Değişen Neydi?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Öyle bir zamandayız ki ne küçük belli ne büyük.
İnsanlar sanki gittikçe birbirine saygısını yitiriyor..Kimse birbirinin değer verdiğine saygı duymuyor. Herkes kendi doğrusunu karşısındakine kabul ettirmek uğraşında.
Küçükler büyük olmuş, her şeyi ben bilirim havasında. Eski büyüklerimizin, görmüş geçirmiş hayat tecrübesi olanlar artık dinlemez olmuş. Bir köşede buğulu camın ardından kendilerine gelecek olan evlat, eş, dost bekler olmuş elleri öpülesi büyüklerimiz.
Kimse kimsenin derdi değil. İnsanlar hep bana, hep bana düşünür olmuş. Kendi işlerini aşırana kadar sana yaklaşan sonra yarı yolda bırakan.
Gençlik bir tuhaf olmuş verilen değerler farklı olmuş. Tamamen özenti hayatlar, özenti giyimler, özenti konuşmalar, kendi öz değerlerimizden vaz geçip farklı kültürler benimsenir olmuş ve gittikçe doyumsuzlaşan bir nesil. Artık tüm imkânlar sunulsa da yine de farklı arayışlar içinde yanlışa, hataya meyleden bir nesil.
Herkes bir koşuşturmada. Hayat stresi yormuş insanları. Komşuluk yok, muhabbet yok. İnsanlar akşam evine gelince kendi kabuğuna çekilir olmuş. Komşum aç mı tok mu haber yok.
İnsanların etrafı kalabalık ama sorunca, her kes içinde yalnız. Kime sorsan hayat okulunu okumuş. Huzur yok kalpte, bir arayıştır gidiyor.
Neydi bizi bu hale getiren?
Sorunca herkeste eskiye özlem var. Biz neyin kurbanı olduk böyle. Zaman mı değişti bizler mi?
Beklide yanlış arayışlar içine düştük. Huzuru hep yanlış yerde aradık durduk. Ve hep zamanı suçladık. Hep daha fazla, daha fazla derken ailemizi, evimizi ihmal ettik. Yanlış sevgilere kurban olduk, sonra elimizden gidince isyana düşer olduk.
Aileler ben rahat edeyim diye çocuklarını başıboş bırakır oldu. Odasına internete ya da tv’ye hapsolarak büyüyen bir çocuk. O’rada gördüğü kültürleri, gayri ahlaki yaşam tarzlarını benimseyerek yetişen bir gençlik ve sonra suçlanan hep zaman.
Aç olan komşusuna üzülmek yerine tv’de filmde gördüğü aç insana ağlar olduk. Komşuyu ziyaret yerine akşam evdeki sinemayı ya da interneti tercih ettik.
Ve neden hep eski bayramlar der olduk. Bayramlar hâlâ aynı bayram, ama insanlar aynı değil.
Kime sorsan zaman çok değişti artık diyor.Kimse kendini suçlamıyor.
Ve son olarak bir söz Tolstoy’dan
Hepimiz kaybettiğimiz yada ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa unutma ki; Zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız.
Zümra Zen
YORUMLAR
Birde zamana mı sorsak!
Utancımızın kekeme susuşunda kıvranırız belki de...
Samimiydi değerliydi kutluyorum...
Zümra Zen
Okuyan gözlerinize sağlık..
"Kime sorsan zaman çok değişti artık diyor.Kimse kendini suçlamıyor."
Anlamaya bile çalışmıyor ki ve hatta ondan evvel eksik olanların da belki farkında değil.İndirgeyici, vazifeden, sorumluluktan kaçıcı bir tutum yaşam tarzı haline aniden getirilmedi elbet.Evet..zaman konuşsaydı yavaş yavaş nasıl erozyona uğradığımızı ve bu konudaki arsız ortaklığımızı biir bir söyleseydi, utanmayıp da ne yapacaktık?
