- 1001 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TOKAT
TOKAT
Emektar öğretmen, dersini bitirip sınıftan çıkarken; öğrencilerinden birinin diğerine çelme taktığını görüp onların yanına koştu. Düşen çocuk, sınıfın en çalışkanlarından biriydi ve ayağı burkulduğu için sessizce ağlıyordu. Öğretmen, çocuğu yerden kaldırdıktan sonra üstünü temizleyip evine gönderdi ve öbür çocuğu kolundan çekerek öğrencilerin terk ettiği sınıfa soktu. Kendisi, aynı köyün ilkokulunda yirmi yıldan bu yana hizmet vermiş, o köyden evlenmiş ve tayini büyük şehirlere çıkmasına rağmen; bir yuva olarak bildiği okulunu terk etmemişti. Bu yüzden öz evlâtları gibi gördüğü öğrencilerin haylazlıklarını hazmedemiyordu. Çelme çakan çocuğu şiddetle azarladıktan sonra, onun korkudan tir tir titremesine aldırış bile etmeden suratına bir tokat patlattı. Küçük çocuğun cılız vücudu, tokatın şiddetinden bir yaprak gibi savrulmuş ve yeni çıkmakta olan dişlerinden akan kan, öğretmenin ceketine sıçramıştı.
Öğretmen, yedi yaşındaki bir çocuğa yaptığı bu hareketten hemen sonra pişmanlık duymasına rağmen, bunun kendisine iyi bir ders olacağını düşünüyordu. Öğrencisini bırakıp gitmeye hazırlanırken, çocuğun elini cebine attığını fark ederek telâşa düştü... En yakın arkadaşını düşüren bir yaramaz, öğretmenine de bıçak veya çakıyla saldırabilirdi. Beklenmedik bir hareket karşısında kendisini müdâfaa etmeye hazırlanırken, küçük çocuk teyzesinin bayramda hediye ettiği mendili çıkarttı ve düştüğü yerden kalkmaya çalışırken:
— Ceketiniz kanlandı öğretmenim, dedi. Sileyim isterseniz...(*)
(*) Kur’an da Çocuk ve Aile Eğitimi