- 1174 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yaz yağmuru
İstanbul Hasköy’ de bir annem var, Huriye Sarı. İlk defa nisan ayında tanıdım kendisini. Nasıl tanıdığımı sormayın, tanıdım işte. Sakin, mütevazi, tipik bir Türk kadını. Yüzünde hüzünlü bir ifade var, gülümsediğini nadir hallerde görebilirsiniz. Evini,sofrasını,gönlünü açtı bana. Bir müddet sonra mayısta yağmurla birlikte çaldım kapısını. Kapını yine kendisi açtı, yağmurda ana bülbül gibi ıslanmıştım. Valizim,ayakkabılarım su içerisindeydi. O günü öyle ıslak hatırlıyorum. Yağmur berekettir diyorlar, ben zaten yaz yağmuruna aşık birisiydim. Ne zaman yazın otrasında yağmur başlarsa hemen çocuk gibi sevinirdim. Bazen de özlerdim yaz yağmurunu, özlediğim sevgi misali. Ben bereketle mi geldim ?onu Allah bilir, ama geldim işte. İyi düşünerek, kalbimde hiç kötülük olmadan,hatta bu yolun sonunu bilemeden geldim. Ben kapıdan girdiğim an yağmur kesmişti. Huriye annemin evinde mutlu ve mutsuz günlerim başladı, hangisi çok hangisi az diyemem, lakin o yaşlı kadınla çok şeyi paylaştık.
İnsan sevgisini kazanmak kolay değildir, bir küçük hata kalbinde derin yaralar açar dün sevdiğine bu gün nefret edersin. Hayat bu, nelerle karşılaşacağımız belli mi? Ben iki bucuk ay Huriye annenin evinde her gün sofra başında oturdum, onun ekmeğini yedim,suyunu içtim. Bazen sevincimi, bazen kederimi paylaştım. Hele küçük Ebruyu bir başka sevdim. Her defa beni gördüğünde sarılıp öpüyordu. Evin sessiz sakinlerinden birisi de Huriye annenin kızı Nuran’dı. Sonralar onunla sıkı arkadaş olduk, bir birimize bağlandık. Beraber iş bulduk,çalıştık. Espri ve şakalarıyla aklımda kalan ise Perihan yani Huriye annenin küçük kızı oldu. Şimdi bunları niye yazıyorum.? Olur ya insan söylemek ister ama söyleyemez. Ben de bazı sözler var ki içimde tuttum, ben söylerim onlar duygulanır, gözleri dolar diye söyleyemedim. Benim bu aileye vefa borcum var, ömrüme son gün kala ben onların bana yaptığı iyiliği unutamam.
Gideceğimi bildiği zaman Huriye anne çok üzüldü, gözleri defalarca doldu. Ben seni özleyeceğim, bana kim hala diye seslenecek ben kime Gülnare diyeceğim dedi kadın. Bir de geldiğinde ben dünyamı değişmiş olurum seni göremem dedi. Huriye anne sen çok yaşa,çok. Ben 5 sene sonra illa seni görmeğe geleceğim sana söz veriyorum. Ben senin hakkından çıkamam. Hakkını helal et. Ağustos sıcaklarının insanları bunalttığı bir günde ben kara talihimle barışarak İstanbul’a veda ettim. En son kapıda beni onlar yolcu etti, annenlere selam söyle kızım dedi. Ben orda ikinci annemi bırakıp gittim. Seni Allaha emanet ediyorum Huriye anne. Gözlerindeki bulutları görmemek için geriye bakmadım.
Ben gittim arkamca yine sağanak yağmur başladı. Sen ne kadar vefalısın yaz yağmuru? Bazı insanların olamayacağı kadar vefalı. Artık hep gönlümdesin yaz yağmuru… bundan sonra ne zaman yaz yağmuru başlarsa ben hep sizleri hatırlayacağım…Hoşça kalın.
16 ağustos 2012