- 420 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Parlamenter Sistem İçinde Olmak 2
2-] Parlamenter sistem örgütlü yapılanmanın, sınıflı toplumdan bu yanaki süreci içinde, kendi evrimiyle ortaya konulan bir tabu süreçtir. Değilse doğa üstü güçler ikameli, ezotik kutsaldı olan sosyal seçilimdi basınç olmuş olmanın, süreççe meşrulaştırması değildir.
Ne kadarını alır bilinmez ama parlamenter sistem gücünü, referansını ve oto kontrolünü, kendi düzeltmesini; halkın durumlara bakışı doğrultusunda alır. Aslında bu oluşmanın kökü, yatırımcıları dışlar gibidir. Çünkü teşebbüsçü nezaketen halktanım derse de; yatırımcı kendisini pek halk (köle) olarak görmez. Bu nedenle yönetimler ilk başlarda, ezoterik kutsal kılınışın istikametinde idi. Çok sonraki gelişmeleriyle; sınıfsal mücadele tarihinin işi olmaktan da hiç kurtulmamıştırlar.
Bu yüzdendir ki tarih boyunca ezen ezilen ikiliği yönetimlerde de ayrı ayrı baş oynamışlardır. Çünkü ezen ve ezilenler uzlaşmaz bir karşıtlık oluştururlar. Oysa üretim hayatı içinde, yatırımcı ve emek gücü ayrışması bağlamı, şu haliyle birlikte girişir olduklarında. İki durumun girişmesi çağdaş gönenci ortaya koyarlar.
Oysa TOPLUMSA ZAMAN, ne tüm teşebbüstü olur akışa göre ne de uzman tüketimden yana oluşlarla akmalıdır. Toplumsa zaman, bağıntılı bir bütünse ilişkinliktir. Parça ilişkiler ancak bu bütüncü ilişkilerle ortaya konur. Parça işlevler ilişkinliği içinde biri (bir parça işlev) diğerine göre abartılmamalıdır.
Bu işçi işveren olur zıt uzlaşmazlığı; sırf teşebbüse sahiplik ve uzman emek gücüne sahiplik diye ayırmamalıdır. Bu öznel ikili, üretim alanında zorunlu bir ilişkidirler. Buradaki zorunluk patron olmak değildir. Yatırım tasarım ve planlamanın ve emek yoğun çalışmanın o muhteva içinde esas oluşça iş dağılımıdır. Patronluk, ezen ezilen ilişki oluşla ya da alan tasvibi onaylı oluşa göre gerilimler yaratır.
Yine bu zıt iki uzlaşmazlık üretim sonrasının, yani paylaşım aşamasının bir ilişkisi değildirler. Paylaşım aşaması emeği; araştırma geliştirme ve amortismanı ön gören bir tutum ve yaklaşımlar çevrimidirler. Bunlar sistemin geri beslenme stratejileri içinde içkin edilir.
İşte tam da burada, sanal bir çekim değeri alanı içinde, iki tarafı birbirine yaklaştıran bir ekseni düzenlemeler içine de iki tarafın kat ılınmasıyla; yöneten otoritenin zamanı, çok çok başka akacaktır. Halkın zamanı, teşebbüsçünün zamanı ve üretim gücünün zamanı tümden yönetim gücünün zamanı olmamalıdır. Yönetimin gücünün zamanı bunlardan oluşmakla birlikte, bunları da aşar. Güvenlik, imar
Yönetim gücünün zamanı; üretim gücü-teşebbüs-üretim ilişkileri- üretimin dağılımı vs. gibi üretimden gelen düzenlenme bileşkelerini hıfzla; bu bileşkelere dek zeminin devinim meşrulaşmasıyla; bu zemini biraz aşkındır. Bu bileşkelerde olmayan gözetilmesi gerekenler biraz fazlalık, yönetim olmanın pay ve farkını gözetirler. Yönetimler parça ilişkilerinden büyük oluşla, bu kabil; üretim ilişki referanslıdırlar.
Yönetimleri, üretimden gelen güç belirler. Yönetimler kati olurla bu üretimse gücün işleyen her bir sekans devimine bağıntılı kılınırlarsa da, yönetimler halk yapının kendisi olmayacaktır. Yönetime özgü, kesikli sürekli; tüzel bir hükmü şahsiyet, olacaktır.
Bu iki hal, yönetimleri; katılım ve seçilimdi olmalarıyla üretimden gelen güçlerle bağıntılı yanlarıyken; yönetimlerin, yönetimlere özgülükten ve yönetimin kendi tüzelliğinden ötürü de yönetimin bu seçen güçten fazla ve bağımsız olmak gibi bir nicelim farkıdırlar. Bir ilişkinlik işlemeye başladığı an o ilişkinlikten fazla bir şey olmaya başlar. Bu sürecin işleyişi ile ancak deneyim edilir.
Bir öğretmen, eğitim öğretim ilişkisi olmaktan fazla bir şeydir. Sınıf ortamında eğitim öğretiminden önce ve eğitim öğretimle hemen hiçbir şekilde ilişkin olmayan tarzla bir otorite olmak zorunda. Sınıfı yönetmek zorundadır. Eğitim öğretim tarafları zaten bir süreç akışını tanımış olacakla buluşmalıydılar.
Ayşe’nin neden ders çalışmadığını anlamak, buna göre yaklaşmak zorunda. Öğrencileri ve gelişimini göz önüne almak zorundadır. Somurtan bir öğrencisi ile ilgilenmek zorunda vs. Bunların hiç biri çarpım tablosunu öğretmenin ya da midenin sindirimini öğretmenin, uzaktan yakından bir ilişkilisi ve verisi değildirler.
Bir öğretmen, “akşam babanızdan yediğiniz zılgıt ve dayak evde kalır, bana ne; anlattığımı dinleyiniz” diyemez. Derse o eğitim öğretim başarıyla değil aksamalarla oluşur. İşte bunlardan sonradır ki eğitim öğretim işlerliği ortaya konur. Yani öğretmen SIRF eğitim öğretim süreçlerini ortaya koyan bir aktiflik değildir. Bu aktifliğin biraz fazlasıdır.
Bir teknoloji ortaya konmakla o teknoloji işini bitirmiş olmaz. Bu hal, teknolojiyi ortaya koyarken; bu teknolojiden biraz daha fazla fonksiyondurlar. Söz gelimi o alanın ortaya koyduğu teknoloji, az sonra çalışmayacak bozulacak, böylece onarma, yedek parça bulundurma gibi fazlalık bağıntılarla siz; o tekniği üretmeyi biraz genişleten o teknolojiyi, kendisi olmayan bir fazlalık ilişkiler ağına bürürsünüz. Unutmayınız ki o fazlalık, o şeyin kendisi değildir.
Örneğin; bilgisayar bir teknoloji ise, bilgisayarın onarımı bilgisayar değildir. Ama bilgisayarlar da onarılmaktan azade olan bir teknoloji değildir. İşte bir bütünlüğün yani bir bütünün kendi parçaları toplamından büyük olması ve fazlalık olma ilişkisi; böyle bir kendilik yansımalı zorunlu dış bağıntıdır. Bu fazlalık bağıntı oluşlar, ancak bu ilişikiyle yansır ve bu ilişkileriyle bilinir olurlar.
Sürecek