HakkınSesi'ne katılarak, yazının başka açılımları da olabilirdi fakat "elini taşın altına koymanın"
anılması bile insanları ürkütüp, uzaklaştırırken sorgulamanın devamını okuyucu kendisi yapsın.
Tebrik ve saygılarımla.
Zümra Zen
Kesinlikle çok açılımları olabilecek bir konu , eskiden bu zamana neler değişmedi ki..Acizane bir şeyler yazdım sadece.
Okuyan gözlerinize sağlık ..Saygılar..
Forumlarda aşina olduğum isminizin ilk kez bir yazısını okudum ki; bu benim eksikliğimdir Zümra hanım. Affola
Kaybettiğimiz değerler, yitirilen hasletler ne güzel işlenmiş kaleminizden kutluyorum. Hep eskiden diyoruz aslında eskiyen değil eskiten, yozlaştıran bizleriz maalesef.
Vakti zamanında gayri müslimler bile çocuklarına sokakta bir şey yedirmez bizim Ramazan'ımıza hürmet gösterirlermiş. Şimdi aynı dinin insanlarının bile dini vecibelerini yerine getirenlere saygısı kalmadığı gibi sizinde işaret buyurduğunuz üzre alaya alır olmuş. Ne üzücü!
Güne gelen yazınızı kutlar, duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ederim.
Sevgiyle...
Tüm doğruları ve acı tabloyu önümüze seren gerçeklere tebrikler.
İnsanoğlu bencildir değerli kardeşim, suçu hep başkasında bulmaya bayılır.Bu durumda da en kolayına kaçıp, zamanı suçlamak oluyor. Arada sırada erdem sahibi biri hatasını anlayınca şaşırır
olduk.
Baştan sona katıldığım fikirler, paylaşıma teşekkürler, selam ve saygılarımla.
Okumayı çok severim gerçi bunu herkes söyler olduda ama benimki farklı çocukluğumdan beri en yakın tek dostum kitaplar oldu ,yazının başlığı dikkatimi çekince baktım gerçekten doğru karar vermişim çok anlamlı bir yazı ,duyarlı yüreğinize sağlık teşekkürler paylaşıma,kadir geceniz hayırlar getirsin selamlarımla...
Zümra Zen
Okuyan gözlerinize sağlık olsun..Sevgiler..
Zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız.
Çok hemde çok utanırız herhalde... İçtenliğinizi seviyorum ben....
Samimiyetiniz yazıda ne kadar da belli...
Söyletene şükürler...
Susmayın emi?
Zümra Zen
İnsanlara birazcık düşündürebilecek yararlı şeyler yazmışsam ne mutlu diyeceğim..Teşekkür ediyorum..
Zaman konuşsa bitap düşer ahali bitevi
Vaktidir aslında katılıp safa, niyet etmeli
Bir herc ü merc hali, insan iyi düşünmeli
Nasihat dananın kulağında küpe oldu artık, kimse umursamıyor. Elbette yadırgayacak çok sebebimiz olmasına karşın, yine de ilkin kendimizden başlamalıyız sorgulamalara.
'Necisin, nereden geldin ve nereye gidiyorsun?'
'Hayatın lezzeti baki midir ki hâlâ fani meşgaleler ile zaman öldürüyorsun?'
...
Zordur vesselam yaşamak sanatı. Bileni var, ondan örnek almalı!
Anımsattı yazı bazı değerlerimizi. Uzatılabilirdi elbette biraz daha...
Saygılar..
Zümra Zen
Konu bulmak, o konuyu işlemek oya gibi, sunmak beyinlere, o beyinlerin düşünmesini sağlamak, düşünmelerini sağlarken alternatifler sunmak yazıda... Ne zor değil mi? ilk bakışta "Yazı işte" deriz. "Altı üstü bir yazı, karala gitsin".
