hac yapmayı nasip etsin Mevla bize...en kadim dostun en sadık huzurunda
gülüşelim birlikte....Amin
Aman Allahım nasıl bir düş gücü bu Nasıl bir zenginlik kalem elinde rüyalar ülkesinin anahtarı oluyor alıp götürüyorsun hepimizi bu bahçeye Maşallah sana..Allah nazarlardan saklasın...ve aşk gönlün sevdiğinde güzel...sevdiğin sana güzel gönlüne güzel...
muhteşemdi sevgili Aynur düşünen beynin yürek zenginlğin asla susmasın sevgiler selamlar öpüyorum Allaha emanet ol
Aynur Engindeniz
Sevgilerimle.
Hayırlı bayramlar.
Sizi nazarlardan korusun mevlam
başka da diyecek sözüm yok
Saygıyla kutluyorum kalemin aklın yeteneğin ve türkçenin güzelliğini
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum. Hayırlı bayramlar.
Aynur Engindeniz
Sevgiler. Hayırlı bayramlar.
hep derim ummanı derya bir kalem....her öyküsü okuyucuyu derinden sarsar....saygılar usta...
Aynur Engindeniz
Saygılar. Hayırlı bayramlar.
Merhaba Aynur hanım...
Yazınız çok gizemli...
İsimler Ortadoğu'nun mistik atmosferinden alınmış, içerik Yunan Mitlerini çağrıştırmakta...
Şüphesiz bir destan, hikayeden öte...
William Shakespeare’in eserlerini dilinden düşürmeyenlere, yahut da, Zeus ve Hera'ya ağıtlar yakanların, Leto'yu, Apollon ve Artemis’e hayran olanların bu yazıyı okumasını öneririm.
Çok farklı bir hayal gücünüz var(yaratıcı demek istemiyorum).
Fevkalade eserler verebilirsiniz.
Ben konudan öte anlatım biçiminizi ve olayları dizayn etmedeki yeteneğinizi tebrik ediyorum.
Saygılar değerli kalem...
Aynur Engindeniz
Sizden bunları duyunca inanın yazma azmim artıyor. Eleştirdiğinizde de öyle. Bir hatam var, o da yazdıklarımı bir saniye bile bekletmeden bir kaç okumadan sonra ekliyorum. Çünkü okunsun istiyorum. Yazmakla uğraşan herkes gibi...Oysa biraz bekletsem, üzerinde çalışsam belki daha kaliteli birşeler çıkacak. Bu da Karadeniz tezcanlılığı işte. Yine de okuyup değerlendiriyor olmanız sevindirici. Size minnettarım.
Saygılar ve hayırlı bayramlar.
Entellektüel-41
Ortaya kaliteli ürün çıkması adına kalite kontrol mekanizmasının çıtasının da yüksek olması gerekir...O bakımdan dostça, yapıcı ve sıkı eleştiriler yarar getirecektir...
saygılarımla değerli kalem...
Aynur Engindeniz
...............................................................
Neyse bunu senin kendine söyleyeceğim.
Sen ilhamsın.
Ötesi yok.
Sevgiler. Hayırlı bayramlar.
Angie
Aynı fısıltılarla... :)
Güzel bir bayram diliyorum.
Ve kutluyorum güne gelişini. Bil ki her yazın fazlasİyla burada olmayı hakedecek nitelikte. Hatta kağıt kokusuyla elimizde...
Sevgimle.
ismiyle müsemma bir öykü olmuş..öyle ki,anlamı o kadar sığ ve anlamak o kadar da kolay değil gibi geldi bana..ama çok ustaca olduğu kesin.hiç yadırgamadım okurken,sanki yıllardır okuduğum bir yazar...
dip not:sizi geç de olsa bulduğum için şanslı hissediyorum kendimi..
kaleminiz daim olsun..
saygılarımla,çokça...
Aynur Engindeniz
Saygılarımla. Hayırlı bayramlar.
küsss
saygımla,daha da...
Aynur Engindeniz
Ben ne desem asıl, o kadar sevindim ki adını görünce. Sesin sedan çıkmıyor:( Oysa seni ne çok özledim ben:(
İyi ki ses verdin de beni mutlu ettin.
Sevgilerimlesin. Hayırlı bayramlar canım.
Sayın Engindeniz,
Ben derim ;" her öykü başka bir aleme açılır " .
Sizin öykünüz bana köyde yaptırdığımız evin kapılarını anımsattı.
Biz yaptırana kadar köyde kilitli kapılı ev yoktu. Hepsi ahşap eski evler olduğundan iki yanındaki giriş ve çıkış kapıları daima açık olur ,içeri giren yüksek sesle selam verir veya sesleneek geldiğini belirtir böylece ev sahibi içerdeki "hayat" denilen salondan dışarıya çıkardı.
Biz evi betonarme yaptırıp bir de kilitli kapı koyunca kızdılar bize tabii ki.
"Bu köyde ilk kapalı kapılı ev sizinki " dediler.
Ve bize ziyarete gelen komşu ve akrabalarımız kapıyı iteleyip kilitli olduğunu görünce evde olmadığımız zannıyla geri dönüyordu.
Bir müddet ( 5 Yıl) sonra alıştılar ve başka kilitli kapılı evler yapıldı.
Bir millet değişiyor.
Küçük zannettiğimiz,teferruat dediğimiz ince hususiyetler değişimi ,dönüşümü hızlandırıyor.
Tıpkı "başörtüsü sorunu" diye diye "Tesettürün" unutulması gibi.
Sokaklar başları muhkem kapalı göbeği möbeği (diyim bari) dışarda kızlarla doldu.
Selam ile.
Aynur Engindeniz
Her yorumunuzdan bir öykü çıkar. En sonunda sizden kullanım haklarını isteyeceğim.
Çok teşekkür ederim okuduğunuz ve ufkumu açtığınız için.
Saygılar. Hayırlı bayramlar.
"Heru-Ra-Ha"
ama şunu söylemeden geçemedim bu ifade aklımı didikleyince.
"ra" diğer bir değimle o bir Tanrı !? malum...
yazıda geçen sinek ifadesini okurken
aklıma Nemrud geldi.! her ne alaka demi? (.
sormuşlar bir bilgeye Allah sineği neden yarattı diye
cevap vermiş alim: Nemruda zavallı olduğunu bildirsin diye. !
Allah ne müthiş bir Mimar öyle değil mi
Bilge,Alim, usta emsalsiz bir yüce Varlık...
Rabbi hamdüsena binlerce
bizde var olduğun için...
sevgimle çook
Aynur Engindeniz
Seni sevdiğimi söylemiş miydim?
Mehtap Yıldız
bende demiştim sana demi?
gözleri "hu" çeken güzel kuşum...kalbimceee
Gecenin bir vakti tutuldum!
Önce fotoğrafa kilitlendim ki en sevdiğim görseller arasında eski sokaklar ve kapılar!
Sonra kahramanların isimleri ve kurgunun hapseden sonsuzluğu...
Alkışlıyorum gönülden ...
Aynur Engindeniz
Teşekkürler çok çok...
Sevgiler. Hayırlı baramlar.
Mehtap ALTAN
Başarıların daim olsun Sevgili Aynur...