- 968 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KUTUP GECESİNE GİDEN ÜLKE: TÜRKİYE CUMHURİYETİ
![KUTUP GECESİNE GİDEN ÜLKE: TÜRKİYE CUMHURİYETİ](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/10289.jpg)
KARANLIĞIN AYDINLIĞI ya da KUTUP GECESİNE GİDEN ÜLKE:
Yazıma garip sayılabilecek bir soru ile başlamak istiyorum.
Soru şöyle:
Birtengri (Allah) ve devlet kurucusunu (Atatürk’ü) birbirine hasım etmek veya öyle göstermek acaba diyorum dinen "vacip" midir?
Kimse art niyet filan aramasın bu soru da, gerçeği sorgulama niyetli ve ciddi bir soru bu ?!
On puanlık uzmanlık sorusu veya tuzak soru, hadi olmadı soru sormak için de sorulmuyor...
Ortalık karışık, ülkede sanki herkes aklını yitirmiş !
Bütün (Türk ulus toplumsalı anlamındaki bütünden bahsediyorum), hızla parçalanıyor.
Etniler, mezhepler, kabile dilleri; Orwell’ın, Huxley’in ya da j.Huizinga’nın romanlarındaki “Yeni Feodalizm” ve "Yeni Ortaçağ’"a dönüşü yaşıyoruz adeta ?!
Adına kendini ifade etmek, çok kültürlülük veya tam söyleyişle "Yeni Dünya Düzeni" diyorlar.
Düzen (The System) lafzı varsa, mutlaka bir düzenleyen (Emperyal kapitalizm) vasfı olmalı önermesine, basit bir akıl yürütmesi ile kolayca varabiliyoruz.
Neyse, fazla felsefe belli ki, kafa karıştırıyor.. öyle dediler. Biz de isteği emir kabul edip, kafa karıştırma kısmını az tutuyoruz...
Yeniden soruya (ilerleterek) dönüyorum. Birtengri’nin (Allah’ın), Atatürk ve kurduğu cumhuriyet ile sorunu olduğuna acaba kim karar vermiş ?
Birtengri mi ? Yoksa Saygın Elçisi Muhammed Yalavaç mı ?
Sanmıyorum. Bu fetvayı/hükmü verenler, tarihsel sıralamayla; Şeyh ve Kürt Said, Menderes, Erbakan, Demirel, MF.Gülen, RTE ve Bahçeli gibi işbirlikçilerdir.
Bu önemli bir sorudur ve üzerinde düşünülmelidir. Atatürk’ün ortaya çıktığı tarihsel şartları, yaptıklarını, bıraktılarını isterseniz şöyle bir düşünelim :
Tarihsel şartlar ve zorunluluk yasaları gereği; Osmanlı’nın fiilen ve resmen bitişi..emperyalizm.. Sevr, Yunan İşgali. Ulusal Kutuluş Mücadelesi ve buna karşı yapılan işbirlikçi isyanlar.. Mudanya/Lozan çizgisinde, tüm dünya ülkelerine kabul ettirilerek kurulmuş bir ulusal cumhuriyet...
Çok mu kötü şeyler yapmış dersiniz Mustafa Kemal Atatürk ?
Demiş ki; bakın ey halkım, bundan gayri dincilik, mezhepçilik (sunnicilik/alevicilik), Lazcılık, Kürtçülük, Çerkescilik filan etmeyeceksiniz.
Bu saydığım (kimlik ve sıfatların) hepsinin katılımı anlamında bir içerikle, emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşı verdik.
Dedik ki; "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Ulusu denir.", devam edip, "Türk demek Türkçe demektir. Ne mutlu Türk’üm diyene." şekliyle de bunu tamamladık...
Başlarken her yeni şeyde mutlaka kural(lar) konulur. Eski devlette (Osmanlı’da da) bunlara dayalı bir sistem vardı, gördünüz çöktü ! Kurulan yeni devlette kural koyucu, kurucu "Reis-i Cumhur" olmak vasfıyla, böyle uygun gördük, düşündük ve uyguladık...
Bilimsel ve tarihsel yasalar gereği, "ulus toplumsalı" ve buna uyacak şekilde bir ulus devlet aşamasını yaşamamız gerekiyor. Ondandır ki devletin ismi "Türkiye Cumhuriyeti" ve devletin çoğunluğunu Türk/Türkmen/Oğuz kökenliler oluşturduğu için "Türk Ulusu" kondu..