Kazın ayağı böyle olmuyor işte. Konu bulmak değil de, o zaman dilimine gereken konuyu bulmak ayrı bir maharet. Hadi bulduk konuyu diyelim, bunu geniş okur tabanına yaymak, okuyanların yazıda kendinden birşeyler bulmasını sağlayıp düşündürmek kolay mı?
Başarılı yazarlar için çok zaman kolay... Bazen de zor.
Yetmiyor ki başarılı olmak sadece. Okura inilebiliyor mu? Okur başladığı yazıyı yarısında bırakmayıp, sona kadar gidiyor mu? Sona kadar gittikten sonra bile, sadece "Yüreğine kalemine sağlık" demeyip, yazıyı irdeliyor mu? Okura bu irdeleme zorunluluğunu yazar verebiliyor mu gücüyle?
İşte yazı yazmadaki zor şeyler... Ve işte siz bunları başarıyorsuınuz...
Gelelim güzel yazınıza... Eski hayat, eski bayramlar, eski günler...
Bilsem de bu konuları, şu zamana kadar görsem de; değişik bir yerden, değişik bir açıdan, değişik bir gözlük çerçevesiyle ve değişken renkli camlarla bakılmasını sağladınız yazınızda... Her ayrı paragrafında süzdüm geçmişi ve kıyasladım bugünlerle...
Eskiden tek katlı evlerde, "Bizim mahalle" tabir ettiğimiz bir cadde ya da sokakta otururken ne güzeldi o ruh... Ramazanın ilk gününden başlayarak; biz çocuklar uzak yakın demez, tepsileri, tabakları alır komşularımıza götürürdük. ya da onlardan gelirdi yemekler... "Ramazan bereketi" denen şey gerçekleşir, alabildiğine zengin sofralar oluşurdu komşulardan gelenlerle... Karından önce göz doyardı... Göz doyduğu için fazla yenmez, şimdiki gibi soda, maden suyu, kola arayışı yaşanmazdı.
Saygı olurdu insanlarda oruç tutanlara... İçin için "Bu sıcakta oruç mu olur be adam!" deyip gülünmezdi insanlara...
Bakın neler düşündürdü yazınız bana...
Kutluyorum...
Selamlar Zümra Hanım...
Zümra Zen
Eskiden ramazanlar çok güzeldi, gerçi ben o kadar eski değilim 26 yaşındayım daha ama çocukluğumdan biliyorum, büyüklerimde kendi zamanını anlatır.. Saygı vardı o zaman...Özel günlerinde oruç tutmayan bayanlar bilinmezdi, haya vardı. Ya şimdi dışarı çıksan ramazan mı belli değil.. Sokak ortasında gözünün içine baka baka yenir olmuş..Ne büyük saygısızlıktır bu..
Ben niyetliyim dedin mi oruç tutmayana, bende iyi niyetliyim der olmuş..
Neydi değişen? Aileler veremedi bu eğitimi belkide...
Kıymetli katkınız için teşekkür ederken, saygılarımı sunuyurum ....
İlginç değil yazılası gerçekler bunlar...
Yüreğinizde harmanlanınca Sevgili Zümra daha da bir değerli olmuş...
Haklısınız demek bu aşamada bir fayda getirmese de umarım okuması gereken nesil okur da; tam da bayram üstü feyiz alır biraz...
Tebriğimle,
Umut yeşertmek elimizde, Umut edelim...
Zümra Zen
Umudumuzun daim olması dileğiyle teşekkür ediyorum sevgili mltm..
Ne güzel anlatmıssınız böyle.Okurken "Gerçekten de öyle" diyorum.Gerçekten de zaman değil insanlar değisiyor daha sonra zamana laf atıyorlar."Hepimiz kaybettiğimiz yada ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa unutma ki; Zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız."
Elinize, yüreğinize sağlık.Umarım herkes bu yazdıklarınızı anlar ve kendilerine çeki düzen verirler....