Görüldüğü gibi, bir toplumsal mukavele önerisi var. Ama bir de devrimci tarafı var. Köhnemişi, miadı dolmuşu, eskiyi değiştiriyoruz. Devrimciliği bundan ! Yeninin önemi; bize, kendimize ait "özgün" bir "yeni"ye geçiyor olmamızdan...
Onun için Aydınlanma 1923, Türk Aydınlanması içerikli bir devrimdir..
İsyanlar, işbirlikçiler, ihanetler, cezalandırmalar... Tüm devrimlerde olanların karşıtı/zıttı şeyler burada da var...
Sıfırdan başlayan, ilk kuran ve sistemi oluşturan mühendistir Mustafa Kemal Atatürk.
Böyle anlayalım. Halifeliği yıktı, kim takıyordu ki o (1914-1918) tarihsel şartları içinde zaten halifeyi ve halifeliği?
Yukarıda bir yerlerde de söyledik, yineleyelim; dinsel yapılı devlet, mezhepe dayalı devlet, etnilere dayalı, çok dilli ve kültürlü bir devlet modeli olarak altı yüz küsur sene yaşayan devlet (Osmanlı) bitti !
Mondros ve Sevr ile bitirildi!
’U’dur (olmayan, yok olan, ömrü dolan anlamında) artık Osmanlı Devleti.
Tıpkı insanlar gibi toplumlar genişletilmesiyle, devletler (imparatorluklar)de ömrünü tamamlayıp ölüyorlar.
Aradaki fark; ölmüş insan benzeştirmesinden başlayarak düşününüz, ölmüş (Osmanlı) toplumu ve buradan varılacak bir sonuçla: Tarihsel görevi bittiği/bitirildiği için ölmek zorunda olan (Osmanlı) İmparatorluk/devletidir.
Ne yapsak ölmüşü diriltemiyoruz ! Ne güzel işte, doğmatizm ve bilimsel yasalar birliği ortak bakışına ulaştık. Bu sıklıkla olmuyor. Keyfini çıkaralım. Bilim ve doğmatik düşünce ortak bakıyorlar.
Ulus devlet kuruyoruz.. Adı da Türk Ulusu:
Devrim varsa, diyalektik ve bilinen yasa "zıtların birliği" gereği, mutlaka "karşı-devrim" tehlikesi vardır, olacaktır... Bunun olma riskine karşı hep uyanık olacaksınız !
İşte bunu da, "devrim; sürekli ve ileri doğru ise devrimdir" ya da "değişmeyen tek şeyin değişim" olma ilkesi gereği, ileriye (bakın geriye ve eskiye değil) doğru evrilme anlamında eylem varsa devrimdir.
Bu biçimde amaçladığımızın anlamsalında olan değişimdir, kastettiğimiz devrim.
Peki efendim, öyleyse yazımı şöyle bir soru ile bitiriyorum:
Karşı devrimci nitelikteki olan (dev(i)rim), devrim midir peki ?! Marx’a burada pek katıldığımı söyleyemiyorum.
Ha, aklımdayken söyleyeyim; kutuplarda gece ve gündüzler, yıl bazında bölünmüşlükle, altışar aylık iki zaman periyoduyla oluyormuş. Bunu unutmayalım lütfen.. Ülkenin girdiği “kutup gecesi” ne kadar sürecek ?
Bunu, “belirsizlik” gibi sinir bozuculuk anlamında tekrar düşünelim.
Ahmet Kutlu Ayyüce
Göktürkmen
YORUMLAR
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/204540_bzxsnh0t0e.jpg)
Sorunun cevabı cok açık ve nettir.
Elbetteki dinen vacip hatta farzdır
Hatta kūlliyen ggūnahtır. Din özelliklede ūmmetci arap sevici din
Özgūrlūge kelepce vurur. Beynin dūşūnme gūcūnū kullanmayı yasaklar ve mankurtlaştırır.
Sahte tanrıların yaratılmasına elverişli olan bu dinlerden
Özgūrlūgūnū çalmak zorunda kalırsın ve sūrekli insan ve birey olarak savaşmak zorundasındır.
Emperyanın kapital elde etmesindeki en kolay araç da dindir.
Hatta Atamtūrk Tūrkiyesinde tamda şu anda yaşananda budur.
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/34801.gif)
Birtengri (Allah) ile devlet kurucusunu (Atatürk’ü) birbirine hasım etmek veya öyle göstermek acaba diyorum dinen "vacip" midir?
hıh işte bu ben çok dindar kesimlerin içinde bulundum öyle büyüdüm vasip yada farz gibidir dinini seven Rabbini seven san ki Mustafa Kemali sevemez ve hatta uzanır diller onun dinsizliğine dek varır ve onlaırn imanından şüphe edilir...